Değerli okurlarım; "teşbihte hata olmaz" öngörüsü ile sonuçlanmış olan son cumhurbaşkanlığı seçiminin kamu hizmetlerine yönelik büyük bir ihaleye benzetilmesi mümkündür.

Bu benzetmeye göre de;

İşin Adı : TC Devletinin yönetimi işidir.
İşin Sahibi : TC Devletidir.
İşin Süresi : Beş yıldır.
İşin Bağlı Olduğu Mevzuat : TC Anayasası ve konu ile ilgili diğer mevzuattır.
İhaleye Katılabilecek Olanlar : İhaleye girme koşullarını sağlayan siyasi partilerin adayları ve bireysel adaylardır.
İşin Kontrolü-Denetimi : İlgili devlet kuruluşları, siyasi partiler, basın, sivil toplum kuruluşları, vatandaşlardır.
Geçici Teminat : Siyasi partilerin adaylarından istenmeyecektir!
Kesin Teminat : Yemin yeterli olacaktır!
İş Deneyim Belgesi : Aranmayacaktır!
gibi karşılıklar bulur.

Bu işleyişte de, ihaleye katılanlar, nasıl bir yönetim uygulayacaklarını, neler yaptıklarını, neler yapacaklarını ve yapmayacaklarını ihale komisyonuna (halka) yazılı-sözlü anlatmışlar; komisyon adına da Yüksek Seçim Kurulu (YSK) değerlendirmeyi yapmış ve ihaleyi kazanan yükleniciyi belirlemiştir. İş tamamlanana, süre dolana kadar, artık (yerelleri, tasfiye vs. hariç!) devletin yönetimi ile ilgili olarak, halkın kararını gerektiren yeni bir ihale söz konusu olmayacaktır.

Bilindiği üzere, bir ihaleyi kazanan kişi ya da kuruluş, genelde, ihale bünyesindeki alt işleri işin türü ve miktarı gibi kriterlere göre parçalara böler; böldüğü bu işleri (sorumluluğu kendisinde olmak üzere), belirlediği ve güvendiği taşeronlara, kişilere ve kuruluşlara yaptırır. Kendisi bu işleyişi yönetir. (Koordine ve organize gibi yönetim görevlerini yapar.)

Kamu ihalelerinde, taşeronların ve tedarikçilerin belirlenmesi ve seçimi ile ilgili bazı genel ya da özel geçerli sınırlamalar olsa da, asıl inisiyatifin işin yüklenicisinde olduğu bilinen bir husustur.

Seçimi (ihaleyi!) kazanan cumhurbaşkanının yapacaklarını da, bir kamu ihalesini kazanan yüklenicinin yapacaklarına benzetilmesi de mümkündür. Burada da Sayın Cumhurbaşkanı, ihaleyi kazanan yüklenicinin yaptıklarının benzerlerini yapacaktır. Yapması gereken işleri, belirleyeceği yardımcıları, bakanları, başkanları gibi doğrudan kendisine bağlı kişiler (makamlar) arasında bölüştürecek; bölüştürdüğü işlere kendi yetkisi, takdiri ve inisiyatifi ile alt yöneticiler (taşeronlar!) atayarak, kazandığı ihaleyi onlar vasıtasıyla gerçekleştirmeye çalışacaktır.

[*] [*] [*] [*]

Değerli okurlarım; bir kamu ihalesinde eğer;
[*] Taşeronlar iyi (işlerinin ehli ve güçlü) belirlenmezse...
[*] İşi, işin asıl yüklenicisinden düşük fiyatlarla almışsa...
[*] İşin asıl patronunun desteği olmazsa, daha sora ilişkileri bozulursa...

O taşeronun iyi işler çıkarmasının, işlerini kontrol etmenin zorluğu, uygulamalardan bilinen gerçeklerdendir. Böyle durumlarda, eğer işin kontrolü, taşeronu biraz fazla zorlarsa, "Şefim, ben bu kadar yapabiliyorum. Daha fazlasını istersen, git patrona söyle!" mealindeki sözler, uygulamada çok duyulan ve geçmişte bu satırların yazarının da duyduğu sözlerdir.

Kamu yönetiminde yönetme görevi verilen ya da alan (büyük, orta ve küçük!) yönetim taşeronları için de (işin düşük fiyatla alınması dışında!) herhalde durum buna benzer olur. Bu arada, her alanda, işleri yapanların taşeronlar, kazananların ise patronlar olduğu; bu günün taşeronlarının ileride patron olabilecekleri de unutulmamalıdır.

"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi (CHS)" ya da "Başkanlık Yönetim Sistemi (BYS)" olarak adlandırılan, yeni sisteminde, özelliği gereği, kişisel takdir, tercih, yetki ve inisiyatif kullanılarak verilecek kararların ve icraatların yoğun olacağı biliniyor. Karşı olanların en fazla karşı oldukları da bu durum oluyor. Bu kapsamdaki icraatların en yaygın ve önemli olanı da herhalde, üst düzey kamu yöneticilerinin atanmaları, (görülen lüzum üzerine!) görevden alınmaları ve nakilleri gibi kadro hareketleri ile ilgili olacaktır.

Sayın Cumhurbaşkanının da, "Yeni dönem, atamalarda tek belirleyici ehliyet ve liyakat olacaktır" mealindeki sözleri ile de bu konunun önemini ve hassasiyetini ifade etmişlerdir. (Bir bakıma, daha önceki dönemde ve dönemlerde böyle olmadığını da ifade etmişlerdir!)

Örneğin, yürürlükteki mevzuata göre, bir üniversite için çıkılan rektörlük ilanına, en az üç yıl profesör olarak görev yapmış, 67 yaşını doldurmamış ve memuriyete engel bir durumu olmayan tüm profesörler başvurabilir. Yani bu koşulları sağlayanlar, rektör olarak atanmaya (ihaleyi almaya!) ehildir.

Şüphesiz atama yapacak makamın sadece bu şartları sağlayan ve başvuran (ya da vurdurulan!) bir adayı rektör olarak ataması söz konusu olmaz. Ancak atama yetkisi vardır. Zira başvurularda sunulan diğer nitelik bilgi ve belgeleri, makamın takdiri, tercihi ve inisiyatifi ile değer bulur.

Ancak, kişisel takdire, tercihe, inisiyatife bırakılan her türlü karar ve uygulamalar, ne kadar iyi niyetli ve isabetli yapılırsa yapılsın, eleştirilmesi ve rahatsızlıklar yaratması kaçınılmazdır. Her konudaki icraatlarla ilgili kriterlerin (düzenlemelerle, şartnamelerle, standartlarla) önceden belirlenmiş olmasının, yöneticilerin tüm yetki kullanım alanlarını daraltacağı açıktır. (Bir ülkede, bu kapsamdaki uygulamaların azlığının ve çokluğunun o ülkedeki demokrasi ve adalet kalitesi ile ters orantılı olduğu da biliniyor.)

[*] [*] [*] [*]

SÖZLERİN ÖZÜ...

Yeni dönemin, başkanlık-tek adam yönetim sistemi (BYS) olduğu ve olacağı belli olmuştur.

Bu dönemde;

[*] Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin daha etkin çalışması (zor görünse de), demokrasinin ve adalet sisteminin güçlenmesi...

[*] Sayın tek adamın yakın çevresinde ve gerisinde, kendilerinin doğru ve isabetli kararlar vermelerinde, tercihler yapmalarında yardımcı ve etkili olabilecek, yanlışlarını söyleyebilecek (gerektiğinde "bana eyvallah!" diyebilecek) değerli ve onurlu kadroların olması; yapıcı uyarı ve eleştirilere duyarlı olunması...

Yine bu dönemde;

[*] Muhalefet partilerinin ve de devletin denetim organlarının da (özellikle üst düzey yönetim kadrolarının atanması gibi), yönetimin takdir ve tercih yetkisi kullanarak yaptığı icraatları, yeni sistemin işleyişine paralel olarak; izlemek ve halkı bilgilendirmek için fazla çaba göstermesi; yeni teknolojilerden yararlanan izleme, denetim yol ve yöntemleri geliştirmesi...

[*] Aynı kapsamda, gerçek yazılı ve sözlü basın kuruluşlarının ve kadrolarının, meslek örgütlerinin ve STK'ların, yönetimin icraatlarının denetim ve izleme, halkı bilgilendirme faaliyetlerinin...

BYS'nin sigortası ve halkın en büyük beklentisi olacaktır.

[*] [*] [*] [*]

Başlayan bu yeni dönemin hayırlı olmasını; görev alanların ve alacak olanların hayırlı hizmetler yapmalarını dilerim.