Sabahın erken saatleri...

Köyün imamı...

Ya uyandı...

Ha uyanacak.

Ay yerini güneşe bırakmamış...

Yıldızlar sergen gibi...

Adını...

Türünü...

Cinsini bilmediğim...

Binlerce kuş mırıldanıyor.

Mırıldanmak...

Ne kelime?

Şakıyorlar.

Araya uzun uzadıya bir horoz sesi giriyor.

- Kalk...

Namaz vakti.

Kalk...

Bereket yağıyor.

Uyuma...

Uyan...

Doğa uyanıyor.

Sanki böyle bir şeyler diyor.

Kim bilir?

Kuşlar ne diyor?

Belli aralıklarla...

- Ben buradayım...

Ya da...

- Doğru söylüyorlar.

Türünden köpek sesleri...

Hav hav...

Evin alt tarafında bulunan su birikintisindeki kurbağalar...

Onlar zaten gece boyunca hiç susmamıştı.

Güneş gitti...

Vıraklamaya başladılar.

Belki de...

Gecenin zikir görevi onlarda...

Bilmiyorum.

Bildiğim tek şey...

Öyle herkesin tahammül edemeyeceği...

Sevmeyeceği bir ses türüdür.

Kurbağa vıraklaması...

Seviyorum.

Hatta...

Onlar susarsa...

Hayatımda...

Ay yıldızın altındaki gecemde...

Boşluk hissediyorum.

Anlamsız.

Yeri doldurulamayan bir boşluk...

Birazdan...

İmam efendinin sesi geliyor.

Önce mikrofona parmakla hafif dokunma...

Tık tık...

Azıcık yüksek bir nefesle üfürme...

Kimseyi huzursuz etmeden...

Ya da çaktırmadan yapılan ses kontrolü...

Cihaz çalışıyor.

Ve başlıyor.

- Allahu ekber...

Allah büyük...

Şahadet ederim ki Allah'tan başka ilah yok.

Şahadet ederim ki Hz. Muhammed onun resulüdür.

Haydi namaza...

Haydi kurtuluşa...

Namaz uykudan daha hayırlıdır.

Allah büyüktür.

Allah'tan başka ilah yoktur.

Gidersin bu senfonini ortasında lavaboya...

Bismillah...

İçten...

Ta yürekten.

Hatta iliklerden gelen bir besmele...

Onun adıyla başlamak...

Ağzımı haramdan...

Dilimi yalandan...

Gözümü ateşten...

Burnum...

Ellerimi, kollarımı...

Başımı, kulaklarımı, ayaklarımı...

Özeti haramdan koru...

Senin razı olacağın işlere...

Amellere uyanayım bugün.

Beni, anne-babamı tüm müminleri ateş azabından koru.

[*] [*] [*] [*]

Sonra dur huzura...

İşte mutluluk.

Biz ne yapıyoruz?

Allah cümlemizi affetsin...

Arıyoruz...

Bulamıyoruz...

Elimizdekini bırakıp, başka yerde arıyoruz...