İlkokul yılları...

Beş yaşında başladım.

Okula başlamadan 70 baş keçi davarını tek başıma güdebiliyordum.

Yaşım çift haneli rakamlara ulaşmadan okul bitti.

Okul harici zamanlarda çok çobanlık yaptık.

Bazen yağmura yakalanırdık.

Fırtınaya tutulduğumuz çok oldu.

Önümüzde sürü...

Tek başımıza...

Aklımızın erdiği...

Özellikle köknar...

Olmazsa kayın...

Ağacın çok yüksek olmamasına dikkat ederdik.

Bilirdik...

Tek ağaçlara...

Yüksek olanlara...

Yıldırım düşebilir.

Sık yapraklı...

Diğerlerine göre küçük bir ağacın altına sığınırdık.

Yağmurun dinmesini beklerdik.

Fırtınanın durmasını...

Bazen öyle yakalanırdık ki...

Vakit dar.

Karanlık çökecek.

Biraz beklerdik.

Yağmur daha bir coşuyor.

Sağanak, sağanak...

Gök gürlüyor:

Yıldırımlar, şimşekler çakıyor.

Fırtına ağaçları zaman zaman kökünden söküyor.

O zaman durmazdık...

Yağmur, fırtınaya karşı yürürdük.

Sürümüze sahip çıkardık.

[*] [*] [*] [*]

Rahmetli dedem...

- İnsan yedisinde ne ise, yetmişinde de odur.

Biz yedi yaşında fırtınadan, kardan, borandan korkmadık.

Bazen ağaç gölgesine sığındık, "kendi dursun" diye...

Eğer durmazsa...

Üzerine yürümesini bildik...

Susuyorsak...

Duruyorsak, bundandır...

Çeliklemek...

Öğretmen...

Evli...

Bir çocuk babası...

Tayini Erzurum'a çıkar.

Bir köyde göreve başlar.

İklim şartları çetin...

Kışlar sert.

Çocuk hava değişimine dayanamaz.

Sürekli hasta olur.

Sıkı giydirirler.

Yünlü...

Kalın...

Vesaire...

Bilinen tüm tedbirleri alırlar.

Çocuk yine hastalanır.

Oradaki çocuklarda böyle sorun yok.

Onlar rahat giyinir.

Öğretmenin dikkatini çeker.

Köyün ileri gelenlerinden birine sorar.

- Bizim çocuk çok hasta oluyor.

Sizinkiler niye olmuyor?

- Onlar çeliklenmiş.

- O nedir?

- Bizim çocuklar doğar.

Ebe onları soğuk suya sokar.

Çıkartır.

Onlar öyle kolay kolay hasta olmazlar.

Soğuktan etkilenmezler.

Öğretmenin aklına yatar.

Aradan zaman geçer.

Eşi hamile kalır.

Süreç geçer.

Doğum olur.

Öğretmenin aklına köylünün söylediği gelir.

Çocuğu alır.

Soğuk suya sokar.

Çıkartır.

Çocuk ateşlenir.

Hastalanır.

Zatürre olur.

Ve ölür.

Öğretmen üzgün.

Evlat acısı var.

Kızgın.

Köylünün kapısına dayanır.

- Sen bana çocukların çeliklendiğini söyledin.

Ben çocuğumu çelikledim.

Çocuk öldü.

Bu senin suçun...

- Öğretmen bey...

Onun babası da çeliklenmişti...

[*] [*] [*] [*]

İnsan üç nesilde bir aslına döner.

Bakın bugün olduğunuz yere...

Tam da üç nesil öncü durduğunuz yerdesiniz...

Ama üç nesil önceden ne kaldı geriye?

Sizden de o kalır...