Basın camiasından zaman zaman, “Onu yazıyorsun da bunu niye yazmıyorsun?” şeklinde eleştiri alıyoruz!
Bunu diyenlerin de bir şey yazdığını görmüyoruz!
En çok yazdıkları kişi de biziz!
Sanki bu şehirde bir gazeteci ve bir yayın organı var!
Tüm sorumluluk, Pusula ve Ali Rıza Tığ’da!
Biz, elimizden geldiğince, dilimiz döndüğünce, yüreğimiz yettiğince yazıyoruz.
Bu şehirde yazamadığımız kimse olmadı.
Siyasetçisinden bürokratına, kolluk gücünden istihbaratına, mafyasından işadamına, tefeciden medya patronuna, vergi kaçırandan zimmetçiye, kömürcüden rüşvetçiye, hukukçudan nitelikli dolandırıcıya aklınıza kim gelirse yazdık.
Bakan, milletvekili, vali, belediye başkanı, emniyet müdürü, başsavcı, il müdürü, sendikacı, işadamı, aklınıza kim gelirse yazdık.
Bizim eleştirdiklerimizden aldıkları para ile bizim hakkımızda haber yapanlar, şimdi bizi eleştiriyorlar!
Bu şehirde, son 35 yılda yaşanan olaylar ve ortaya çıkan skandalları alt alta toplayın...
Bu haberleri yapan üç gazeteci sayın, biri ben olurum.
Bizi eleştirenler, ilk 20’ye giremez!
Yaşları, kıdemleri yetmez!
Şunun sırasında bir 5-6 sene daha böyle aktif çalışırım..
Sonra bizi eleştirenler ne yapacak, onlara bakarım.
‘Ali’vere-dalavere...
Zonguldak’ta balıkçılarla ilgili yer sorunu giderek büyüyor!
Zonguldak Merkez’de iki yerde balık satışı yapılıyor!
Birincisi, Uğur Mumcu Kavşağı’ndan Soğuksu’ya geçerken...
İkincisi, Madenci Anıtı’nda yıkılan Merkez Çarşısı’nın olduğu yerde...
Zonguldak Belediye Başkanı Tahsin Erdem, Madenci Anıtı’ndaki balıkçıları, İstasyon Caddesi’ne taşımayı kafasına koymuş!
Orada 7 dükkan yapmış!
Tanesini 600 bin liradan satmak istiyor!
Bir dükkanı akrabasına söz vermiş!
Ama asıl mesele, balıkçıları o merkezi noktadan almak istemesi!
Bu işin içinde bir "Ali"vere olmasından şüphe ediliyor!
Başkanın seçim öncesi verdiği bir söz nedeniyle bu kadar ısrarcı olduğu vurgulanıyor!
Bu "Ali"verenin ne olduğu yakında ortaya çıkar!
Tahsin Erdem-Devekuşu...
Zonguldak Belediye Başkanı Tahsin Erdem’in seçimden önce verdiği sözleri hatırlıyorsunuz, değil mi?
Seçilir seçilmez, "borç çok" dedi!
Sonra "para yok" dedi!
Sonra "maaş" dedi!
Sonra "tasarruf" dedi!
Yani Tahsin Erdem, "devekuşu" gibi davranıyor!
Devekuşuna “Uç” demişler, "Ben deveyim" demiş.
"O zaman koş" demişler, "Ben kuşum" demiş.
Tahsin Erdem’e "Uç" diyorsun!
"Ben muhasebeciyim" diyor!
"O zaman koş" diyorsun!
"Ben Belediye Başkanıyım" diyor!
Yıldızlar da kayar, durmaz yerinde!
İnsanlar, artık güneş gibi ısıtanı değil, yıldız gibi kayanı seviyor!
Özellikle içinden çay geçen ilçede; güneş değil, yıldız prim yapıyor!
Ve geceleri hep şu şarkı söyleniyor:..
“Yıldızlar da kayar, durmaz yerinde...”
Hava sıcaklıkları, mevsim normallerinin altına düştü!
Yağmur, kar, sis, soğuk hava, yaşam kalitesini de olumsuz etkiliyor!
Öyle berrak bir gökyüzü yok!
Güneşi göremiyoruz!
Yıldızları da göremiyoruz!
Havalar böyle giderse, bir ay daha göremeyiz!
Kıssadan Hisse: Kurt...
Kurt, başka bir kurtla yaptığı kavgayı kaybedip kazanma şansının olmadığını fark edince rakibine sakince köprücük kemiğini uzatır.
Ancak, o anda inanılmaz bir şey olur... Kazanan kurt, açıklanamaz bir şekilde kendini felç ediyor ve o anki gücü birden zayıflıyor.
Binlerce yıllık güç, yenilgiyi kabul edecek alçakgönüllü kendi soyundan birini öldürmesini engelliyor.
DNA ya da ötesine gömülmüş temel mekanizma kazanan kurdu kavgadan ayırır ve kendisine teslim olmuş rakibini ortadan kaldırmanın hırsına yenik düşmek olduğunu asil kurda hatırlatır.
Kimse vazgeçen kurda "korkak" demeyecek.
Kimse öldürebilen ama teslim olan birinin öldürmenin kahramanlık olduğunu da söylemeyecek.
Basitçe bu kavgada kaybeden yok ama kazanan ikisi olacak.
İki kurt kavgadan ayrılır ve hayat döngüsü devam eder.
Keşke insanlar birbirlerini gurur ve güç arzusuyla öldürmemeyi kurtlardan öğrenseler..
Doğaya bakarak ve uyarak insanlar birçok çözemediği durumların tüm cevaplarını bulabilir. (Alıntı)