Eğer yeniden başlayabilseydim hayata...

Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar.

Gerçek dertlerim olurdu,

Hayali olmayanların yerine.

Hayatın her anını gerçek...

Ve verimli kılan insanlardan olurdum.

Farkında mısınız, bilmem?

Hayat budur zaten.

Termometre, su, şemsiye ve paraşüt...

Almadan gitmeyen insanlardanım ben.

Yeniden başlayabilseydim...

İlkbaharda papucumu fırlatır, atardım.

Ve sonbahar bitene dek, yürürdüm.

Çıplak ayakla...

Bilinmeyen yollar keşfeder...

Güneşin tadına varır...

Çocuklarla oynardım.

Bir şansım daha olsaydı eğer...

Fakat işte 85'imdeyim ve biliyorum...

Ölüyorum...

[*] [*] [*] [*]

Şair böyle diyor.

85 yaşayabilenler tattığı...

Tadacağı bir duygu...

Biz "35 Yaş" şiirini biliyoruz.

O duyguların bize ait olanlarını yaşadık.

Şairi anladık-anlamadık.

Orası ayrı.

Yaşayan...

Herkes yaşının duygusunu bilir.

Her yaşta ayrı...

Her insan ayrı hisseder.

Benzerlikler olsa da...

Farklılıklarıdır insanları toplum yapan.

[*] [*] [*] [*]

Luis Borges...

85 yaşında.

Böyle haykırıyor.

Geriden gelenlere ışık tutuyor.

Kendince nasıl yaşanması gerektiğini anlatıyor.

[*] [*] [*] [*]

İlkbahardayız...

Papuçları atıp...

Yalın ayak toprakta yürümeliyiz.

Sonbahara dek.

Yaşınız ne olursa olsun.

Halen 85 yaşına kadar fırsatımız var.

İsteyen...

Bugünden değerlendirebilir.

Halkı ağlatmak...

"Unutma!

İnsan doğduğu gün ağlar.

O esnada başkaları gülüyordur.

Öyle yaşa ki!

Öldüğün gün, gülen sen ol.

Ağlayan halk olsun.

Öğütten yüz çevirme.

Dinleyen ol.

Öğüt verenin öğüdü seninle ruhlanır.

Senin yaşamın o öğüt olur.

Dinlemek, konuşmaktan karlıdır.

Konuştuklarından pişman olanların sayısı, dinlediklerinden pişman olanların sayısından fazladır."

Hz. Ali de böyle anlatıyor hayatı...

Günümüze ışık tutmuş...

Bakalım çevremize...

Bir bebek doğuyor.

Ağlıyor.

Onun haricinde herkes mutlu...

Sevinçli...

Kucaklamak için...

Görmek için...

Sevinci paylaşmak için...

Vesaire...

İnsanlar ne büyük enerji harcıyor.

Hakları da...

Bebek büyüyor...

Gelişiyor...

Bir yerlere geliyor.

Öyle yaşıyor ki...

Dokunduğu herkes ağlıyor.

Sızı veriyor insanlara...

Zulüm kokuyor, yürürken.

Dururken batıyor sözleri...

Şeytan ile yarışıyor.

Kısacası...

Yaşarken ağlatıyor herkesi...

Sonra...

Sonrası belli.

Çalıyor kapıyı Azrail.

Bir telaş...

Gösteriyor gideceği yeri.

Yüzünde bir korku...

Cesedine yansıyor.

Ve derin bir "oh" çekiyor insanlık.

Seviniyorlar.

- Kurtulduk!

Eğlence tertip edenleri gördüm.

Yanlış...

Ancak bu yanlışa sürükleyen konumuz.

Öyle yaşamalı ki...

İnsanlar seni görünce güven duymalı.

Adil olmalısın.

Ve arkandan ağlasınlar.

Hatta öyle kök sal ki gönüllere...

Dilden dile asırlarca yaşayabilesin...