Yıllar
sonra yerel bir gazetede tekrar köşe yazmak…



Meğer
ne kadar zormuş…



Yeni
başlangıçların zorluklarını bilirdim de, bu kadar kasabileceğimi düşünmemiştim.



“Bismillah” diyelim
başlayalım, nasıl olsa ilk yazımın acemiliğine verip siz beni affedersiniz.



İhlas
Haber Ajansı’ndaki (İHA) görevimizin sonlandırılmasının ardından yerel
medyadaki arkadaşlarımızın birlikte çalışma teklifleri geldiğinde mutlu olmanın
ötesinde korktum açıkçası.



İnanış
Gazetesi’nde çalıştığım 1993-1998 yılları arasındaki yerel gazete koşturmacası film
şeridi gibi geçti gözümün önünden. Sanırım o koşturmaca korkusunu
yenemediğimden Zonguldak Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Salih Demir’in
teklifini kabul ettim.



Ama
“Korkunun ecele faydası yokmuş” deyiminde
olduğu gibi korkumuzu dostlarımızın sayesinde yenerek girdik bir yola…



Sizlerin
de duasıyla Allah utandırmaz İnşallah.



Öncelikle
İHA’dan ve sonrasında TSO’dan ayrılır ayrılmaz teklifte bulunan herkese bir kez
daha teşekkür ediyorum. Aramın iyi olmadığı arkadaşların da birlikte çalışma
teklifi, özellikle ilk dönemdeki şoku atlatmamda yardımcı oldu. Bunun ötesinde
kendimi bir şey sanmamı da sağlamadı değil. “İş bitmemiş” diye düşünerek, nefsimizin kabarması da cabası…



İnşallah
medyaya ve kentimize faydalı olabiliriz.



Yıllar
önce nerede kaldıysak, oradan devam edeceğiz. Yıllar öncesi de kentin
sorunlarını her zaman dillendirmeye ve kişisel sorunların önünde tutmaya
çabalamıştık, şimdi de öyle yapmaya çalışacağım.



Haydi
hayırlısı…





Neden Pusula?





Dedim
ya; yerel medyanın koşturmacası gözümü korkuttu…



Bu
korkularımı, en az ve en fazla yaşadığım kurum Pusula oldu. En az olmasının
sebebi, kurumsal olarak birçok zorluğu aşmış bir medya vardı karşımda ve belki
de birçok yönden hazıra konmuş gibi olacaktım.



Korkularımın
tavan yaptığı nokta ise, yıllardır arkadaş olduğumuz Ali Rıza Tığ ve Atilla
Öksüz ile anlaşamayıp kırgınlık yaşamaktı…



Bu
nedenledir ki, ilk teklifini olabildiğince kibar geri çevirip işi yokuşa
sürmüştüm. Ama TV’yi alınca, artık heyecandan ben de istedim açıkçası.



Hem
şehir adına, hem medya adına duyduğum bu heyecanı paylaştığımda Ali Rıza’nın ve
diğer arkadaşların heyecanının dorukta olduğunu fark ettim. Bu heyecan
anlatılmaz, yaşanır cinsindendi.



Sözün
Özü; her şeyden önce tekrar bana gazetecilik heyecanı yaşattığınız için
teşekkürler Ali Rıza, teşekkürler Atilla, teşekkürler Pusula Ailesi...