İnternet sitesinde bir haber var:

“Zonguldak’ın ilk holdingi kuruluyor.”

Bir yorum geliyor:

“Zonguldakspor’a bir katkısı olacak mı?”

Soruya bak, hizaya gel…

Zaten holding kurmayı düşünen adamın tek derdi, Zonguldakspor…

Dün akşamüstü, Zonguldak Kömürspor Başkanı Süleyman Caner’in Ankara’daki Amelebirliği Misafirhanesi’ne talip olduğu haberi geldi.

Yok, Amelebirliği’ni verelim size Başkan…

Hatta TTK’yı alın…

Belediyeyi de...

Süleyman Başkanı seviyorum.

Zonguldakspor’u da…

Ama Zonguldak Kömürspor’u, kentin tek “derdi” haline getirmek doğru değil.

Nüfusun çökmüş, ekonomin batmış, işsizlik had safhaya çıkmış, şirketlerin batıyor, karları eriyor, Zonguldakspor yukarı çıkacak…

Mümkün mü bu?

Bazen tartışmalar oluyor.

“Koskoca şehir takımı” diye…
Şehir büyük, ama ekonomisi o kadar büyük değil.

Büyüklük, yüzölçümü ya da nüfusa göre de değil.

Ekonomiye göre…

Bugün Osmanlıspor’un, Gençlerbirliği’nin, Başakşehir’in hiç seyircisi yok.

Ama Süper Lig’de mücadele ediyorlar.

Çünkü bu kulüpler, spor işletmesi gibi çalışıyor.

Bizimki gibi “gayya kuyusu” değil.

Futbol, toplumu uyutan en önemli uyuşturucudur.

Bir pozisyonla dünyanız kararır.

Biz pozisyonla havalara uçar, her şeyi unutursunuz.

Rahmetli babam, 27 sene madende çalıştı.

Yıllarca maaşından Zonguldakspor’a kesinti yapıldı.

Bir kez bile maça gidemeden öbür tarafa gitti.

Şimdiki yönetim için söylemiyorum.

Ama bu Zonguldakspor’un üzerinde çok büyük ah var.

Öyle olmasa bu kulüp, Türkiye’nin bir numarası olurdu.

Nereden başladık, nereye geldi…

Zonguldak’ın en büyük sorunu; Zonguldakspor değil, “Zonguldaklılık” sorunudur.

Bu sorun çözülmeden, Zonguldakspor’un sorunu çözülmez…

Gündüz oğlu, akşam babası!

Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı’nın masa arkadaşı, lokantacı Kerimhan’ı yazmıştık dün. Hemen okurlardan e-mailler gelmeye başladı.

Bülent Kantarcı, Çaycuma Belediye Başkanı olunca, masa arkadaşı Kerimhan at biniciliğiyle ilgili bir şey kurmuş.

Hani Bülent Kantarcı’nın Filyos Karma Endüstri Bölgesi için acil kamulaştırma yapılan arsası var ya…

Belediye şirketine, orayı kiralayıvermişler hemen.

Eskiden gayri resmi olarak koşturdukları atları, şimdi orada resmi olarak koşturuyorlar.

Yani gündüz ata biniyorlar, gece yata!

Kerimhan’ın oğlu da, Çaycuma Belediyesi’ne işbaşı yapmış hemen.

Hem de garaj sorumlusu olmuş.

Daha doğru düzgün iş yapamadan askere gitmiş.

“Gelmesi yakın” diyorlar.
Başkan, gündüz oğluyla at koşturacak, akşam babasıyla…

Okurun biri, “Çaycuma Kaymakamlığı’nın önü çamur-pislik içindeyken, belediye araçlarının iki de bir Kerimhan’ın lokantasının önünü yıkaması caiz mi? Hadi bu caiz, o çamur-pisliğin Kaymakamlık önüne atılması caiz mi?” diye soruyor.

Bu soruya biz değil, Kaymakam Bey yanıt verse, daha iyi olur!

Zira Müftü Bey verse, skandal olur da!