Değerli okurlarım; denizin, karıncaların su içebileceği kadar sakin olduğu zamanlarda kaptanlık yapmanın zor bir iş olmadığını söylemeye gerek yoktur. Ancak, dalgaların, devasa gemilerin bile güvertesine ulaştığı zamanlarda ise, her kaptanın yapabileceği bir iş olmadığını söylemeye de gerek yoktur. Hele bir de, geminiz sakin sularda bile gitmekte zorlanan, eski ve bakımsız bir gemi ise, önce mürettebatınız, sonra Allah yardımcınız olsun!

[*] [*] [*] [*]

Karadeniz'in rüzgarlı kış günlerindeki gibi coşkun olduğu bir denizde, bırakınız yola devamı, suyun üzerinde kalmakta bile çok zorlanan Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) adlı gemiye, (geçici mi, kalıcı mı olduğunu bilmediğimiz) bir kaptan atandı. Böyle bir denizde, böyle bir gemi için teklif edilen kaptanlık görevini kabul etmenin de büyük özgüven ve cesaret gerektirdiği kuşkusuzdur.

Bu kaptana, başta geminin patronu ve mürettebatı olmak üzere, tüm ilgililerin yardımcı olması zorunlu ve zorunlu olduğu kadar da insani bir görevdir. Kaptan, bu destekle gemiyi yüzdürmeye çalışırken de, geminin seferlere devamı konusunda, "tamam mı, devam mı?" kararının verilmesi; eğer "devam" denirse; yapılması gereken en önemli işin de, geminin yola devama uygun hale getirilmesi olmalıdır.

[*] [*] [*] [*]

Görev yaptığım 70'li yıllarda, özellikle Karayolları'nın Kastamonu bölgesi gibi kenar bölge müdürlüklerine; genellikle, ya çok genç, ya da emekliliğine az zaman kalmış bölge müdürleri atanırdı. Bu atamalarda, istidatlı ve çok genç olanların, daha iyi bir bölgeye, ya da göreve atanma hazırlığı için; emekliliğine az kalmış olanların ise, kendilerine emeklilik avantajı sağlamak ve "güle güle" demek için olduğu bilinirdi.

İster genç, ister orta yaşlı, isterse yaşlı olsun, bu atamalarda, görev alanı olan ve "üç talihsiz yedililer" olarak nitelendirilen; Sinop (57), Kastamonu (37) ve Zonguldak (67) illerinin yollarının yapım ve bakımına uygunluğun ana belirleyici unsur olduğunu söylemek mümkün olamazdı. Diğer bölge müdürlüklerine ve üst düzey görevlere yapılan atamalarda da, temel belirleyici kriterin liyakat olduğu söylenemezdi.

Kamuda, üst düzey makamlara yapılan atamalarda, liyakatin belirleyici ana unsur olmaması durumları, her dönemde varlığı çok görülen ve bilinen kötü bir yönetim hatası ve hastalığı olmuştur. Bu hastalığı yaratan faktörlerin ise, genelde; siyaset, tarikat, cemaat, menfaat, (son yıllarda da) ihanet içerikli organizasyonlar olduğu da bilinen durumlardır.

[*] [*] [*] [*]

Değerli okurlarım; bilirsiniz, ülkemizde, valilik, müsteşarlık, başkanlık, rektörlük, genel müdürlük gibi sayıları birkaç bini bulan yüksek düzeyde kamusal makamlar bulunuyor. Bu makamların adları aynı olsa da, kamu yönetimi ve hizmetleri açısından aynı öneme sahip olduklarını söylemek mümkün değildir.

Örneğin, İstanbul Valiliği ile İstanköy Valiliği, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü ile İstanköy Üniversitesi Rektörlüğü, Karayolları Genel Müdürlüğü ile Mezra Yolları Genel Müdürlüğü makamları aynı öneme sahip makamlar olmaz.

[*] [*] [*] [*]

Adı, Ereğli Kömür İşletmeleri (EKİ), 1983 sonrasında da Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Genel Müdürlüğü olan makam da, ülkemizin en önemli üç-beş genel müdürlüğünden birisiydi. Son yıllarda, ülke boyutunda bir öneminin kaldığını söylemek mümkün olmasa da, (yerine yeni bir kapı konulmadığı için) ilimiz ve kentimiz için durumun böyle olduğunu söylemek mümkün değildir.

Bu önemi nedeniyle de, TTK Genel Müdürlüğü ve Genel Müdürlük makamına yapılan atamalar, Zonguldak ve Zonguldaklılar için hep önemli olmuş ve bu önemini halen de koruyor. Bu nedenle de, bu makama, liyakatın belirleyici ana unsur alınarak yapılan bir atama, kurum çalışanları ve Zonguldaklılar için sevindirici bir durum olur ve olması da gerekir.

Bu satırların yazarı, son yapılan atamanın, göreve uygunluğun esas alınarak yapıldığına inananlardan ve sevindirici bulanlardandır. Bu durum belki de, kurumun artık geçmişteki gibi dağıtılacak imkanlarının kalmamış olmasından kaynaklanabileceğini de düşünmek istememektedir.

TTK Genel Müdür Vekilliğine atanan Sayın Kazım Eroğlu'nu, Üniversitemizin Mühendislik Fakültesi'ndeki öğrenciliği döneminde, dürüst, uyumlu ve gayretli bir öğrencimiz olarak tanımıştık.

Bu güzel niteliklerini, kurumdaki otuz yılı aşkın meslek yaşamında da sürdüğünü; Kozlu Müessese Müdürlüğü görevinde, elindeki imkanlarla yapılabilecek olanların en iyisini yapma gayreti içinde olduğunu, (dışarıdan da olsa), az-çok bilenlerdenim. Kendisine ve ekibine başarılar dilerim.

[*] [*] [*] [*]

TTK Genel Müdürlüğü gibi çok zor bir görevin vekaleten sürdürülmesinin olumsuzluklarını en iyi bilecek ve takdir edecek durumda olanın, atamayı yapan makam olduğuna kuşku yoktur. En kısa zamanda, vekaletin, asalete dönüştürülerek, yolun sonu olduğunu düşündüğümüz bu görev döneminde, kurumun ilimiz ve ülkemiz için yararlı bir kurum haline gelmesi için çok iyi değerlendirilmesinin zorunlu olduğuna inanıyoruz.

Kendisi, kurumu, ilimiz ve ülkemiz için hayırlı olmasını dileriz.