Yokluk zamanı.
Büyüklerin deyimiyle 'kıtlık' yılları...
İnsanlar çalışır.
Çabalar.
Daha işin özüne inecek olursak.
Yaşam savaşı verirlermiş.
Rahmetliler ile uzun uzun sohbet ederdik.
Esasında onlar anlatır, biz dinlerdik.
Kendilerini dinleyen birini bulunca.
Onlar uzun uzun anlatırlardı.
Biz bazen sıkılırdık.
Ama 'gık' diyemezdik.
Dinlemek.
Sözü bölmemek.
Araya girmemek.
Kalkıp gitmemek.
Edeptendi.
Belki de insanlıktandı.
Büyükler anlatır.
Küçükler dinler.
Onlar göçtü gitti.
Allah gani gani rahmet eylesin.
Biz şairin dediği gibi, ömrün yarısından fazlasını geçtik.
Meslekte 23 yılı geride bıraktık.
Onları iyi ki dinlemişiz.
Şimdilerde anlıyoruz.
Belki de...
İleriki yıllarda aynı söylemlerde daha derin anlamlar çıkaracağız.
Onu zaman gösterecek.

[*] [*] [*] [*]
Başlarından geçenleri anlatırlardı.
Yaşadıklarını.
İbret olacak tanıklıklarını.
Hatta büyüklerinden rivayetler.
Yaşam hikayeleri.

[*] [*] [*] [*]
Büyük bölümü 'imece' üzerine.
Dayanışma ruhu.
Sebebini de yokluğa bağlarlardı.
Örnek...
Adam odun keser.
Yeni bir balta yaptırmış.
Tabiri caizse...
Jilet gibi.
Vurur oduna.
Odun iki parça.

Bir odun...
İki odun.
Derken bir vurur baltayı.

Hem odun.
Hem ayak kesilir.
Öyle ki...
Balta ayağın üzerinden girer.
Parmak kemiklerinin arasından geçip, ucu ayağın altından çıkar.
Üzülür.
Bağlaç yerine kullandığı küfürlerden birini eder.
Evdekiler durumu fark edince hemen koşarlar.
Kimi bez getirir.
Kimi sargı...
Teselli verirler.
- Üzülme! Güzel saralım. Merhem yaparız. Çabucak iyileşir.
- Ona üzülmüyorum. Ayak nasıl olsa iyileşir. Lastikleri daha yeni almıştım.
Böyle bir manzara...
Yokluk; candan ileri can yakar duruma gelmiş.
[*] [*] [*] [*]
Tek çıkış yolu belli.
Birlik olmak.
Misafir gelir.
Komşudan yatak ödünç alınır.
Çarşıya-pazara gidilir.
Komşudan ceket, ayakkabı emanet alınır.
Bazen etek, yazma, lastik, yelek...
Ne yoksa.
Ya da komşuda ne varsa...
Bazen genel ihtiyaç malzemeleri ortak alınır.
Sırayla giyilir.
Ne zaman ki insanlar, artık kendi ayakları üzerinde durmaya başladı.
Bağlarımız koptu.
Bizim yaşadıklarımızı yaşamasınlar diye yetiştirilen çocuklar, anne-babalarını tanımayan insanlar haline geldi.
Sorumlu/sorunlu aramaya gerek yok.
Bakacağız aynaya.
Bize gerçekleri söyler.
Gerçek dost, onda yaşar.
Sen ağlarken, o gülemez.
Bugün bizim için milat olsun.
Hadi bakalım aynaya...
Yeniden başlayalım hayata...