Hıyar.
Namı diğer salatalık.
Çok sayıda çeşidi var.
Biz genelden gidelim.
Serada yetişir.
Açık alanda.
Tarlada yetişir.
Önce tohum.
Toprakla buluşur.
Yeşerir.
Filizlenir.
Fide olur.
Önce toprağını tahlil yaptırırsın.
Ona göre hazırlarsın.
Hayvan gübresi.
İyi pişmişinden.
Eksik değerleri varsa.
Veya fazlası.
Dengeyi kuracak işlemler yaparsın.
Toprak hazırsa.
Fide toprakla buluşur.
Sularsın.
İlgilenirsin.
İpe alırsın.
Çalıya sararsın.
Boy verir.
Çiçek açar.
Meyveleri olmaya başlar.
Hep ilgi ister.
Her şey onun istediği gibi olacak.
Hava akımı.
Gece gündüz arasındaki sıcaklık farkı.
Nem oranı.
Onun etrafında pervane olacaksın...
Meyve versin diye gözünün içine bakacaksın.
Her şey yolunda giderken...
Bir bakmışsın...
Küsmüş...
Yaprakları lekelenmeye başlamış.
- Acaba hasta mı oldu?
Derken...
Çiçeklerini döker...
Yetmez...
Meyvelerini atar.
Tüm emekler boşa.
Tam ürün alacakken...
Elinizde sararmış yapraklar.
Dökülmüş meyveler.
Kuruyan tefekle kala kalırsınız.
İşte biz bu duruma kelimenin tam anlamıyla hıyarlık diyoruz.
[*] [*] [*] [*]
Bunun gerçek hayatta örnekleri var.
Mutlaka sizin de çevrenizde vardır.
Emek verirsiniz.
İlgilenirsiniz.
Bir şeyler olsun.
Bir yere gelsin.
Vesaire...
Kendi ayakları üzerinde dursun istersiniz.
O strese girer.
Dökülüverir.

Hasta çocuklar...

Malum dönemi bir kenara bırakalım.

Biraz öncesine bakalım.
Bizim çocukluğumuzda sokaklar bize aitti.
Her alanı değerlendirir.
Değişik oyunlar oynardık.
Eğer tek kalmışsak.
Ve bir de topumuz varsa.

Duvar ile top oynardık.
Ekip oyunları...
Saymakla bitmez.
Sokaklar cıvıl cıvıldı.
Anne-babalar çocukları eve sokamazdı.
Tehditler.
Terlikler...
Her yol denenirdi.
Sokağa çıkmıyorsa bir çocuk.
Ya anne-babası rahatsız...
Ya kendisi...
Hasta gözüyle bakılırdı onlara.
Zamane çocuklarına bakıyoruz.
Gerçek sokağa çıkamıyorlar.
Sanal alem de fink atıyorlar.
Yarın büyüdüklerinde sanal alemdeki kimse ile sosyal hayatlarını paylaşmayacaklar...
Ne yazık ki hiçbirimiz daha bunun farkında değiliz.