Kürsüden, minberden çağrı yapılıyor.
Allah rızası için.
Ne verirsen elinle...
O gider (veya gelir) seninle.
O misal.
Kur'an kursuna.
Camiye.
İhtiyaç sahiplerine.
Yardım çağrısı yapılıyor.
Allah herkesin ibadetini kabul etsin.
Çıkışta bir telaşe.
Herkes bozuk para arıyor.
Cüzdana el atan çok az.
Cepler yoklanıyor.
Kısacası...
Dünyayı kurtarmak için çok emek sarf ediyoruz.
Büyük harcıyoruz.
Büyük kazanmak istiyoruz.
Sıra ahirete gelince...
Oranın genişliğinden midir?
Bizim cimriliğimizden midir?
Yoksa dünyayı daha çok sevişimizden midir?
Orasını Allah bilir.
Bozuk arıyoruz.

Kendin için istediğini...
Ölçü malum.
Kendi nefsin için istemediğini kardeşin içinde istemek.
Bizde öyle mi...
Biz giyemediklerimizi fakir fukaraya layık görüyoruz.
Oysa...
Kendimize alış-veriş yapar gibi onlara el uzatmıyoruz.
[*][*][*]
Bir de ölenin hayrı var.
Rahmetli göçüp gidiyor.
Onun eşyalarını hemen dağıtıyoruz.
Onun hayrına!
Onun bıraktığı mal-mülk var.
Onları onun hayrına harcamak zor geliyor.
Kişinin malını kişiden kıskanıyoruz.
Bir ömür harcadığının bir bölümünü onun için harcamaya çekiniyoruz.
Velhasılı...
Kendi nefsimiz için talep ettiğimizi Müslüman kardeşimiz için de arzu etmediğimiz sürece işimiz zor.

Telekom...
Arıza kaydı.
Ara, tara...
Sonuç yok.
Bir yazdık.
Bir günde iş çözüldü.
Yazının altına onlarca yorum geldi.
Mağduriyet çok.
Hizmet bekleyen çok.
Birde hırsız çok.
Hani kabloları çalanlar var ya...
Esasında onlar sadece kablo çalmıyorlar.
Gidecek hizmete engel olarak çocukların geleceğini çalıyorlar.
Tellere saçma atanlar gerçekten saçmalıyorlar.
Çocukların geleceğine kurşun atıyorlar.
Velhasılı...
İsteyince oluyor.
Ancak gördük ki ekip eksiklere yetişemiyor.
Hırsızlara zaten yetişemiyorlar.
Anlaşılan o ki...
Bu tür sorunları daha çok yaşayacağız.
Daha çok yazacağız.
Daha çok çözeceğiz.
Velhasılı...
Bu çağda halen internet ve telefon hizmetinden yoksun yerlerimiz var.
Bu çağda halen telefon kablosunu çalıp satıp para kazanmak isteyen insanlarımız var.
Bu çağda halen telefon tellerine saçma atan insanlar var.