Dolar çıkıyor.
Hürraaa...
Ne var ne yok sat.
Dolar al.
Savaş çıktı...
Yağ bitecek...
Hürraaa...
Yağ almaya...
Yakın zamanda un kalmayacak...
Hürraaa...
Un almaya....
Yakıta zam gelecek...
Hürraaa...
Yakıt almaya...
Allahtan doğalgaz ve elektriği stok yapamıyoruz.
Ne oluyor bize?
İlk defa kapanma olacağı zaman çok şaşırmıştım.
Hafta sonu kapanma olacak.
İnsanlar marketlere, tekel bayilerine koşmuştu.
Yahu kardeşim sizin evinizde iki gün yetecek gıda maddesi mi kalmadı.
Hele hele...
Gündemin son konusu...
Yağ meselesi...
Tarım Bakanı değişti...
Diyor ki...
- Yağ ile ilgili stok sorunumuz yok.
Elimizdeki yağı dışarı satmazsak.
Sorunumuz ilerleyen zamanlarda da olmayacak.
Biz ne yapıyoruz?
Beş on litre yağ alıyoruz.
Ne olacak?
Dört kişilik aileye iki ay yeter.
Sonra...
Gerisi yoksa iki ay rahatlamanın anlamı ne?
İşin başka boyutu...
Bu yağı birileri dışarıdan gelip almayacak.
Yine bizim insanımız.
Bizi her fırsatta soyan marketlerden alacak.
O zaman bu telaşe niye?
Aradaki fark ise...
Tüm bütçemiz iki teneke yağın fiyatındaki artışa kalmışsa...
100-200 TL kar edeceksek.
Yandık....
Ki öyle bir sıkıntı da var.
Mesele büyük.
On litre yağ almakla çözülmez.
Akaryakıt meselesinde de aynı durum söz konusu.
Çıkış belli...
[*][*][*]
Bir...
Biz ne önceki bakana...
Ne yeni bakana...
Ne hikmetse güvenemedik.
Allah'ı var.
Yenisinin çiçeği burnunda.
Daha erken.
Gidene diyeceğimiz çok şey var.
Konya ovası kadar yüzölçümü olan ülkeler tarım ürünleri konusunda dünyaya bakıyor.
Biz yatıyoruz.
Üretmiyoruz.
Ürettirmiyoruz.
[*][*][*]
Üretmemiz lazım.
Bu akaryakıt fiyatıyla üretemeyiz.
Bu tohum fiyatıyla üretemeyiz.
Hükümet kendisini bu alanda göstermeli.
[*][*][*]
Stok konusuna gelince...
Kimin kaç lirası var?
Neyi ne kadar stok yapabiliriz?
Marketlere her saldırdığınızda stokçulara gün doğuyor.
Yağmacılara gün doğuyor.
Bırakın hayatı akışına...
Birde tersini deneyin.
İhtiyacınız kadar alın.
Gerisini bırakın.
Hep birlikte görelim ne olacak?