Zonguldak Belediyesi "ücretli otopark" uygulamasına geçti!
Beş noktada ücretli otopark uygulaması yapılacak!
Acılık-Soğuksu aksındaki ücretli otopark uygulaması başladı ancak diğer yerlerde başlamadı.
Ücretli otopark uygulamasında parayı toplayacak personel bulunamamış!
Belediyenin kasasına para girecek ama para toplayacak adam yok!
Nasıl yani?
Belediyede o kadar "bankamatik çalışanı" varken!
Nasıl çalıştıracak adam bulunamaz?
Sokakta herkes bunu konuşuyor...
"Paralı otopark" dediniz, onu bile hayata geçiremediniz!
Oysa ki, mayıs ayındaki Belediye Meclisi gündeminde geçmişti.
Ağustos ayı bitti, hala uygulamaya geçilemedi.
Bu sucuklar nereden geliyor?
Zonguldak sahilinde "yöresel ürünler" adı altında bir fuar kuruldu.
Güya Gaziantep'in yöresel ürünleriymiş!
Zonguldak'ta her ay bir fuar kuruluyor...
Adıyaman yöreseli, Gaziantep yöreseli, Adana yöreseli gibi uydurmasyon ürünler getiriliyor ve Zonguldak'ta satılıyor.
Satış şekillerine bakarsanız; ne temizlik ne de hijyen kuralı uygulanmıyor.
Yiyeceklerin nereden geldiği belli değil!
Satılan peynirler marketten mi alınmış, nerede yapılmış belli değil!
Sucukların ne etinden yapıldığı belli değil.
Bunların sıkı bir şekilde denetlenmesi gerekiyor.
Rutin kontroller yeterli değil maalesef!
Yiyecek ürünlerine ayrı bir özen gösterilmesi gerekiyor.
Şimdi oradan aldığımız bir sucukla zehirlensek, ne olacak?
Kime şikayet edeceğiz?
Bir de üstüne suçlu çıkarsınız!
"Üstü açık satılan bir ürünü neden aldınız?" diye!
Bence, Tarım ve Orman İl Müdürlükleri bünyesinde yöresel ürünleri denetlemek için özel bir birim kurulması gerekiyor.
Sen çakalsın, çakal kal!
Kurt, bir gün dolaşmaya çıkar ve yolda çakala rastlar. Çakal, halsiz, yorgun ve uyuz uyuz yatmaktadır. Kurt, çakala sorar:
“Ne oldu, nedir bu halin?”
Çakal, “Kurt kardeş, açlıktan ölüyorum, bana yardım et” der.
Kurt, bunun üzerine çakala, “Takıl peşime...” der.
Bir süre gittikten sonra çayırda bir yılkı atı sürüsüne rastlarlar. Kurt, çakala döner ve “Çakal, sen, şöyle bir kenarda otur ve beni izle, sonra da sorularıma cevap ver” der.
Kurt, gözüne kestirdiği atın etrafında bir kaç tur
attıktan sonra, çakala sorar:
“Gözlerime bak, gözlerimden ateş çıkıyor mu?”
Çakal, "Bilmiyorum abi" deyince; kurt, çakala bir tokat atar ve "Gözlerinden ateş fışkırıyor diyeceksin" der.
Çakal, "Tamam abi, gözlerinden ateş fışkırıyor" diye cevap verir.
Kurt, atın etrafında birkaç tur daha attıktan sonra, çakala tekrar sorar:
“Çakal, tüylerim diken diken olmuş mu?”
Çakal, "Bilmiyorum abi..." deyince; tekrar tokatı yer ve kurt, "Tüylerin diken diken olmuş diyeceksin" der.
Çakal, "Tamam abi, tüylerin diken diken olmuş" der.
Nihayetinde kurt, at sürüsündeki taya öyle bir
saldırır ki, bir hamlede onu yere yatırır ve çakala, “Gel, şurada karnını güzelce doyur” der.
Karnı doyan ve işi öğrenen çakal, havalı havalı
dolaşmaya çıkar...
Yolda karşısına uyuz uyuz yatmakta olan tilki çıkar.
Tilki de aç ve susuzdur. Çakal sorar:
“Tilki kardeş, ne oldu?”
Tilki, cevap verir:
“Çakal kardeş, açım ve ölüyorum.”
Çakal, “Hemen takıl peşime…” der.
Doğruca çayırda koşmakta olan bir yılkı atı sürüsüne giderler.
Çakal, tilkiye; “Sen, şu kenara otur ve sorularıma
cevap ver” der.
Çakal, atın etrafında birkaç tur attıktan sonra tilkiye sorar:
“Ulan tilki, gözlerimden ateş fışkırıyor mu?”
Tilki, cevap verir:
"Bilmiyorum abi..."
Çakal, bir tokat çakar ve, "Gözlerinden ateş fışkırıyor diyeceksin" der.
Tilki, "Tamam abi, gözlerinden ateş fışkırıyor" der.
Çakal, atın etrafında ikinci turu attıktan sonra tekrar sorar:
“Ulan tilki, tüylerim diken diken mi?”
Tilki, "Bilmiyorum abi..." deyince çakal, tekrar tokatı atar ve "Tüylerin diken diken oldu diyeceksin" der.
Tilki, "Tamam abi, tüylerin diken diken... " der.
Nihayetinde çakal, kurtun yaptığı gibi at sürüsüne
dalar... Ama bir anne at, çakala öyle sert bir çifte
atar ki, çakal, metrelerce savrulduktan sonra iki seksen uzanır...
Tilki, her tarafı yara bere içerisinde olan çakalın
yanına gelir, “Çakal kardeş! Ha bak, şimdi gözlerin çakmak çakmak, tüylerin de diken diken olmuş” der.
Çakal cevap verir:
“Ya tilki kardeş! Kurt da aynısını yapmış, bir tay kapıp gelmişti!”
Tilki, çakala gülümser ve der ki:
“Ulan çakal! Sen çakalsın, o ise kurt! Sen; çakal doğdun, çakal kalacaksın. Kurt ise, kurtluğunu yapacaktır! Nerede görülmüş, çakalın kurt olduğu...”