"Her canlı ölümü tadacaktır"...

Ölüm hak...

Gerçek...

Tek insanoğlu bunun farkında.

Biliyor ki, ölecek.

Onun için acele ediyor.

Hayatın hızına yetişmek istiyor.

Nihayet...

Ölüm...

Hayaller...

Projeler...

Dünya ile ilgili tüm işler...

Hepsi gün geliyor...

Yarıda kalıyor.

Tek gerçek; ölüm...

[*] [*] [*] [*]

Bu yüzden hayatı hızlı yaşamak istiyoruz.

Her şey bir an önce olsun.

Bu arada bir gerçeği kaçırıyoruz gözden...

Hayatın bir akışı yok.

Esasında bir döngüsü var.

Dünya dönüyor.

Kendi etrafında...

Güneşin etrafında...

"Zaman" denen kavram meydana geliyor.

Saat hep aynı vuruyor.

Tik-tak...

[*] [*] [*] [*]

Tüm bu döngünün içerisinde...

Her şey görevini yapıyor.

Bizim bahçeden bakıyorum.

28 Mayıs 2017...

Domatesler toprakla buluştu.

Yavaş yavaş büyüdüler.

Salkım-saçak oldular.

Kızarmaya başlamadılar.

Öyle bir dertleri de yok.

Hiç acele etmiyorlar.

Zamanı gelince, elbette kızarırlar...

[*] [*] [*] [*]

Aceleci olan biziz.

Biliyoruz ki, öleceğiz.

Her şey bir an önce olsun.

Bitsin.

Daha çok şey yapalım.

[*] [*] [*] [*]

Örnek...

Sevdiklerimiz var.

Çok sevdiğimiz yemek.

Kimse alelacele yiyip bitirmek istemez.

Tadını çıkarmak ister.

Sevdiklerimizle olan birlikteliklerimiz...

Tuttuğumuz eli bırakmak istemeyiz.

Zaman dursun isteriz.

Sevdiğimiz müzikler...

Bir türküyü...

Şarkıyı...

Tadında dinlemek isteriz.

Sindirmek isteriz...

[*] [*] [*] [*]

Hızlandırırsak, tadı kalmaz.

Bizim sevdiğimiz türkü olmaktan çıkar.

Başka bir şey olur.

[*] [*] [*] [*]

Hayat da böyle...

Hızlı yaşarsak...

Yaşamaya çalışırsanız...

Hayatı ıskalarsınız.

Tadını kaçırırsınız.

[*] [*] [*] [*]

Çocukluğumuz köyde geçti.

Yapılacak işler belli.

Sabah kalk...

Çoban, koyuna (davara)...

Büyükler, tarlaya...

Ev hanımı; çamaşır, bulaşık, yemek...

Hiç hızlandırmaya gerek yok.

Hayvanları erken doyursan...

Bir avantajın olmayacak.

Ya da çiftçi...

Ekinin-mısırın zamanı var.

Ekersin...

Biçersin...

Harman alırsın...

Acele etsen ne olur?

Elden ne gelir?

Hayatın kendi içinde bir akışı var.

Dünya dönüyor.

Zaman akıyor.

Günler, geceler, mevsimler...

İnsana düşen, döngüye ayak uydurmak...

[*] [*] [*] [*]

Peki, ne oldu da bugüne geldik?

Akşamdan akşama sadece 15 dakika dinlediğimiz radyo öldü...

Televizyon çıktı...

Renklendi...

Kanallar çoğaldı...

Telefonlar...

İnternet...

Derken dünya akıllandı.

[*] [*] [*] [*]

Sonrası geldiğimiz nokta...

Özelden bakalım.

Genelden bakalım.

Siyasete-ticarete bakalım.

Zonguldak'a bakalım.

Son zamanlarda yaşananlara bakalım.

Eğer insan acele etmeseydi...

Kimse çalmaya kalkmazdı.

Hak yeme yarışına girmezlerdi.

Haklarına razı olurlardı.

Hayatın tadını çıkarırlardı.

Acelecilik, beraberinde zulüm getiriyor.

[*] [*] [*] [*]

Velhasıl...

Acele giden, ecele gider.

Bizim domatesler çok rahat...