Yasama, yürütme, yargı...
Vatandaş, siyasetçi, amir, memur...
Hatta mülki amir...
Aynı dili konuşmak zorundayız.
Uzun zamandır konuşamıyoruz.
Anlaşamıyoruz.
Sorunlar ortaya çıkıyor.

[*][*][*]
Yasama bir yasa çıkarıyor.
Pratiğe uymuyor.
Amir bir emir veriyor.
Pratikte uygulanması zor.
Diğer bir deyişle...
Halkın refahı ve mutluluğu sağlaması gereken yasalar, genelgeler halkın işini zorlaştırıyor.
Sorun ne?
Aynı dili konuşmuyoruz.
Yöneticiler Ankara ile vatandaş arasında sıkışıp kalıyor.
Sonunda Ankara'nın emrini yerine getiriyor.
Olan vatandaşa oluyor.
Memur itiraz edemiyor.
Verilen emri yerine getiriyor.

[*][*][*]
Vatandaş yol istiyor.
'Otur oturduğun yerde' der gibi masa sandalye gönderiyorlar.
Vatandaş su istiyor.
'Al bununla serinle' der gibi salon tipi klima gönderiyorlar.
Vatandaş sesinin duyulmamasından şikayetçi...
'Sosyal medyada paylaşma.
Al bununla bağır...' der gibi ses sistemi gönderiyorlar.
Onlar diyor İnağzı...
Vatandaş diyor Çatalağzı...


Sanki bu kez olacak?

Dört öğrenci...
Her gün okula gidip-gelemiyor.
En azından temiz gidip gelemiyor.
Kar yağsa üşüyor.
Yağmur yağsa ıslanır.
Çamur çorak içinde kalıyor.
Güneş açsa toz-toprak içinde kalıyorlar.
Yazdık-çizdik.
[*][*][*]
Devlet duydu.
Geldi, gördü.
İnceledi.
Bu derdin bir dermanı var.
Bu yara sarılacak?
Ne zaman sarılacak?
Allah bilir.
Birde İl Özel İdaresi bilir.
En son İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Ahmet Karayılmaz o çocuklarının yanına kadar gitti.
Fotoğraf çektirdi.
Sonuç.
Eninde sonunda bu yol yapılacak?
Merak ettiğimiz konu şu?
Bu yaza mı?
Yoksa başka bahara mı?

Türk Telekom...

Bir... Kablo hırsızları ile başı dertte.
İki... Altyapısı eksik olan yerler var.
[*][*][*]
Bizim konumuz aciliyet gerektiren bakımlar.
Önceliğimiz öğrenci.
Öğrenci var.
İnternet yok ise.
Üzülüyoruz.
Öğrenci var.
Bir şekilde pansuman ile de Türk Telekom oraya internet hizmeti verebiliyorsa seviniyoruz.
Alkışlıyoruz.
Son zamanlarda bunun güzel örneğini gördük.
Aciliyet gerektiren işlere verdikleri öncelikten dolayı Kadir Uzun ve ekibini alkışlıyoruz.