Zayıf...

Bitap düşmüş.

Takatsiz...

Dişlerin yarısı dökülmüş.

Kalanların arası açılmış zayıflıktan...

Öyle olmasa...

Ara sıra mırıldandığı kelimeler dökülmeyecek ağzından.

Konuşmaya mecali yok.

Ayakkabısı günlerdir fırça görmemiş.

Pantolon, ütü ile hiç tanışmamış.

Gömlek, kendini zor tutuyor.

Azıcık dirayetli bir omuzdan nasibini alsa...

Dayanamaz...

Parçalanır.

[*] [*] [*] [*]

- Memleket nere?

Ne fark eder ki...

Yurdun diğer ucu...

Uzun yoldan gelmiş.

Hemen hemen hepsi öyle...

Yolları uzak.

Ümitleri yakın.

Nerede sıkışan birini görseler...

Umut veriyorlar.

Topu Mevla'ya atıyorlar.

- Nasipse olur.

- Hayırlı ise olsun.

- Canları sağ olsun.

Vesaire...

Umut işte.

Spor testi...

Mülakat...

Derken sağlık...

Kan tahlili...

Birçok film...

Sonra heyet...

Her şey yolunda giderse...

Yoksa...

İtiraz...

Yeni tahlil...

Başka hastane...

Orada sonuç farklı çıkarsa...

Hakem hastane...

Günler demek.

Çocuklar umutlu...

Babalar umutlu...

Sancılı...

Olan bitiyor.

Borç-harç...

Mücadeleye devam.

Memleketten insan manzaraları...

Benzer hikayeler...

Çocuklar kulaktan dolma bilgiler...

Maydanoz...

Dereotu...

Yoğurt...

Bol su...

Limon...

Süt...

Meyve suyu...

Meyveli soda...

Ne bulurlarsa içiyorlar.

Kan değerleri normal çıksın...

Mücadele...

Çocuğu hayata tutundurma mücadelesi...

Dört koldan devam ediyor.

Gençlere soruyoruz.

- Durum ne?

- Kanda bilürbin oranı yüksek çıktı.

Sonra anlatıyor.

Yiyecek-içecek çeşitlerini...

Oranı düşürmeye çalışıyor.

Ya baba...

Çocuk yokken sohbet devam ediyor.

Azıcık dokunsan...

Ağlayacak.

Belli etmiyor.

Aç...

Çay-bisküvi ile gün atlatıyor.

Ismarlamayı kabul etmiyor.

Kibarca geçiştiriyor.

- Biraz önce çay içtim.

- Birazdan çocukla yiyeceğim.

Vesaire...

Saatlerdir orada oturuyor.

Çocuk, kan değeri nedeniyle yemek yemiyor.

Midesi aç...

Gönlü tok...

Baba olmak...

Büyük olmak böyle bir şey...

Buradan bakıyorum.

Bizim büyüklerimiz var.

Zonguldak büyükleri...

Beş büyük...

Sonra abiler...

Kararı siz verin.

O kadar büyük makamlara oturanlara bakın.

Bir babanın yaptığının milyonda biri kadar kent için fedakarlıkları var mı?

Neden?

Bu iş sevmekle olur.

Kimi seversen...

Ona çalışırsın...

Ona hizmet edesin.

Her şeyini ona teslim edersin.

Kalın sağlıcakla...