25 yıl önce dijital gazete...

Bir düş...

Bilimkurgudan ibaretti...

Çok kısa sürede gerçeğe dönüştü.

Gelinen nokta...

İnsanlar evde...

Otomobilde...

Yolda...

İnternet erişiminin olduğu her yerde gazete okuyabiliyor.

Kaç kişi eve-işe gazete alıyor?

Kaç kişi haberleri dijital ortamdan takip ediyor?

Dünyada günde 392 milyon gazete satılıyor.

Tahmini okur sayısı bir milyarın üzerinde.

Dünya Gazeteler Birliği...

Araştırması...

Son beş yılda gazeteler daha az satılıyor.

Zengin ülkelerde düşüş var.

Gelişmekte olan ülkelerde artış var.

Avrupa'daki 15 ülkenin 13'ünde gazetelerin baskı sayısı kaybı var.

Türkiye de buna dahil.

25 yıl önce çocuklar sokaklarda birdirbir oynuyordu.

Bugün tablette, cep telefonunda oyun oynuyorlar.

[*] [*] [*] [*]

İnternet yayını.

Çok sık tercih ediliyor.

Az sermaye...

Hızlı ve özgürlükçü içerik...

İnternet bilgi toplamayı...

Erişimi kolaylaştırdı.

Zaman ve ekonomi tasarrufu sağladı.

İnternet...

Eski medya araçlarının üzerine artı değer kattı.

Televizyon kadar hızlı...

Gazete kadar ayrıntılı bilgi akışı...

Okuyucu üretimin bir parçası oldu.

Gazete ve televizyonlarda birçok birim kaldırıldı.

Her yerden yayın imkanı var.

Daha az eleman.

Daha çok iş...

Haber merkezleri küçüldü...

Gazeteci sayısı azaldı.

İş yükü arttı.

Gazeteci, her alan için haber üretmek zorunda...

İnternetteki rekabet gelecekte artacak.

Büyük sermaye grupları yatırım yapacak.

E-gazete kaçınılmaz.

Çünkü yeni nesil gazete almıyor.

Gazeteler, kağıdı yavaş yavaş bırakacak.

Geleneksel haber kurumları değişecek.

Sayılar azalacak.

Gazete ve dergilerin hayatta kalmaları zorlaşacak.

Televizyonların haber programlarının izleyici sayısı azalacak.

Artık çevrimiçi izleyici var.

[*] [*] [*] [*]

Basın İlan Kurumu Yönetim Kurulu Üyesi Sayın Ahmet Özdemir'in konuşmasından çıkardığımız notlar...

Dünden bugüne...

Geleceğe ışık tutuyor.

Basının durumu...

Dijitalleşme...

Özetle...

Dijital çağ.

Ayak uydurmayan...

Gelişmeyen...

Gerileyecek.

Hem de çok hızlı gerileyecek.

Sonrası...

Yok...

Aptal değilim...

Adamın biri, akıl hastanesinin önünden geçerken, arabanın lastiği patlamış.

Adam, aracı yol kenarına çekip durdurmuş. Patlayan lastiği sökerken, yere düşürdüğü bijonlar yuvarlanıp ızgara deliklerinin arasından bir kanala düşmüş. Onları da yağmur suyu alıp götürmüş.

Bagajından yedek lastiği çıkaran adam, başlamış kara kara düşünmeye...

Bu sırada akıl hastanesinin parmaklıklarına bir deli tırmanmış ve adama seslenmiş:

- Hişt, ne yapıyorsun orada?

- Lastik patladı birader, yenisini takacağım, ama hiç bijonum yok.

Deli gülerek demiş ki:

- O da dert mi? Öbür tekerleklerden birer bijon al, tak; gideceğin yere kadar üçer bijonla gidersin.

Adam, delinin dediklerini yapmış; sonuç mükemmel.

Deliye hayran olmuş:

- Bir de sizin için "deli" diyorlar birader, bak ne kadar akıllısın.

Deli yine gülmüş:

- Hemşehrim, ben deliyim, ama aptal değilim!..