(İlimizin değerli müteşebbislerinin bilgisine arz olunur!)

Değerli Okurlarım...

Günümüzde, her ilimizde en az bir üniversite bulunmaktadır. Bu üniversitelerin her birinde; içlerinde milyarlarca lira değerinde cihaz, alet, yazılım, donanım olan onlarca araştırma-geliştirme (AR-GE) merkezleri ve laboratuvarlar bulunmaktadır. Buralarda (özde, sözde!) yüzlerce AR-GE personeli ve yardımcıları görev yapmaktadır.

Yine bu üniversitelerimizde, her yıl yüzlerce, belki binlerce bilimsel yayınlar, tezler, araştırma projeleri gerçekleştirilmekte, (çok az da olsa) patentler üretilmektedir. Bu üretilen (AR-GE) ürünlerinin pek çoğunun, yapanların doktor, doçent, profesör olmalarını sağlamaktan, yurt içi ve biraz da yurtdışı yayın literatürlerinde yer almaktan başka bir işlevlerinin olduğunu; pratiğe, teknolojiye yansıdığını, ekonomik değere dönüştüğünü söylemek zordur.

Büyük harcamalarla sağlanan bu AR-GE imkanlarının verimli kullanıldığını söylemek de zordur. (Bu arada, "Devlet üniversitelerindeki bu AR-GE imkanları bir özel sektör AR-GE kuruluşunda olsa, her yıl yüzlerce patent üretilir" mealinde sözler söyleyenlerin sayılarının az olmadığı da bilinmektedir.)

Ülkemizde, özellikle yeterli AR-GE altyapısına ve kadrosuna sahip olan bir çok üniversite, ürettikleri ve üretecekleri AR-GE ürünlerini ve imkanlarını, mal ve hizmet üretim faaliyetlerinden yararlanmak isteyen üretim birimlerine, müteşebbislere sunma, ekonomik değere dönüştürme istek ve arzusunda olmuşlardır ve olmaya da devam etmektedirler.

Bu sunuma paralel olarak; üniversitenin ve kamu AR-GE kuruluşlarının yakın ve uzak çevresinde, ürettiği ve üretmek istediği mal ve hizmetlerin üretilmesinde; ürün kalitesini yükselten, verimliliği artıran ileri teknolojilerden yararlanmak isteyen müteşebbislerden ve üretim birimlerinden taleplerin olduğu da bilinmektedir.

İşte bu arzı yapan üniversiteler ve AR-GE kuruluşları ile bu arza talebi olan; ürettiği ve üretmeyi amaçladığı mal ve hizmet üretimlerinde ileri teknolojilerden yararlanma isteğinde olanların buluşmalarını sağlayan, üniversite-sanayi işbirliğini güçlendirmeyi amaçlayan oluşumlar dünyada ve ülkemizde "Teknopark, Teknokent, Sanayi Geliştirme Bölgesi" gibi adlarla anılmaktadır.

Bu oluşumun olabilmesi için, öncelikle, arzı sunan üniversitenin, bu oluşumu destekleyen merkezi yönetim birimine (Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'na) talepte bulunması ve bu konuda belirlenmiş olan kriterlerin o üniversitede ve hizmet bölgesinde sağlanıp sağlanmadığının belirlenmesi gerekmektedir.

Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (ZBEÜ) yönetimi de ZBEÜ Teknoparkı'nın kurulması için 2017 yılında başvurusunu yapmış ve bunun için gerekli olan AR- GE fiziksel ve insan gücü altyapısına sahip olduğunun; bölgede bu oluşum için bir talep potansiyeli varlığının anlaşılması sonucunda merkezin kurulmasına izin çıkmıştır.

Bu izin sonrasında; hisselerinin yüzde 58'i üniversiteye, yüzde 18'i Özel İdare'ye, geri kalanı da ildeki TSO'lara ait olan Zonguldak Teknoparkı (yönetimi) Anonim Şirketi kurulmuş ve ZBEÜ Zonguldak Teknoparkı 10 Nisan 2018 tarihinde faaliyetine başlamıştır. Böylece Zonguldak, üniversitesine ve il ekonomisine çok yararlı olma potansiyeline sahip, müteşebbislere ileri teknoloji uygulama desteği sağlayacak bir kuruluş kazanmıştır. Ülke genelindeki sayıları 80 kadar olan teknoparklara bir yenisi daha eklenmiştir.

Bir teknoparkın, bünyesinde faaliyet gösteren yenilikçi üretim birimlerine ve müteşebbislerine sağladığı yararlar kapsamında KDV ve diğer vergilerde uzun süreli vergi ve prim muafiyetleri, kredi sağlama destekleri, ilgili üniversitenin sahip olduğu AR-GE fiziksel altyapılarından ve kadrolarından, ürünlerinden ücretsiz yararlanma, nitelikli personel istihdamı sağlama, prestij kazanma gibi görünür ve görünmez pek çok avantajları söz konusudur.

Kuruluş içinde faaliyet gösteren bir üretim biriminin/kuruluşun, bu avantajlardan yararlanmasının, üretimini daha kaliteli, daha ucuz ve verimli yapmasını sağlayan teknoloji yoğun bir uygulama ile ürettiği ya da üreteceği ürünler için olacağı unutulmamalıdır. (Örneğin bu firma yazılım üretme ile ilgili bir AR-GE firması ise üreteceği yeni bir ticari yazılım için söz konusu olması gibi.)

Üniversitelere ve oluşum içinde görev alan üniversite personeline ise;

[*] Teknoparkta çalışan araştırmacıların ve yardımcı AR-GE personelinin bu görevleri ile ilgili ücretlerinin her türlü vergiden ve prim ödemeleri gibi kesintilerden muaf olma,

[*] Ürettikleri ve geliştirdikleri AR-GE ürünlerini üretime yansıtma, bireysel kazanca dönüştürme, ticarileştirme, şirket kurma, kurduğu şirkete yönetici olma,

[*] Üniversitenin AR-GE fiziksel altyapılarından ve kadrolarından daha fazla yararlanma,

[*] Bilimsel çalışmalarına veri sağlama ve nitelikli personeline istihdam imkanları yaratma gibi pek çok yararları söz konusudur.

Tarafların yararına olan böyle bir oluşumun (amacına uygun işlemesi durumunda!) ülke ve bulunduğu bölge için de yararlı olduğunu/olacağını söylemeye gerek yoktur.

Bu oluşumun tarafları, ilgili üniversite yönetimi-Teknopark örgütünün kurucu ortakları ve teknopark yönetim şirketi-teknopark bünyesinde yer alan yenilikçi üretim birimleri (müteşebbisler); oluşumun mali yükünü karşılayan, destekleyen ve denetleyen ilgili bakanlık örgütü ve meslek örgütleridir.

Oluşumun başarısının, bu unsurlardan her birinin ilgili düzenlemelerde belirtilen görevlerini ve sorumluluklarını yerine getirmeleri ile orantılı olacağını söylemeye gerek yoktur.

Kuruluşun başarısında, Teknopark şirketinin kurucusu ve büyük ortağı olduğu için, üniversitenin ilgi ve desteğinin; Teknoparkın ilgi alanındaki üretim birimlerinin yenilikçi ve ileri teknoloji uygulamalı üretim yapma konusundaki isteklerinin en önemli faktörler olduğu bilinmektedir.

Teknoparkların, aynı zamanda, üniversitelerde;

[*] AR-GE için yapılmış ve yapılacak olan büyük yatırımların, sağlanan geniş imkanların,

[*] Tezler, araştırma projeleri, yayınlar gibi bilimsel faaliyetleri desteklemek için harcanmış ve harcanacak olan kaynakların,

[*] Özellikle de açılmış ve açılacak olan ileri araştırma laboratuvarlarının,

[*] Kurulan Bilim ve Teknoloji Araştırma Uygulama-Üniversite-Sanayi İşbirliği Geliştirme Merkezleri gibi birimlerin katkılarını ve karşılıklarını görme (ya da görememe!) imkanları sağladığı ve sağlayacağı da unutulmamalıdır.

Sözlerin özü; Devlet bu tür oluşumlarla yenilikçi müteşebbislere, "Sizler kilosu birkaç dolara satılabilen ürünler yerine, ileri ülkelerdeki gibi onlarca dolara satılabilen ürünler üretirseniz"; üniversitelere ve araştırmacılara da, "Sizler de onlara yardımcı olur, önlerini açarsanız ben de sizler için kesenin ağzını açmaya hazırım!" demektedir.

ZBEÜ Teknoparkının üniversitemiz, bölgemiz ve ülkemiz için hayırlı olmasını dilerim.

Bir dilek: Doktora Yöneticisi de olduğum sevgili öğrencim Doç. Dr. Umut Güneş Sefercik'in Teknopark Anonim Şirketi'ne Genel Müdür olarak atanmasından mutluluk duydum. Kendisi Bursa Temel Planlarının Yapılması Projesi'nde, uzunca bir süre yardımcım da olmuştur. Bu nedenle, Üniversite-Uygulamacı birlikteliğini de bilen, çalışkan bir öğretim üyesi olduğu için, isabetli bir atama olduğuna inanıyorum. Tebrik eder, başarılarının devamını dilerim.