Bir Genel Sekreter, bir İl Müdürü için yerleşkeye giriş yasağı koymuş!
Bunu da güvenlik görevlilerine yazılı olarak tebliğ etmiş!
İmza yok ama Genel Sekreter böyle buyurmuş!
Bir Genel Sekreterin bir İl Müdürü ile ne sorunu olabilir?
Kurumlar farklı...
Bir de bunlar aynı toprağın insanı!
Toprakta mı sorun var, insanda mı?
Bu nasıl bir hırs?
Sanki Genel Sekreterlik makamı ölecek, sen kalacaksın!
Sen gideceksin, Genel Sekreterlik makamı kalacak!
Yaptıkların tarihte kötü bir iz bırakacak!
Yazık...
"Liyakat" dediğimiz şey işte bu...
Bir kişiyi, sadece "bizim adam" diye ve "para kazansın" diye bir makama getirirseniz, böyle olur.
"Genel Sekreter olmuşsun ama adam olamamışsın" hikayesini yazmak lazım aslında!
Ama "balık" baştan kokuyor!
Al birini, vur öbürüne...
Toprakla ilgilenirken, bunu düşündüm.
Fırsat bulursam, o belgeyi bulup sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bakalım, bizden önce biri bulup yayınlayacak mı?

Vaktinden önce çiçek açmaz!
Sınırlı kelime haznesi, düşük IQ'su ile aynı şeyleri tekrarlayarak, farklı sonuç elde etmeye çalışan bir-iki kişiye yanıt vermek değil derdim.
Şeyh Edebali, yüz yıllar önce şöyle demiş:
"Ey oğul, sabretmesini bil.
Vaktinden önce çiçek açmaz.
Şunu da unutma...
İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın."
Biz, bu güzel sözdeki "Vaktinden önce çiçek açmaz" cümlesini irdeleyeceğiz!
Zonguldak Havalimanı'nın yurt içi seferleriyle ilgili hep bir tartışma var.
Sanki "millet havaalanına akın etmiş, uçak gelmemiş" gibi bir durum çıkıyor ortaya...
Yolcu olmadığı için gelmiyor uçak!
Ama olacak...
Ne zaman?
Filyos Vadisi'nde fabrikalar üretime geçince...
Beyaz yakalı sayısı artınca...
İşte o zaman İstanbul seferlerinde sorun olmayacak.
Hatta bazen yer bulunmayacak.
Ama sanki yazınca, çözülecekmiş gibi havaya giren lastik kafalılar var!
Bu konuda milletvekillerini-bürokratları suçlayanlar var!
"Vaktinden önce çiçek açmaz" sözünü onlar için söylüyorum.
Ama bunlar, "vakit" deyince sadece "namaz", "çiçek" deyince "ot" sanıyorlar!
Sibop kadar akıl olsa, ne dediğimi anlayacaklar!
Bir-iki yıl içinde kendiliğinden olacak iş bu...
Öyle yazıyla-çiziyle olacak iş değil bu...
Vakit gelip çiçek açınca, "Ben yazdım, çiçek açtı" demesinler diye söylüyorum!
Yani keramet sizde değil!
Vakitte...
Ve çiçekte...

Harcanan zamana yazık!
Bazı canlı yayınlar, sosyal medya hesaplarından paylaşılıyor.
İzlenme oranı bin bile olmuyor!
Biz, bin kişinin okumadığı haberi ana sayfada bile tutmuyoruz.
İki-üç kişinin 1-2 saat konuşmasını toplamda bin kişi izlemiyor.
Ama onlar yine konuşuyorlar!
Sürekli konuşuyorlar!
Sadece konuşuyorlar!
Kendi kendilerine konuşuyorlar!
Harcadıkları zamana yazık!

Yenilenen dengeler...
Kanal-Z'de sabah programı yapan Murat Altay, Pusula'nın 17'nci yayın yılı nedeniyle misafirimiz oldu.
Gündemden uzak kaldığım için uzun uzun konuştuk.
Basındaki son gelişmeler, yenilenen dengeler...
Siyasi kulisler...
Bereketli bir gündü...
Başka ziyaretçilerimiz de oldu.
Önümüzdeki günlerde bizi neler bekliyor neler!