Zonguldak’ta yatırımı bulunan büyük şirketler, böyle giderse, hiçbir sosyal etkinliğe, eğitime, kültüre, spora, sanata yardım etmez!
Kültür ve Turizm Zonguldak İl Müdürlüğü ile Zonguldak Kent Konseyi Başkanlığı, Zonguldak Belediye Başkanlığı, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı, Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü’nün katkılarıyla Zonguldak’ta kültürel ve sanatsal değerleri hatırlatmak ve geliştirmek amacıyla 19 Ağustos 2024 Pazartesi günü "Zonguldak Yeşilçam Film Günleri" etkinliği düzenlenecekti. Etkinlik; 1968 yılında Zonguldak'ta çekimi yapılan "Kadın Asla Unutmaz" filminin gösterimi, başrol oyuncularından Hülya Koçyiğit’in de katılımıyla gerçekleştirilecekti.
Zonguldak Belediyesi, son anda sanatçıya verilecek 200 bin lirayı ödemekten vazgeçti.
Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü ile Zonguldak Kent Konseyi bu şoku atlatamadan, Zonguldak Belediyesi söz verdiği ses ve görüntü sistemi desteğini de çekti!
Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü ile Kent Konseyi, sanatçıya verilecek 200 bin lirayı Eren Enerji’den temin etti.
Vay efendim, Eren Enerji, Hülya Koçyiğit için 200 bin lira vermiş!
Şimdi birileri çıkmış “Oraya verdin, bize de ver” diyorlar!
Mesela, bir spor kulübü sponsorluk istiyor!
Bir dosya hazırlarsın, güzel bir sunum yaparsın!
Firma uygun bulursa, destek olur!
Bulmazsa, olmaz!
Şirketler, karşılarında güçlü kurumsal bir yapı arıyorlar!
Başkan ne iş yapıyor?
Geliri ne?
Ne kadar vergi vermiş?
Kulübün adresi neresi?
Yönetiminde kimler var?
Tesisi var mı?
Arkasından başka bir iş çıkar mı?
Mesela, bize bu soruları soruyorlar.
Biz, hiç birine sağlıklı yanıtlar veremiyoruz.
Çünkü bilmiyoruz.
Ama işin en can alıcı noktası, belediyeler bile spor kulüplerinin faaliyetlerini durduruyor.
Şirketler, personel çıkarmak için liste hazırlıyorlar.
Ülkede ciddi bir ekonomik kriz var.
Kimse önünü göremiyor.
Bu nedenle, değil Zonguldakspor Basket 67 Kadın Takımı'nın beklediği 50-60 milyon liralık sponsorluklar, 5-6 milyon liralık sponsorluğa bile yanaşmıyorlar.
Bizim sektörde de var bu durum!
Pusula’da bir ilan-reklam çıkmaya görsün...
"Ali Rıza Tığ’a verdin, bize de ver!"
"Pusula’ya verdin, bize de ver!"
Ya da...
"Ali Rıza Tığ’a nasıl reklam verirsin?"
"Pusula’ya nasıl ilan verirsin?"
Nasıl çirkin bir davranış?
Böyle davranmaya devam edilirse, kentimize yatırım yapan, üretim ve istihdam yaratan şirketler hiçbir olaya destek vermez!
Bu arada, Zonguldak Belediye Başkanı Tahsin Erdem’in verdiği sözü tutmamasını bir kenara yazın!
Ne olursa olsun!
Efendim, Hülya Koçyiğit, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a destek vermiş!
Söz verirken aklın neredeydi Tahsin Erdem?
Söz vermek başka bir şeye benzemez!
Sifon...
Çıkardığı gazın sesinden korkan adamların bize laf sokuşturduğu bir dönemdeyiz!
Kendilerini öyle konumlandırmışlar ki!
Hazreti Muhammed’in (SAV) son peygamber olduğunu bilmesek, bunlar, bize kendilerini "peygamber" diye yutturacaklar!
Yancıları da kendini "halife" sanıyor!
Ama bizim Batuhan Karamalak, onlar için çok güzel bir tarif yaptı!
Susam ve susamcık!
Şimdi bunlar "susam" ve "susamcık"tan da rahatsız olurlar!
O zaman susacaksınız!
Alafranga helaya alaturka tüneyenlerin ayağı kaymaya mahkumdur!
Bize düşen görevse, sifonu çekmek olur!
Kentin adıdır Zonguldak!
Yetim kardeşinin hakkını yiyenlerin hak-hukuk-adaletten bahsettiği kentin adıdır Zonguldak!
Babası sayesinde siyasi sıfat kazananların, kerameti kendinde gördüğü kentin adıdır Zonguldak!
Sokma akılla 9 adım gidemeyen adamların, kendini "Belediye Başkanı" sandığı kentin adıdır Zonguldak!
Diş hekiminin, asistanına yürüyüp, "sana ev, araba alayım" dediği kentin adıdır Zonguldak!
Gazetecilerin haber yaparak değil, işe adam koyarak para kazandığı kentin adıdır Zonguldak!
Cebinde akrep olan siyasetçinin, para vermemek için sevgilisini belediyeye soktuğu kentin adıdır Zonguldak!
Hülya Koçyiğit’e "ayıplı mal" muamelesi çeken kentin adıdır Zonguldak!
Kıssadan Hisse: Bambu...
Çin bambu ağacının yetişmesi, olumlu ısrar için güzel bir örnektir.
Çinliler bu ağacı şöyle yetiştirir:
Önce ağacın tohumu ekilir, sulanır ve gübrelenir.
Birinci yıl tohumda herhangi bir değişiklik olmaz.
Tohum yeniden sulanıp gübrelenir. Bambu ağacı ikinci yılda da toprağın dışına filiz vermez.
Üçüncü ve dördüncü yıllarda her yıl yapılan işlem tekrar edilerek bambu tohumu sulanır ve gübrelenir. Fakat inatçı tohum bu yılda da filiz vermez. Çinliler, büyük bir sabırla beşinci yılda da bambuya su ve gübre vermeye devam ederler.
Ve nihayet beşinci yılın sonlarına doğru bambu yeşermeye başlar ve altı hafta gibi kısa bir sürede yaklaşık 27 metre boyuna ulaşır.
Akla gelen ilk soru şudur:
Çin bambu ağacı, 27 metre boyuna altı hafta da mı? Yoksa beş yılda mı ulaşmıştır?
Bu sorunun cevabı, tabi ki beş yıldır...
Büyük bir sabırla ve ısrarla tohum beş yıl süresince sulanıp gübrelenmeseydi, ağacın büyümesinden hatta var olmasından söz edebilir miydik?
Hisse: Bir başarının şartları her zaman çok basittir.
Bir süre için çalışın… Bir süre tahammül edin. Her zaman inanın. Ve hiçbir zaman geri dönmeyin…
Günün Fıkrası: Avcı...
Ava çıkmış adam, başına gelenleri anlatıyormuş:
"Ormanda ilerlerken, karşıma kocaman bir ayı çıkmaz mı? Çifteyi doğrultacak vakit yok! Silahı bir kenara attığım gibi başladım kaçmaya. Fakat ayı peşimde! Benden hızlı koşuyor. Bir ara ayının sıcacık nefesini ensemde hissettim. O kadar yaklaşmıştı. Derken ayının ayağı kaydı, yere düştü. Fırsat bu fırsat, tabana kuvvet arayı açtım. Ama ayı toparlandı, kalktı, bana yetişti. Yine nefesi ensemde… Pençesini uzatsa omzumdan yakalayacak. Allah'tan tam o sırada yine ayının ayağı kaydı, yere düştü. Talih bana gülüyor! Hızımı arttırabildiğim kadar arttırdım, yeniden arayı beş yüz metre kadar açtım. Tanrı sizi inandırsın arkadaşlar, ayı yine bana yetişti. Yine nefesi ensemde… Şansa bakın… Ayının tekrar ayağı kayıp yere düşmez mi?"
Serüveni dinleyenlerden biri dayanamamış:
"Sen de çok yürekliymişsin kardeşim! Hayvan bana üç defa nefesi enseme gelecek kadar sokulsa, çok ayıptır söylemesi, ben korkumdan altıma ederim." Avcı, dönüp ters ters sözünü kesene bakmış:
"Lafı karıştırma yahu! Ayı, üç kez neyin üstüne bastı da ayağı kayıp yere düştü sanıyorsun?"