Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi'nin çevresinde 1+1 tarzı çok sayıda konut var. Müteahhitler, çok kolay müşteri buldukları için bölgede 1+1 projelerine ağırlık verdiler. Arsa sahipleri de, müteahhitlerle bu yönde anlaşmalar yaptı. Bölge tamamen öğrenci evleriyle doldu. Buraya kadar sorun yok. Sorun bundan sonra başladı.

Kira getirisi yüksek olduğu için üçer-beşer daire alanlar oldu. Bunlar, evlerini kiraya verdiler. Ödedikleri parayı kısa sürede geriye almanın peşine düştüler. Bu arada, şehirdeki esnaflardan, politikacılardan, sivil toplum örgütü yöneticilerinden bazıları da buralardan ya 1+1 daire satın aldı, ya da kiraladı. Garsoniyer olarak kullanmaya başladı.

Bu da yetmedi. Kolay para kazanma peşindeki kimi müteşebbis ruhlu gençler, kiraladıkları evleri başkalarına kiralamaya başladılar. Biraz daha ileri gidenler de kadın satmaya başladı. Ev tutup, kendi işleten kadınlar da var, travestiler de... Tabi pazar büyüyünce, sektörün diğer oyuncuları da bölgede faaliyete başlardı. Uyuşturucu satıcıları da pazara hızlı bir giriş yaptı.

Kentte tanınan-bilinen esnaflar, buralarda tuttukları evlerde uyuşturuculu seks partileri düzenlemeye başladı. Aile büyükleri muhafazakar partide siyaset yapan gençler, akşamları İncivez'deki 1+1'lerde uyuşturucu kullanıp seks partileri düzenliyorlar. Ensesi ve cüzdanı kalın bu gençlere karışan-eden de olmuyor! FETÖ operasyonlarından yırtan bu ailelerin çocuklarının, uyuşturucu partilerinde yakalanmasını beklemiyorsunuz, değil mi?

Oysa sosyal medyada, onlarca adres ve telefon var.

Bölgede faaliyet gösterdiklerini açık açık söyleyen...

Günlük ev kiralayanları saymıyoruz bile!

Kadın doğrudan kendisi işletiyor! Arıyorsunuz, randevu alıp gidiyorsunuz!

Ve bu kişiler, bölgede çok fazla sayıda 1+1 olduğu için sık sık yer değiştiriyorlar.

Kentin ekabir takımının da bu bölgeye takılması tesadüf değil!

Yakalanma riskini en aza indiriyorlar!

Apartmanların çoğunluğu öğrenci olduğu için tanınmayacaklarını düşünüyorlar!

Polis, onlara bir sobe yapsa!

Yapar mı? Yapar da Ayşe Teyze'nin söylemesi lazım!

Hüseyin Amca'nın söylemesi lazım!

Ali Rıza Abi söylerse olmaz!

Erdoğan Abi söylerse olur belki!

Yağcılık yapan bürokratların

görev yaptığı kentin adıdır Zonguldak...

TTK'da yıllarca işe gitmeden maaş alıp, sokaklarda gezenlerin "Devlet TTK'yı batırdı" diye bağıranların çoğunlukta olduğu kentin adıdır Zonguldak...

Nitelikli dolandırıcıların, dürüst insanlardan daha fazla itibar gördüğü, korunup-kollandığı kentin adıdır Zonguldak...

Koltuklarında biraz daha fazla kalabilmek için siyasetçilere yaşlarına uymayacak kadar yağcılık yapan bürokratların görev yaptığı kentin adıdır Zonguldak...

İşçi sağlığı ve iş güvenliğinden yoksun kaçak ocaklarda iş cinayetlerine kurban giden, ancak buna "kader" diyen insanların yaşadığı kentin adıdır Zonguldak...

Köylerinden silah zoruyla toplanıp, maden ocaklarına sokulan insanlara, yıllar sonra "Şimdi köyünüze dönün" denilen kentin adıdır Zonguldak...

Günün Fıkrası: Temiz don...

Gümrük kapısında bir İngiliz, bir Fransız, bir Türk, geçmek için bekliyorlarmış. Gümrük görevlileri, valizlerini kontrol etmeye başlamış.

Önce İngiliz'in valizine bakmışlar. İçinden 7 adet don çıkmış. "Niye 7 tane?" diye İngiliz'e sormuşlar. O da, "Haftanın yedi gün var. Hepsi için bir tane. Pazartesi, Salı, Çarşamba..." demiş. "Vay be! Helal olsun. Medeniyete, temizliğe bak adamlardaki ..." demiş görevli.

Sıra Fransız'ın valizine gelmiş. Açmışlar, bakmışlar 8 tane don. "7'yi anladık da, niye 8?" diye sormuşlar. Fransız, "Pazartesi, Salı, Çarşamba... Her gün için bir tane, bir tane de 'ne olur, ne olmaz' diye yedek aldım" demiş. "Vay be! Adamlardaki temizliğe, medeniyete bak, İngilizleri de geçtiler temizlikte" diye düşünmüş bizim gümrükçüler.

Sıra Temel'e gelince, açmışlar bakmışlar tam 12 adet don. "İşte, ne varsa bizim insanımızda var. Avrupalı ile kıyas kabul etmeyiz. Şu medeniyete, şu temizliğe bak. Yabancılar da duysun" diyerek, "Neden 12 Adet?" diye sormuşlar.

Bizimki cevap vermiş: "Ocak, Şubat, Mart, Nisan..."