Değerli Okurlarım...
Sayın Cumhurbaşkanımız, iktidarının bundan sonraki döneminde, ekonomik konularla ilgili, reform olarak nitelendirdikleri, uyulacak ve uygulanacak temel esasları 11 Mart 2021 tarihinde açıklamışlardır.
Açıklanan pakette, bundan sonraki dönemde, kamu kaynaklarının kullanımında tasarrufa önem verileceği de yer almaktadır.
Bunun için de öncelikle yapılması gerekenin, kamu kaynaklarının kullanımındaki önemli israf ve çarçur alanlarının bilinmesi ve gerekli önlemlerin alınması, uygulanması aklın gereğidir.
Zira bir yanda tasarruftan söz edilirken diğer yanda israflar olursa isteğin, niyetin inandırıcı olamayacağı açıktır.
Özellikle ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerde, kaynak kullanımlarının % 60-70'inin arazi içerikli/coğrafi tabanlı hizmetler ve projeler için olduğu bilinmektedir.
Ülkemizde de özellikle AK Parti döneminde de, en fazla kaynak kullanımlarının yollar, uzunlukları kilometrelerle ifade edilen tüneller, köprüler, viyadükle hava alanları, barajlar, hastaneler gibi arazi içerikli devasa inşaat projeleri için olduğu da bilinmektedir.
Arazi koşullarından kaynaklanan belirsizlikler ve projelere girdi olan verilerdeki yanlışlıklar, teknik ve ekonomik uygunluklara uyulmaması; yanlı ve yanlış kararlar gibi nedenlerle, tüm arazi içerikli kamu projelerinde ve projelerin uygulanmasında hata ve eksikliklerin, iyi niyetli olmayan kararların ve uygulamaların çok daha fazla olduğu bilinen gerçeklerdendir.
Bu olumsuzluklara, ihale süreçlerinde şeffaflığın sağlanamaması, projelendirmelerde mühendislik ekonomisi gereklerinin düşünülmemesi, yüklenicilerin haklı-haksız abartılı talepleri, pahalı proje revizyonları, denetim eksiklikleri gibi olumsuzlukların da eklenmesiyle en fazla kaynak ve zaman israflarının, çarçurların kamu inşaat projelerinde olduğu da bilinmektedir.
Bu kapsamda, özellikle çoğu üst düzey yöneticilerin liyakat eksikliklerinin payı da yadsınamaz.
Bu konuda, kısa bir süre öncesine kadar uygulamanın içinde olan, yaşı 70'lere ulaşmış, değerli bir konunun uzmanı meslektaşımın, "Son dört yılda Zonguldak civarında, karayolu yapım projeleri için ödenen hakkedişlerin üçte birini bulan bölümü, yapılan bilinçli, bilinçsiz israflardır" sözleri çok üzücü ve düşündürücüdür.
Ülkemizde, keşif artışlarının ve tasfiyelerin, ikmal ihalelerinin, hukuki ve idari ihtilafların yaşanmadığı, öngörülen ihale bütçesi ile ve zamanında gerçekleşen bir kamu inşaat ihalesinin olduğunu söylemek mümkün değildir.
Kaynak ve zaman israflarına neden olan ve genelde kazananların yüklenicilerin olduğu, kaynak ve zaman israflarına, kazalara da neden olan bu istenmeyen durumların proje hatalarından mı, yapım-kontrol hatalarından mı kaynaklandığının araştırılıp, sorumlularından hesap sorulduğunu bugüne kadar görmüş ve duymuş değilim. (Buna karşın, bir yoldaki trafik kazasında, trafik işareti eksikliği ya da yanlışlığı iddiasıyla mahkemelerde tek başına yıllarca uğraşan Karayolu bakım mühendislerini ise çok gördüğümü ve duyduğumu da söylemeliyim!)
Sözün özü, eğer kamuda israfların önlenmesi, kaynakların etkin kullanılması isteniyorsa, öncelikle en küçük proje hatalarının, yanlış uygulamaların ve kararların, ölü yatırımların faturasının milyonlarla, milyarlarla ifade edildiği kamu inşaat projelerinde olması gerektiğine inanıyorum.
Bu kapsamda, on yılı şantiyelerde, 40 yılı üniversitede geçmiş emekli bir öğretim üyesi olarak, yürürlüğe konulan ekonomide reform paketinin uygulanmasında yararlı olacağına inandığım, ilgi alanım ile ilgili bazı önerilerimi paylaşmak istiyorum:
[*] Büyük kaynak kullanımlarını gerektiren önemli kamu projelerinde, mutlaka güvenilir uzmanlar tarafından, öncelik sıralamasının ve fizibilite (yarar-verimlilik) değerlendirmesinin yapılması zorunlu olmalıdır.
[*] İlk İhale bütçesi ile ve süresinde bitirilemeyen, özellikle (Mithatpaşa Tünellerinde olduğu gibi), ikmal ihaleleri ilk ihalesinden daha büyük olan, tasfiye, hukuki-idari ihtilaflar gibi olumsuzluklarla sonlanan ihaleler mutlaka incelenmeli; projeden kaynaklanıyorsa projeyi yapandan, yapımdan-denetimden kaynaklanıyorsa yapandan, denetleyenlerden hesap sorulmalıdır.
[*] Belirli bir kaynak sınırlaması ile, iki nokta arasında yapılacak bir yol ya da yolun bir bölümü gibi belirli bir amacın tamamını ya da bir bölümünü gerçekleştirmek için alternatif yol ve yöntemler mevcut ise, uygulanacak alternatifin mutlaka mühendislik ekonomisi bilimin gereklerine göre değerlendirilerek en az kaynakla en fazla yarar sağlayacak olan alternatif uygulanmalıdır.
(Örneğin, mevcut Akçakoca-Düzce bölünmüş yolunun bir zamanlar mola noktası olan Şifalı Su çeşmesinin olduğu nokta ile Boğaziçi beldesi arasındaki bölümü, üzerinde dik rampaların, heyelanların, kar mücadelesinin çok olduğu bölümdür. Yolun bu bölümü Çeşmeden sonra sağa sapılarak, dere vadisi izlenerek mevcut yola bağlanma alternatifi, mühendislik ekonomisi açısından değerlendirilmiş olsaydı, muhtemelen, vadiyi izleyen alternatif seçilirdi. Yaşanan heyelan, kayma, kar mücadelesi gibi sorunlar mutlaka daha az olurdu.)
Bir bölünmüş ve otoyol projelerinde, bazı kesimlerin tamamının ya da bir bölümünün, metre maliyeti 100-150 bin lirayı bulan, işletme giderleri de olan, uzunlukları kilometreleri bulan tünellerle; bir bölümü olsun, dolgu ile geçmek yerine, ayak yükseklikleri 3-5 metreyi bile bulmayan yüzlerce metre uzunlukta viyadüklerle geçilmesi gibi pahalı imalatların alternatif çözümleri de mutlaka değerlendirilmelidir.
Bu satırların yazarı, bir yol inşaatında, projesinde ön görülen platform seviyesinin, 40-50 santimetre bile alçaltılıp yükseltilmesi, yol ekseninin 5-10 metre sağa sola kaydırılması, bazı tünellerin kazı ile geçilmesi gibi küçüklü, büyüklü proje revizyonlarının bile milyonlarca kaynak tasarruflarına, yapılmadığında da milyonlarca israflara neden olduğunu bilenlerdendir. (Günümüzde ise , uygulama ve denetim sorumlularına bu konuda yapılan eleştirilere "Bizim görevimiz ihaleye esas olan onaylı projeyi uygulamaktır" mealinde yanıtlar alındığı bilinmektedir.)
[*] Zonguldak-Ereğli ve Ankara istikameti yollarda yapım esnasında ya da sonrasında (birkaç gün önce Akçakoca-Düzce bölünmüş yolunda olduğu gibi) heyelan, kayma çökme gibi oluşumlar için hazırlatılan ve milyonlar harcanarak uygulanması başarılı olamayan önlem projelerindeki başarısız sonuçların da projeden mi, uygulamadan mı kaynaklandığı araştırılmalı sorumluları bulunmalıdır. (Bu tür başarısız uygulamaya, muhtemelen yüz milyonlarca lira kaynak israfına neden olan ve daha da olması muhtemel olan Zonguldak-Ereğli yolunun 11. kilometresinde, Gün Batımı Tesisleri karşısındaki başarısız heyelan önleme projeleri çok çarpıcı bir örnektir!)
[*] Zonguldak bölgesi gibi, mühendislik yapıları açısından, zor arazi koşullarının olduğu coğrafyalarda, bu tür projelerin çok daha güvenilir etüt ve saha verileri ile, mühendislik ekonomisi gerekleri göz önünde bulundurularak, daha özenle hazırlanması zorunludur. (Son zamanlarda, bazı yükleniciler tarafından hazırlanan projelerin, bu esaslara uyulmadan, mühendislik ekonomisinin gereklerinin yanından bile geçilmeden, bilgisayara hakim genç mühendisler tarafından hazırlanmış albenili bilgisayar çıktıları olduğu da unutulmamalıdır.)
Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanan Ekonomik Reform Paketinin başarılı olması; başta insan kaynakları olmak üzere, her alandaki israfın önlenmesi dileklerimle.