Ticaret&[#]8230;

Rızkın onda dokuzu onda&[#]8230;

Peygamber mesleği&[#]8230;

Ve en temel gereği&[#]8230;

Kazancın helal olmasıdır.

İşte bundandır&[#]8230;

Temel değerlere zarar verecek her şey yasaklanmış.

İnsanı merkezinden çıkaran her şey yasaklanmış.

İnsanın&[#]8230;

İnsanlığın aleyhine olanlara yasak getirilmiş.

Toplumun temel dinamiklerini sarsan&[#]8230;

Değerlerimize zarar veren&[#]8230;

Dahası ne varsa&[#]8230;

Özetle&[#]8230;

Hırsızlık, gasp, kumar&[#]8230;

Rüşvet, tefecilik&[#]8230;

Karaborsacılık, alışverişte hile&[#]8230;

Tartıda hile&[#]8230;

Zora sokup yararlanma&[#]8230;

Acziyete düşürüp rant elde etme&[#]8230;

Vesaire&[#]8230;

Kısacası; her çeşit haksız kazanç yolu yasaklanmıştır.

Helal-harama büyük önem verilmiştir.

[*] [*] [*] [*]

Dünya, ahiretin tarlasıdır.

Ne ekersen&[#]8230;

Onu biçersin.

Allah&[#]8217;tan korkan&[#]8230;

Kuldan utanan&[#]8230;

İman eden&[#]8230;

Ahirette hesap vereceğini bilen&[#]8230;

Hesap gününe iman eden&[#]8230;

Bu hassas dengeye dikkat eder.

[*] [*] [*] [*]

Etmezse&[#]8230;

Kendi bilir.

Biz aynaya kendimizi koyup&[#]8230;

Bildiklerimizi paylaşıyoruz.

Hem öğreniyoruz&[#]8230;

Hem paylaşıyoruz.

Gerisi kişinin bileceği iş&[#]8230;

Allah&[#]8217;ın takdiri&[#]8230;

Sonuçta her koyun kendi bacağından asılır.

[*] [*] [*] [*]

&[#]8220;Bu dünya malı tatlı ve çekicidir.

Kim onu tok gözlü bir şekilde alırsa&[#]8230;

O mal bereketlenir.

Kim onu aç gözlülükle alırsa&[#]8230;

İhtirasla alırsa&[#]8230;

Bereketi kaybolur.

Hırslı insanlar, yiyip de bir türlü doymayan obur insanlar gibidir.

Veren el, alan elden üstündür.&[#]8221;

Dünya malına düşkünlük yasaklanmış.

Ölçü tavsiye edilmiş.

Böyle diyorsa, iki cihan serveri&[#]8230;

&[#]8220;Söz bitmiş&[#]8221; demektir.

[*] [*] [*] [*]

Gelelim bize&[#]8230;

Bu ölçüyle tartalım dünyaya düşkünlüğümüzü&[#]8230;

Gelirimizi&[#]8230;

Giderimizi&[#]8230;

Yapmaya çalıştıklarımızı&[#]8230;

Yapmak istediklerimizi&[#]8230;

Hatta peşine düştüklerimize bakalım.

Mal sevgisi&[#]8230;

Büyük fıkıh (hukuk) bilgini&[#]8230;

Hanefi mezhebinin kurucusu İmam-ı Azam Ebu Hanife&[#]8230;

İlmi faaliyetlerinin yanında ticaretle de meşgul zengin bir zattır.

Öğleye kadar mescitte talebelerine ders verir.

Öğleden sonra da ticari işleri ile uğraşırdı.

Bir gün ders verdiği sırada yardımcısı mescidin kapısından seslendi:

- Ya imam, gemin battı!...

İmam-ı Azam bir anlık tereddüt etti.

- Elhamdülillah&[#]8230;

Bir müddet sonra aynı adam yeniden gelip haber verdi:

- Ya imam, bir yanlışlık oldu, batan gemi senin değilmiş.

İmam, bu yeni habere de tereddüt etti.

Bekledi.

- Elhamdülillah&[#]8230;

Yardımcı şaşırdı:

- Ya imam, gemin battı&[#]8230; "Elhamdülillah" dedin. Batan geminin seninki olmadığını söyledim, yine "Elhamdülillah" dedin. Bu nasıl hamd etme böyle?

İmam-ı Azam izah etti:

- Sen &[#]8220;gemin battı&[#]8221; diye haber getirdiğinde iç alemimi, kalbimi şöyle bir yokladım. Dünya malının yok olmasından, elden çıkmasından dolayı en küçük bir üzüntü yoktu. Bu nedenle Allah'a hamdettim. Batan geminin benimki olmadığı haberini getirdiğinde de aynı şeyi yaptım. Dünya malına kavuşmaktan dolayı kalbimde bir sevinç yoktu. Dünya malına karşı bu ilgisizliği bağışladığı için de Allah'a şükrettim.