Şair ve Yazar Nazım Hikmet, 1921 yılında Zonguldak’a geliyor.
Ve Zonguldak’ı anlattığı bir şiir kaleme alıyor.
Şiirin adı "Kara Mancar"...
Bakın, Nazım Hikmet, o yılları nasıl anlatıyor?
                              * * * *
Kara Mancar...
Deniz kıyısında bir dağ...
Dağın güzel sırtlarında villalar.
Eteklerinde mağaralar.
Villalarda patronlar...
Mağaralarda, madenci adamlar.
Patronlar ama ne patron!
Çoğu ecnebiler, kravat-papyon.
İçlerinde Rumlar...
Maden içerisinde kader-daşlar.
Soydaşlarıyla cephede boğuşanlar...
"Rafine" Greklerin muhteşem villasında....
Zonguldaklı aydınlar...
Her ne münasebetle, bizi davet ettiler.
Sofrada kuş sütünden başka her şey var.
Havyarından şampanyasına kadar...
Bey kıyafetli uşaklar...
Prostela hizmetçiler...
Görülmemiş yemekler...
İçilmemiş içkiler...
Şehrin alt kısmında...
Madenci işçiler...
Taş devrinde gibiler.
O zamandan aklımda kaldı...
Sabah-akşam ha babam tok...
Kara mancar yiyoruz.
Sebze denemez, deve dikeninden...
Kömür kadar kara bir ot.
Dekorlar ve insanlar karşısında utanıyoruz...
                                 * * * *
Gördünüz değil mi?
Peki, şimdi söyleyin bana, Zonguldak’ın 1921 yılından ne farkı var?
Maden işçileri, yine taş devrinde!
Yine gara mancar yiyor!
Villalarda patronlar...
Mağaralarda, madenci adamlar.
Patronlar ama ne patron!
Çoğu ecnebiler, kravat-papyon.
İçlerinde Rumlar...
Zonguldaklı aydınlar!
Havyarından şampanyasına kadar...
Yine içiyor!

Söylediği yalan, aldığı nefesten fazla!

Zonguldak’ta söylediği yalanlarla meşhur iki isim vardı!
Bunlardan biri işadamı, diğeri ise gazeteciydi!
Bu ikilinin yalanlarına ancak avcılar yetişebilirdi!
Şimdi bu iki isme biri daha eklendi!
Yalnız bu yalancı, kendi söylediği yalanlara bir süre sonra inanmıyor!
Bu, inandığı yalanları söylüyor!
Ancak bu yalancının yalanlarına da sadece bir-iki kişi inanıyor!
O da ona yetiyor!
Onun için bu kişiyi bundan sonra, “Söylediği yalan, aldığı nefesten fazla” şeklinde tanımlayacağız!

Genelev yıkılınca...

Şimdi bir kadın genelevde çalıştı....
Genelev mühürlendi.
Hatta yıkıldı.
Yerle yeksan edildi.
Kadının o genelevde çalışmışlığı yok mu sayılacak?
Bu satırları neden yazdığımı az-çok tahmin ediyorsunuz?
Öyle yani...
Hani Ereğli’de cüruf tesisi mühürlendi ya...
Onun için söylüyorum!