Çanakkale'den bir asker mektubu...
Kızına yazmış...
"Benim güzel kızım!
Bugün Temmuz 14...
Ramazan'ın ikinci günü.
Şeyhülislam 'oruç tutmayabilirsiniz' diye fetva yayınladı.
Benim içim rahat etmedi.
Sahur vakti çalıların arasında iki kök çiriş (pırasadan daha küçük bir ot) buldum. Onlarla sahur ettim.
Oruca niyetlendim.
Gün boyunca yeni siperler kazdık.
Hiç susamadım.
Taarruz arttı.
Kafamızı siperden çıkaramadık.
Akşam olunca bir asker ezan okudu.
Siperin içinde matara elden ele dolaştı. Herkes orucunu su ile açtı.
Ben zannettim ki sadece ben oruçluyum. Meğer bölüğün hepsi oruçluymuş.
Matara en son bana geldi.
Kendimden utandım.
Arkadaşlarım hepsi sahursuz oruç tutmuşlar.
Ben ise iki çirişi yediğim için arkadaşlarıma karşı kendimi mahcup hissettim.
O gün oruçlu şehit olan Erzurumlu, Darendeli ve Yeniceli'nin hakkını nasıl öderim diye gözyaşı döktüm..."
[*][*][*]
İman.
İtikat.
Vatan sevgisi.
Allah korkusu.
Kul hakkı.
Kelimelerin içini siz doldurun.
[*][*][*]
Özetle...
Böyle güzel insanlardan bize miras kaldı üzerinde yaşadığımız topraklar.
Çocuklarımızın, torunlarımızın bize emaneti.
Dedelerimizin durumu malum.
Gelecek nesilleri de biz yetiştiriyoruz.
[*][*][*]
Öyle ya...
Yüce Mevla masum bir yavruyu kucağımıza veriyor.
Gerisini biz işliyoruz.
Bizde ne varsa.
Aklımızdan ne geçiyorsa.
Kalbimizde ne varsa.
Hepsini onların hayatına nakış nakış işliyoruz.
Onların nasıl olduğu?
Neler yapacağı?
Memleketi nereye götüreceği?
Kısacası...
Geleceği dair soruların cevaplarını zaman bize gösterecek.
[*][*][*]
Geçmişimiz de malum.
Defalarca destan yazmış bir neslin evlatlarıyız.
Gelelim bize.
Biz ne yapıyoruz?
Eğer şu an günü kurtarmanın telaşına düşmüşsek.
Bunun tek sorumlusu bizi yönetenler?
Dolayısıyla biziz.
Onları biz seçtik.
Bizim içimizden çıktılar.
Eğer insanları yanlış yetiştirdiysek.
Yanlış seçtiysek.
Tek sorumlusu biziz.
Düşman düşmanlığını yapacak.
Biz düşmanla mücadele edebilmek için...
Kendimiz ve geleceğimiz için ne yapıyoruz?
Ona bakmak lazım.
[*][*][*]
Velhasılı...
Dününü unutmuş.
Bugünü kurtarmanın telaşında.
Gelecekten umutsuz yaşıyoruz.
Aslımıza dönmediğimiz sürece bu çırpınış devam eder.
Ne zaman vatan, millet, hak, hukuk konularının hakkını verme gayretine girişirsek.
O zaman aşılmaz denen engelleri birer birer aşarız.