Zonguldak Belediye Başkanı Tahsin Erdem’in kamuoyunda tartışılan hemen her haberini Pusula yayınladı.
Tahsin Erdem, karı-kocayı "sosyal medyacı" diye işe aldı, haberini Pusula yaptı.
Tahsin Erdem, makamında sözlü saldırıya uğradı, ilk haberi Pusula yaptı.
Tahsin Erdem’in koruma aldığını, sayısını artırdığını yine Pusula haber yaptı.
Tahsin Erdem, MKE’ye gidip tabanca aldı, haberini Pusula yaptı.
Tahsin Erdem’in işe aldığı kişileri, Pusula isim isim haber yaptı.
Zamlar, görevden almalar, keyfi uygulamalar...
Hemen hepsi ilk önce Pusula’da haber oldu.
Tahsin Erdem’in, Mustafa Özdemir ve Akın Kavi’yle ilişkisi Pusula’da haber oldu.
Akın Kavi’ye saldırı oldu...
Yine önce Pusula haber yaptı.
Zonguldak kamuoyu bu ilişkiyi tartıştı!
Bugün Tahsin Erdem tartışılır hale gelmişse, bunun nedeni Pusula’da yayınlanan yüzde yüz gerçek haberlerdir.
Hala yapmadığımız, teyidini beklediğimiz haberler var.
Ancak şu çok net bir şekilde ortaya çıktı...
Tahsin Erdem, Zonguldak Belediyesi’ni yönetemiyor!
Zonguldak Belediyesi’ni; Tahsin Erdem, eşi, çocukları, Mustafa Özdemir, Akın Kavi, hep beraber yönetiyorlar! Ara sıra Atınç Kayınova’nın dediği de oluyor!
Mustafa, personel ve ruhsat işine...
Akın, hafriyat ve otobüs işine bakıyor!
Ama sıkışınca, CHP’yi çağırıyorlar!
CHP İl Başkanı Devrim Dural, koşa koşa geliyor!
Sonra arkasından patır patır zamlar yağıyor!
Özetle, Tahsin Erdem, şu anda kente hizmet etmenin değil, kendini korumanın derdinde!
Belinde tabanca, yanında 6 koruma!
Gel de Tahsin Erdem’e acıma!
Tahsin Erdem için tehlike uzakta değil!
Çok yakınında!

Paşa gönlü bilir!

Devrek Kaymakamı Muhammed Evlice, eli-yüzü düzgün bir bürokrat...
Devletin soğuk değil, sıcak yüzünü temsil ediyor.
Ama bu sıcaklık; kötüleri değil, iyileri yakıyor!
Devrek'in Bılık Köyü Cereller mevki Karaahmetoğlu Sokak’ta faaliyet gösteren Devorsan şirketine ait kereste fabrikasının yasalara aykırı bir şekilde çalışmaya devam ettiğini yazdık.
Kaymakam Bey, her zaman olduğu gibi yine naif davranıyor!
Tarım arazisine sanayi tesisi kurulmuş!
Ama Kaymakam Bey, olaya istihdam yönünden bakıyor!
Çünkü sanayi tesisinin kurulduğu tarım arazisi babasının malı değil!
O tesiste bir patlama olsa...
Bir iş kazası olsa...
Bir şikayet olsa...
Ne olacak?
Kamu görevlisine bir şey olmuyor ki!
Olan, Devrekliye olacak.
Biz, uyarımızı yaptık...
Kaymakam Bey'in paşa gönlü bilir!

Balcı...

Bürokratın biri, içki masasında atıp tutuyormuş!
Yan taraftan bürokratın konuşmalarını duyan başka bir müşteri, garsonu çağırmış!
“O çok konuşan kır saçlı; avcı mı, atıcı mı?” diye sormuş!
Garson, “Avcı değil efendim, balcı” demiş!
Avcı mı, balcı mı, falcı mı bilmiyoruz!
Sadece alkol sınırını sık sık aştığını biliyoruz!
Her şeyin aşırısı zarar!
Sağlığa zarar, koltuğa zarar, para veriyorsan keseye zarar!

Kıssadan Hisse: Udun telleri...

Buda'nın takipçisi Sona, çilenin sertliğinden yorulmuş, zevk hayatına dönmüştür.
Buda, ona şunu söylemiştir...
-Eskiden ud sanatında yetenekli değil miydin?
-Evet efendim...
-Eğer udun telleri fazla gerilmiş olursa, doğru tonu verir mi?
-Hayır efendim...
-Eğer fazla gevşek olursa, istediğimiz sesi çıkartır mı?
-Hayır efendim...
-Eğer fazla gerilmiş ve fazla gevşek olmazsa, çaldığımızda uygun olur mu?
-Kusursuz olarak efendim...
-Aynı şekilde, Sona, nefsin fazla gerilmiş gücü aşırıya gider ve fazla gevşemiş olanı rehavete düşer. Böylece ey Sona, ruhun iyi akord edilmiş ud gibi olsun.

Günün Fıkrası: Pinokyo...

İsa Mesih, bir gün çölde gezinirken, ağlayan bir ihtiyar görmüş ve yanına yaklaşıp, derdini sormuş. İhtiyar, "Kaybolan oğlumu arıyorum ama artık umudu kesmek üzereyim" deyince İsa Mesih, yaşlı adama acımış. "Oğlunu beraber arayalım" demiş ve sonra sormuş:
"Peki, oğlunu tanıyacağımız bir işaret, bir iz var mı? Mesela, doğum lekesi filan..."
İhtiyar:
"Evet, oğlumun ellerinde ve ayaklarında çiviler vardı..."
İsa Mesih’in gözleri dolmuş ve haykırmış:
"Baba..."
İhtiyar da haykırmış:
"Pinokyo..."