Geçen haftaya damgasını vuran KÖYDES Operasyonu&[#]8217;nda da gördük ki, bazen hiç suçu olmayan insanlar bile savcı emriyle polis tarafından gözaltına alınıp üç gün nezarethanede tutulabiliyor.


Peki, Zonguldak İl Emniyet Müdürlüğü´nün nezarethanelerinde durum ne?


O nezarethanelerde üç gün kalmış biri olarak, durumun tam bir rezalet olduğunu belirtmemde yarar var.


Altı kişi kıç kadar yerde kalıyor.


Üç kişi bir şiltenin üstünde yatıyor.


Diğer üç kişi yerde, soğuk betonun üstünde yatıyor.


Üstelik nezarethanelerin hiç de temiz olmadığını söylemekte fayda var.


Tuvalete gidiyorsunuz.


Küçücük bir tuvalet.


Ama leş gibi kokuyor.


İhtiyacınızı yapma isteğiniz bile kaçıyor.


Polisevi&[#]8217;ne, polis lojmanlarına bir sürü bağış alınıyor, iyileştirmeler yapılıyor.


Neden nezarethanelerle ilgili bir iyileştirme çalışması yapılmıyor?


Emniyet Müdürlüğü´nün diğer tüm katlarındaki tuvaletler süper.


Ama nezarethaneninki kötü?


Nezarethanede kalmak, bir cezalandırma olmamalı.


Çünkü polisin bileğine kelepçe takıp nezarethaneye koyduğu bir kişi savcıya ifade verdikten sonra, yani suçsuzluğu ortaya çıktıktan sonra salıveriliyor.


Böyle olunca hiç suçu olmayan insanlar, nezarethanenin pis ortamında cezalandırılmış oluyorlar.


Kaldı ki bir insanın suçu olsa bile, pis nezarethane ortamında kalması doğru mu?


Kısaca&[#]8230;


Nezarethaneler tertemiz olsun.


İnsanca bir ortam olsun.


Bu konuda, Pusula üzerine düşeni yapacaktır.


Kampanyaysa kampanya, bağışsa bağış.


Zonguldak Valisi Erdal Ata´nın da konuyla ilgili görüşlerini merak ediyoruz.



İnsan yaşadığı yere küser mi?


Son dönemde şehir insanının başına olmadık şeyler geliyor.


İşadamları, bürokratlar, memurlar, politikacılar gözaltına alınıyor, sorgulanıyor, serbest kalıyor.


Kamu vicdanında birçoğu suçsuz.


Bu sadece Zonguldak için geçerli değil.


Ülke genelinde de bir kaos söz konusu.


İşadamı, gazeteci, politikacı, bilim adamı, bürokrat, polis, asker, katil, itirafçı bir çok meslek gurubundan insan aynı fotoğraf karesi içine girmiş.


İnsan kendi kendine "Nasıl bir ülkede yaşıyoruz?" diyor.


Dönüyoruz Zonguldak´a.


"Nasıl bir kentte yaşıyoruz?" diyoruz.


Ve tüm bu yaşananlar, insanları yaşadıkları topraklardan soğutuyor.


Yaptığı işten soğutuyor.


"Neden?" soruları geliyor arka arkaya.


İnsanların içindeki ´adalet´ duygusu sarsılıyor.


Oysa ´adalet´ hepimiz için gerekli.


O denge bozulursa, kimin ne olacağı hiç belli olmaz.


Biz doğduğumuz ve doyduğumuz bu topraklarda mutlu yaşamak istiyoruz.


Görev için bu kente gelmiş, görev süresini doldurup gitmek isteyenler yüzünden mutsuz, huzursuz olmak istemiyoruz.