Değerli okurlarım; Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile Sayın Başbakanımız Ahmet Davutoğlu arasında ortaya çıkan son durum nedeniyle, 10 Temmuz 2015 tarihli Pusula Gazetesinde yer alan İkinci Adam Olma! başlıklı yazımın bu gelişmelerle ilgili bölümlerini tekrar sizlerle paylaşmakta yarar gördüm. Köyümün amatör siyasetçilerinin 7 Haziran genel seçimleri sonrasındaki yorumlarını sizlerin de ilginç bulacağınızı ümit ederim.
[*] [*] [*] [*]
Önce yönetimde İkinci Adam Olma konusuna değinmek ve öncelikle de, olmak arzusunda olanlara olma! demek istiyorum.
Bilindiği üzere, ülkemizde Tek Adam, İkinci Adam denildiğinde, Atatürkün çok yakınında bulunmuş olan Şevket Süreyya Aydemirin, Atatürkün ve İsmet İnönünün hayatını konu alan siyasi içerikli kitaplarının adları ve kahramanları akla gelir.
Ancak burada yazarın, neden İsmet İnönüye İkinci Adam dediği yerde Atatürke Birinci Adam dememiş de Tek Adam demiş? Herhalde, Atatürkü birinci, ikinci gibi bir sıralamanın dışında ve üstünde tutma; tek, (bir başka ifade ile) eşi benzeri olmayan olarak gördüğünü vurgulamak içindir.
Sadece siyasette değil, yönetim erkinin kullanıldığı her ortamda, yönetim yetkilerini kullanma bakımından, birinciden sonra gelen bir ikinci adamdan söz etmek mümkündür. Bu adam, asıl yönetim erkini elinde bulundurana ve birinci olana uzaklığına, yakınlığına göre, vitrinde görünen birisi olduğu gibi vitrin gerisinde (görünmeyen) bir kişi de olabilir.
Yine bilindiği üzere derecelendirme sıralamasının yapıldığı her konuda birinci olmak önemlidir. Zira birinci olanlar; sorulur, hatırlanır, akılda kalır. Bu durum, yönetim ve yöneticilik konusunda; özellikle de ülkemiz gibi (sistemlerin değil) kişilerin, liderlerin çok önemli, değerli görüldüğü ülkelerde daha da önemli olur. İkinci adamlar, birinci adamların (kısa süreli) yokluğunda, suya-sabuna dokunmadan, rutin olanları yürüten yöneticiler olarak bilinir.
Kim bilir belki de bu kadar Türk devletinin kurulması ve yıkılması, birinci adamdan sonra iktidar savaşlarının olması, kargaşalı dönemlerin yaşanması, Türk devlet yönetim geleneğinde, birinci adamların ikinci adamlar yetiştirmenin ve bırakmanın olmayışındandır. Herhalde bunun da nedeni, ikinci adamların, birinci adamların yerine göz koyma girişimlerinden duyulan korku ve kuşkulardır.
Oysa, kişilerden ziyade, sistemlerin önemli olduğu her yerde,(özellikle de kurumlarda) ikinci adamlar birinci adam koltuğunda oturmasalar da, sistemin kesintisiz çalışmasını, kurumsal birikimlerin yeni birinci adamlara ve diğerlerine aktarılmasını sağlayacak, (gerektiğinde birinci de olabilecek) adamlar olarak nitelendirilir.
[*] [*] [*] [*]
İKİNCİ ADAM OLMAK ZORDUR
Ve daha pek çok zorluklar sayılabilir.
Ancak tüm bu zorluklardan belki de en zor olanı, nitelikli ve yetenekli birisinin, kendisinden yeteneksiz ve niteliksiz bir birinci adamın ikinci adamı olarak görev yapması olsa gerek.
Yukarıda belirtilen türden olumsuzlukların fazla olmasına rağmen ikinci adam koltuğunda bulunmak, herhalde ancak karşılıklı çıkar ve yarar ilişkileri, ya da bu durumlara katlanmaya uygun kişilik yapıları ile mümkün olabilir.
Bu sayılan olumsuzluklara karşılık, herhalde bilgisine, deneyimine, becerilerine ve dürüstlüğüne güvenilen, saygı duyulan bir birinci adamdan sonra, onunla güven ve uyum içinde çalışılacak bir ortamda ikinci adam olmak da büyük bir şans olsa gerek. (Nerede o, onun-bunun adamı olmayan, kendi bilgisinin, becerilerinin ve başarılarının ürünü olarak ulaştıkları birinci adam koltuklarından taşan genel müdürler, bölge müdürleri, başkanlar, onların ikinci adamları!) Herhalde, Söyle senin birinci adamını ya da ikinci adamını da senin kim olduğunu söyleyeyim demek doğru bir tespit olur!
Bilindiği üzere serbest siyasetin olduğu ülkelerde her basamaktaki birinci adam konumlarına seçimlerle gelinir. Özellikle, bu basamakların sonuncusuna kendi beyninin, bileğinin, bilgi ve becerilerinin ve de başarılarının ürünü olarak gelen birinci adamlar lider olarak tanımlanmaktadır.
Lider olanlardan da ülkesi ve milleti için büyük düşünceleri, projeleri olanlar; bu düşüncelerini ve projelerini gerçekleştirenler ve gerçekleştirdikleri eserleri yaşayanlar, Büyük Adam-Büyük Lider olarak tanımlanır. Kimin büyük lider, büyük adam olduğunu da tarih belirler.
[*] [*] [*] [*]
GÜNEY KÖYÜNÜN KAHVEHANESİNDE SAYIN ERDOĞAN VE PARTİSİ İLE İLGİLİ YORUMLAR
Hocam, AKP Erdoğanın çocuğu, evladı. AKP demek Erdoğan, Erdoğan demek AKP demek... Bu et-tırnak gibi bir durum. Erdoğanın sağlığında, ondan sonra AKPnin genel başkanı, ya da başbakanı kim olursa olsun, o partide genel başkanlık yapması, lider olması, onun gölgesinde kalmaktan kurtulması mümkün değildir. Her zaman, aynı zamanda arabanın patronu olan bir usta sürücünün yanında, arabayı kullanan yeni sürücü gibi tedirgin olmaktan kurtulamaz.
Köylülerimin yorumlarına, bugün de katılmamak mümkün değil. Bizim köyün amatör siyasetçilerinin, profesyonel siyasetçilerden ve yorumculardan hiç de aşağı kalır yanı yokmuş! Bu ileri görüşlerinden dolayı kendileri tebrik edilmeyi hak ediyorlar.
[*] [*] [*] [*]