Cömert köylü...

Bahçesinde ilk çıkan üzümü aldı.

Medresenin kapısını çaldı.

Öğrenciler...

İlim tahsil ediyordu.

Dua ederlerdi.

Öyle ya...

Alimin uykusu...

Cahilin ibadetinden makbuldür.

Kapıyı çaldı.

Açan talebeye uzattı elindeki salkımı...

- Bunlar benim bağımın ilk üzümleri...

Size hediye getirdim.

- Teşekkür ederim.

Bunları hemen hocamıza götüreceğim.

İkramınızdan memnun olacaktır.

- Hayır...

Ben bunları size getirdim.

Ona ayrıca getireceğim.

Talebenin yüzü kızardı.

"Bunları hak edecek ne yaptım?" diye düşündü.

Köylü ısrar etti.

- Ne zaman kapıyı çalsam sen açıyorsun?

İhtiyacım olduğunda da sen iletiyorsun.

Bana ikramı sen getiriyorsun.

- Teşekkür ederim.

Aldı üzümleri...

Harika görünüyorlar.

Düşündü...

O sadece kapıyı açıyordu.

Hoca öyle mi?

Ona ve onun gibi onlarca talebeye ilim öğretiyordu.

Üzümü ona layık gördü.

Ve götürdü...

Hoca aldı.

Düşündü...

Son derece sağlıklıydı.

Oysa hasta talebe vardı.

Üzümü ona götürdü:.

Hasta öğrenci sevindi.

Ancak...

Günlerdir yatıyordu.

Aşçı onun her şeyiyle ilgileniyordu.

İstediği yemekleri yapıyor...

İyileşmesi için çaba gösteriyordu.

Kendisine yemek getirdiğinde üzümleri ona ikram etti.

Almak istemedi.

Israra dayanamadı.

Aldı.

Düşündü.

Burada ona ilk kapıyı açan vardı.

Bu üzümler ona layıktı.

Götürdü kapıdaki öğrenciye...

Özeti...

Üzümler döndü dolaştı.

Başladığı yere geldi.

Kapıyı açan talebe...

Artık inandı...

Bu üzümler onun nasibiydi...

[*] [*] [*] [*]

Hikaye bu...

İyilik-güzellik...

Döner...

Mutlaka sahibini bulur.

Kötülük de öyledir.

Döner, dolaşır...

Başladığı yere gelir.

Bize düşen.

Neyin bize gelmesini istiyorsak...

Onu beslemek...

İyilik-güzellik...

Dostluk...

Cömertlik ile beslenir.

Büyür...

Gelişir...

Züppe satıcıya kapak

Gariban bir köylü şehre inmişti.

Büyük bir mağazada iki kişinin karşılıklı oturup konuştuklarını gördü.

İçerde bir masa ve üç dört koltuktan başka bir şey görünmüyordu.

Merak etti ve içeri girdi:

- Selamünaleyküm ağalar.

- Aleykümselam hemşehrim ne istiyorsun?

- Merak ettim acaba burada ne satıyorsunuz?

Köylü ile dalga geçmek isteyen satıcı sırıtarak cevap verdi:

- Eşek satıyoruz.

Köylü de taşı gediğine yerleştirdi:

- Sadece ikiniz misiniz, yoksa daha var mı?