Arife günü mezar temizliğine çıkamadık.
Akşam mesai bitiminde Zonguldak´tan Ereğli´ye yol aldık.
Oradaki eş, dost ve akrabalardan kurtulamadık.
Evlerine konuk olduk.
Bayram sabahı kayınvalideye uğradık.
Sonra köye doğru yola koyulduk.
Biz gittiğimizde bayram yeri dağılmak üzereydi.
Kurbanlar kesilmiş.
Kazanlar kaynamış.
Yemekler yenilmiş.
Çaylar içilmiş.
Kur´an okunmuş.
Bir iki lokma aldık.
Hoş sohbet ettik.
Döndük eve.
Geleni ağırladık, gideni uğurladık.
Sohbetlerde ta eskilere daldık.
[*] [*] [*]
Çobanlık yaparken gözüme sarmaşıktan kuru yaprak düşmüştü.
Minik bir parçası kaldı içerde.
Çıkmadı.
Gece uyuyamadım.
Sabah kalkar kalkmaz Ayşe Yengem´in yanına gittim.
Babamın dayısının eşi.
Onun yengesi olunca, bizim de yengemiz.
Açtı gözümü.
Dilinin ucuyla çıkarttı çapağı.
Göz konusunda uzmandı, kendince.
Başka bir zaman gözüm ağrıdığında yanına gittim.
Anlattım derdimi.
Baktı gözüme.
- Senin gözünde kurt var dedi.
Korktum.
Anladı.
- Korkma dedi.
Gitti. Bir teneke barçasının dibine ocaktan birkaç parça ´kor´ aldı.
Sonra beni çağırdı.
Birkaç tane kurumuş ot tohumu getirdi.
Onları ´kor´un üzerine attı.
Yanarken dumanlar çıkmaya başladı.
Hemen tenekenin üzerine tülbent serdi.
Beni de dumana baktırdı.
Duman gözüme geldikçe gözümden beyaz beyaz kurtçuklar tülbentin üzerine döküldü.
Ve sonra rahatladım.
O zamanlar anlamamıştım.
Dumanla göz iyileşir mi?
Gözde kurt olur mu?
Bilemem.
Bilimsel konu.
Ama duman gözümü yakmadı.
Çünkü o özel bir ot tohumu.
İkincisi gözlerimde sorun kalmadı.
[*] [*] [*]
Şimdi gelelim konumuza.
Zonguldak, gözünde kurt gezen insan gibi.
Her mevsim sıkıntılı.
Hayal ediyorum.
Zonguldak´ı ´kurt´lardan, ´çakal´lardan kurtaracak bir duman olsa.
Versek gözlerine.
Onlar da kurtulsa, biz de kurtulsak.