- Doğruluk, zor zanaat…


- Olmaz…


- Olur…


Doğru isen, yanlışa “dur” dersin.


Diyemezsen, buğz edersin.


Elinle düzeltirsin.


Yoksa gücün, dilinle söylersin.


Daha da yoksa mecalin, içinden buğz eder, oradan çeker gidersin.


Tepki çekersin.


Eleştirilirsin.


Karşı cepheye gönderilirsin.


Zamanın geldiğinde ise, rencide edilirsin.


Yok edilirsin.


Güçleri yeterse…


Bunun için zordur doğruluk.


Halbuki “yamuk olmak” öyle değildir.


Nam salmışsan yamuk olarak…


Toplum öyle kabullenmişse seni…


Şanslısındır.


İnsanlar, seni çıkarları için sevmiştir.


Beklentileri kadar düzgün yamuksundur.


Bilirler yamukluğunu…


Sende güzellikler ararlar, hoş göstermek için.


Bulamazlarsa yamukluğunda bir güzellik…


Ailenden birisini bulurlar.


- Öyle deme. Onun babası çok muhterem adamdı.


Ona güzellikler atfederler.


Onda yoksa, dayın vardır.


Halan vardır.


Kardeşin vardır.


Kökenin, memleketin vardır.


Eh o kadar da olur.


Bir kişi yamuksa…


Etrafında, eşrafında doğru bulunur.


Ama ona uzakta durur.


Birisi koruyacaksa seni…


Varsa çıkarı…


Sevecekse…


Uzakta da olsa bir doğru bulur, oradan hiza alır, seni de doğrular.



Menfaatler biter.


Makamın-mevkiin elinden gider.


Geriye bir tek sen kalırsın.


Etrafındakiler, hatta evindekiler bile gider.


Öyle bir kalırsın ki; yas yamuk…


Kıpırdayamazsın.


Aklın başına gelir.


İş işten geçmiştir.


İnsanların yüzüne bakamazsın.


Gözyaşlarından utanır, ağlayamazsın.


Ne yaparsan yap…


Aslında kendine yaparsın.


Zannedersin ki, başkasına yaparsın.


Gün gelir aynaya bakarsın.


İşte o zaman yaptıklarının kendinde olduğunu anlarsın.


Amma, artık doğrulamazsın.


Eğri odundan, doğru değnek çıkmaz.



İşte bunun için gençken…


İmkan varken…


Gücün-kuvvetin yerindeyken...


Makamın-mevkiin varken…


Vitrindeyken vs…


Doğru olmak zorken, yürümek lazım doğru yolda…


Mücadele etmek lazım…


Yarın güçten-kuvvetten düşünce…


İtibarın elden gidince, zordur bu işler.


Kıymeti de yok.



Zannetmeyelim ki, meydan boş.


Yaptıklarımızın hesabını tutan doğrular var.


Gün gelir.


İmkan gelir.


Sorarlar hesabını.


Yediğimiz yere ot tıkarlar.


Tıkarlar ki…


Tek başınıza kalırsınız…


Ola ki kurtuldunuz, bu dünyada…


Yine gün gelir.


Ecel gelir.


Hesap gelir.


Defterler insanın eline verilir.


İster sağdan, ister soldan…


Şimdi buna çalışmak lazım dört koldan…



Gizli-saklı…


Kendimden saklıyorum bildiklerimi…

O kadar gizli saklıyım ki…


Kulaklarıma bile söylemiyorum dertlerimi…


O kadar gizli saklıyım ki…


Kederlerim var benim.


Sevinçlerim, üzüntülerim…


Hepsi ayrı ayrı yaşanmış duygularım.


O kadar gizli saklıyım ki…


Bulutların üzerindeki, pembe hayallerimi,


Herkesi kucaklayan yüreğimi…


Kalbimden saklıyorum sevgimi.


O kadar gizli saklıyım ki…



Kocaman bir harman yeri yüreğim.


Yaba ile buğday savuruyorum, yok eleğim.


Rüzgara veriyorum tozunu, temizleninceye değin,


O kadar gizli saklıyım ki…


Gökyüzü mas mavi, bulutlar serin.


Yalnız bir insanım, üzerinde yerin.


Sağ yanındayım sevincin, sol yanında kederin.


O kadar gizli saklıyım ki…



Zaman zaman yazmayı severim.


Kimseyi kırmamaya dikkat ederim.


Bu şiiri beğendim, ileride devam ederim.


O kadar gizli saklıyım ki…


Neler, neler eklerim