Zonguldak Belediyesi’nde,
Tahsin Erdem’in vekalet vereceği isimler tartışılıyor.
Adil Bahadır’ın aldığı vekaletten sonra,
Kızılca kıyamet koptuğu gibi,
‘Tahsin Erdem’in tembelliğini ortaya çıkarıyorsun. Hainsin’ diyen,
Bir tayfa da oluştu.
Haliyle şimdilerde,
Vekalet almak,
Ateşten gömleğe dönüştü.
Yakar top misali,
Kimin elinde kalsa,
Ebelenecek gibi.
Benim favori vekaletim,
Citroen Ami’si ile meşhur olan,
Uğur Tan…
Ama vekaleti alıp,
Citroen Ami ile belediyenin önüne gelirse!
Citroen Amİ’den indi,
Başkanlık makamına bindi.
Makamdan indi,
Citroen Ami’ye bindi.
Ne güzel bir mesai tekerlemesi değil mi?
Ben mizahı çok sevdiğim için,
Uğur Tan olsun isterdim.
Neyse!
Vekalet işlerinde,
Asıl beklenen süper starlar ise,
Gölgede kaldı.
Atınç Kayınova ve Fırat Birkan’a,
Bir türlü sıra gelmiyor.
Bana sorarsanız,
Bu ikiliye Tahsin Erdem makam vermez.
Çünkü ikisi de,
Ön seçimde Tahsin Bey’e rakip olmuşlardı.
Türk Siyaset hayatının mottosu nedir?
Osmanlı’dan bu yana!
‘İktidar gölge kabul etmez’ arkadaşlar.
Ters perspektiften bakarsak,
Aslında kendi ışığına güvenen başka bir yıldızın parlamasında korkmaz.
Ama işte,
Tahsin Başkanımız böyle biri değil.
Fırat Birkan’ın uzun bir vekalet istediği biliniyor.
Adil Bahadır’dan daha hareketli olacakmış.
Bir nevi belediye başkanlığı stajı gibi.
Bir daha ki yerel seçimlerde,
Tahsin Erdem’in rakibi olacak.
Haliyle,
Tahsin Başkan bu ‘Fragmanı’ Zonguldaklılara izletmez.
Atınç Kayınova’ya da zaten grup başkanvekilisin diye,
Makamı layık görmez.
Ne kaldı geriye?
Bence Mustafa Özdemir Ağabeyi vekalet bıraksın.
Akın Kavi ile birlikte,
Bağ, gül, budayıp,
Belediye sayfasından hizmet diye bize izletsinler.
* * * * * * * * *
Dün sizlere,
Bir Susam hikayesi anlatmıştım.
Zonguldak’ın hepimizin olduğunu,
Aynı gemide yol aldığımızı,
Bir pide üzerinden lezzetli susamlar olduğumuzu dile getirdim.
Tabi pidenin üzerinde,
Büyük susamlar olduğu gibi,
Küçük susamlar da var.
Biz bunlara ‘Susamcık’ diyoruz.
Tabi biz bu tespiti yaparken,
Hoplayanlar oldu.
Susam lobisi ve Simit Camiası beni aradı.
‘Ben susamcık’ diyorum.
Onlar bana,
Onun da çok faydası var diyor.
Yahu susamcığın faydasını bende biliyorum.
Bir simitçi bana susamcığın faydalarını anlattı.
Dinlemek zorunda kaldım.
Simitçi, “Susamın mideye faydaları susam yağı için geçerlidir. Sindirim sisteminin çalışmasını iyileştirir. Susam yağı omega-3, omega-6 bakımından zengindir, bu sayede kalp sağlığı üzerine olumlu etkiler gösterir. Bağışıklık sistemini güçlendirir.
Antioksidan özelliği sayesinde hücreleri serbest radikallerin oluşturduğu hasara karşı korur. Yara ve yanıkların iyileşmesine yardımcı olur. Vücuttaki iltihabın azaltılmasına yardımcı olarak iltihap ile ilişkili romatoid artrid gibi hastalıkların semptomlarını iyileştirebilir, diş ağrılarının azaltılmasında etkili olabilir.” Dedi.
‘Susamcık’ dedim.
‘Eee anlattım ya! Bir daha mı anlatayım’ dedi.
Fındık kadar susamcığın faydalarına bakar mısınız?
Bazı susamcıkların tadi güzel oluyor.
Bazıları ise acı oluyor.
Her gün katlanamadıklarım var.
Bazen çok efkarlanıyorum.
Susamcıkla dertleşmek istiyorum.
Sesi kulaklarımı tırmalıyor.
‘Susamcıkkkkkkkkkk’ diye tatlı bir ses tonu ile sesleniyorum.
Bazen bilgisayar ekranında önüme susamlar düşüyor.
Kızıyorum.
‘Susamcık’ diye bağırıyorum.
Tabi küçük susamın dili yok ki konuşsun.
Efkar bastı.
Turgut Uyar’ın ‘Palyaço’ şiirinden alıntı ve manipüle yaparak,
Susamcık şiiri yazayım.
*
Belki de susamcıklar ağlardı Pazartesi sabahları
Her simit geldiğinde ağlamaklı olurduk
Hep ağlamaklı olurduk gülünecek halimize
kim sevmezdi susamları filan
”ben sevmezdim” dedim, “yalan” dedi
bunu susamcık söyledi,
Susamcık söyledi ben yazdım
yazdım, yazmasam ağlayacaktım
herkes ağlarmış biraz, ben de ağladım
sırf bu yüzden mi ağladım
alçaklık gibi bir şey oldu bu biraz
biraz birazdım her şeyden
dün biraz sinirlenmiştim mesela
yarın bir kadını seveceğim biraz
biraz biraz kör oldum bügünlerde
ama rakı kadehlerini boşaltmayın
eksilmesin hiçbir şey
hiçbir şeyden dahi olsa
kalsın biraz
umursamıyorum yılgınlığımı filan
çünkü sessizce yaşanmalı her şey
bir devrim sessizce olmalı mesela
ve her sözcüğüne inanmalı bir susamcığın.
bir susamcık neden yalan söylesin ki
ben susamcık olsaydım söylemezdim
marangoz olsaydım da söylemezdim
ben insan olsaydım yalan söylemezdim!
hem nereden çıkardınız susamcığın yalnızlığını
kaç kilo çeker ki bir susamcık
hem neden yüzüne vuruyorsunuz
bir çirkin susamcık olduğunu
gocunmam ki ben, ben gocunmam
bir susamcık ne kadar gocunmazsa
o kadar, o kadar gocunmam işte
rakı doldurun! Eksilmesin
*
Susamcığa selam olsun!