Devrek’in Çaydeğirmeni beldesi, TOKİ’nin pilot bölgesi oldu.
Belediye Başkanı Satılmış Gebeş, TOKİ’nin kapısından kovulsa, bacasından girdi!
Türkiye’de ilk kez bir beldeye TOKİ konut projesi izni verildi.
Gerisi çorap söküğü gibi geldi.
Belediye başkanlığını 5 dönemdir sürdüren Satılmış Gebeş, beldede aldığı sonuçlarla Türkiye rekoru kırdı.
Şimdi başka bir şey deniyor!
Beldeye sınırı olan köyleri ve mahalleleri yavaş yavaş belediye sınırlarına dahil ediyor.
Şişmanlar, Saraçoğlu ve Celaller Mahallerinde, Çaydeğirmeni Belediyesi'ne bağlanmak amacıyla referandum kararı alındı.
Toplam 207 seçmenin bulunduğu 3 mahallede, 162 oy kullanıldı. Kullanılan oylardan 156'sı "Evet" oyu çıkarken, 4'ü ise "Hayır" oyu çıktı. 2 oy da "geçersiz" sayıldı.
Osmanbeyler Köyü'nün Alduvaklar Mahallesi'nde de yapılan referandumda ise, 83 "Evet", 16 "Hayır", 2 de "geçersiz" oy çıktı. Böylece Alduvaklar Mahallesi de Çaydeğirmeni Belediyesi'ne bağlanmış oldu.
Bu oranlar çok yüksek...
Bu oylar, sadece mahalle olmak için verilmiyor.
Satılmış Gebeş’in şahsına veriliyor.
Hizmete veriliyor.
Önümüzdeki dönemde yeni katılımlar olacak.
Çaydeğirmeni Belediyesi’nin kapatılma ihtimalini tümden ortadan kaldıran Satılmış Gebeş, nüfusla birlikte siyasi gücünü de artırdı.
Satılmış Gebeş Başkanı kutluyor, bu yeni yolculuğunda başarılar diliyoruz.
Evlilik sözleşmesi...
Zonguldak’ta bir siyasetçi, kentini düşünmek yerine kendini düşünüyor!
Hani hep, “Küçük baş, büyük başı yer” diyoruz ya!
Bizim siyasetçi hep küçük işlerle, küçük başlarla uğraşıyor!
Böyle giderse, büyük başı gidecek!
İnsan, nefsine yenik düşmemeli!
Bakın, Çaycuma Başsavcısı nefsine yenik düştü!
"Baş"ı gitti, "savcı"sı kaldı!
Bu işler böyledir!
Yıllar önce çapkınlıklarıyla ünlü bir siyasetçiye bu işlere nasıl zaman ayırdığını sormuştum!
“Ben zaman ayırmadım! Zaman beni ayırdı” demişti!
Evlilik sözleşmesi ile nasıl "güvenli" bir ilişki olacaksa!
Onlar ersin muradına, biz çıkalım kerevetine!
Ecük hışdamaylım, bakalım n’olcak!
Haber şöyleydi:
“Zonguldak'ın Devrek ilçesinde, Mahmutoğlu Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı H.K. ile kardeşleri S.K. ve S.K., daha önce kaçak ağaç kesimi yaptıkları iddiasıyla kendileri hakkında tutanak tutan Orman Muhafaza Memuru Sezgin Deliacı’yı darbetti. Olay, cep telefonuyla görüntülenirken, gözaltına alına 3 kardeş adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.”
Zonguldak Belediye Başkanı Tahsin Erdem’e küfür ve hakaret eden kişi tutuklandı!
Demek ki, Zonguldak’ta ormancının pek bir değeri yokmuş!
Olsun...
Biz, kanun yapıcılardan ve uygulamacılardan daha mı iyi bileceğiz?
Bizim ollada, Devrek’te gözel bi söz vadu:
“Düzelü beh! Garabük’de ne demürle düzeliya!”
Ecük hışdamaylım!
Bakalım n’olcak!
Köpek b.ku!
“Tabakhaneye b.k yetiştirme” diye bir deyim var! Bunun manası eskiden tabakhanelerde koyun postları tabaklanırken tabaklama havuzuna taze köpek b.ku katılırmış.
Köpek b.ku olmadan deri üzerindeki tüyleri bırakmazmış. Köpek dışkıladığı anda hemen toplanıp tabakhaneye yetiştirmek lazımmış. Zira kuru dışkının hiçbir faydası olmazmış.
“Tabakhaneye b.k yetiştirme” sözü buradan çıkmış!
Güzelim Zonguldak’ta köpek b.ku kadar faydası olmayan kişilerin, mühim adam rollerine girip ahkam kesmesine ne diyeceğiz?
Kıssadan Hisse: Hangi madenci yıkanmalı?
Mantık dersine giren profesör, öğrencilerin, "Mantıklı olmak bize ne kazandırır? Mantık bize ne öğretir?" sorusuna bir anekdot üzerinden cevap vermeyi seçer. İşte o profesörün anlattığı anekdot ve mantığın bize öğrettikleri…
Öğrenciler, o yılın ders programlarında yeni bir ders olduğunu farkederler. Dersin adı "Mantık"tır ve derse yaşlıca bir profesör girecektir. Nihayet, ilk mantık dersi başlar. Çocuklardan biri söz hakkı isteyerek, "Sayın profesör, mantık bize ne öğretir? Lütfen her şeyden önce bunu anlatır mısınız?" ricasında bulunur.
Profesör, kendisine merak ve şüpheyle bakan talebelerine, "Mantık dersinin insanların düşüncesine yaptığı etkiyi açıklamak biraz güçtür.
Onun için bunu sizlere bir örnekle açıklamak istiyorum. Farz edin ki, maden ocağından iki insan çıkıyor: Birisinin üzeri tertemiz, diğerininki ise kömür karası içinde… Bunlardan hangisinin yıkanması lâzımdır?" der.
Öğrenciler, hiç tereddüt etmeden, "Elbette, kirlisi!" diye cevap verirler.
Profesör, tebessüm ederek, "İşte evlâtlarım... Mantık, bu soruya cevap vermeden önce şunu sorar: Nasıl olur da bir maden ocağından çıkan iki kişiden birinin üzeri tertemizken, diğerininki kirli olabiliyor?"
Günün Fıkrası: Kör...
Adamın biri, topal olan bir dilenciye para vermiş. Ayrıca onun gönlünü de kazanmak istemiş, "Dua et topalsın ya kör olsaydın…" demiş.
Dilenci, "Onu da denedim abi, '50 TL' diye 5 TL yutturmaya çalışıyorlardı" demiş.