Bir-iki yayın organı, günlerdir hakkımdaki "koruma kararı"nın kaldırılması için Zonguldak Valisi Mustafa Tutulmaz'a baskı yapıyor.
Hakkımdaki koruma kararı, komisyon tarafından verildi.
Tek bir kişi tarafından kaldırılamaz.
Komisyon, yılda bir kez toplanıyor.
O toplantı yapılır, komisyon karar verir.
Ama bu yayınlar devam ettiği ve ben sürekli hedef haline getirildiğim sürece bu "koruma kararı" kalkmaz ki!
Azıcık zekası olan biri, bunu anlar ve ona göre hareket eder.
Bunlar istiyor ki, bir "Fadime Hala"nın, bir "Fadime Abla"nın sözüyle devlet hareket etsin!
Devlet "Fadime Hala"nın, "Fadime Abla"nın sözüyle hareket eder mi?

Ahmet Çınar'ı arıyor!
Tempo Gazetesi Sahibi Alev Uzunbaş, Zonguldak Valisi Mustafa Tutulmaz'ı hedefe koymuş.
Alev Uzunbaş, Vali Ahmet Çınar'ın döneminde sürekli valilik makamındaydı.
O yetmiyordu, akşam Mado Kafe'de, orası kapanınca, üniversitenin oralardaki değişik kafelerde oturuyorlardı. Vali Ahmet Çınar, kentten ayrılırken, köpeğini Alev Uzunbaş'a hediye ediyordu. Vali Mustafa Tutulmaz ile böyle bir ortam bulamadı.
O yüzden çıldırıyor.
Saldırdıkça saldırıyor.
O istiyor ki:
"WhatsApp'tan Vali ile sürekli yazışayım.
Akşam kafelerde oturayım."
Ama karşısında öyle bir vali bulamıyor.
Bu kez daha çok çıldırıyor.
Bizim üzerimizden Vali Mustafa Tutulmaz'a yürüyor.
Ama yanlış yolda yürüyor.

Kadın o kadar çıldırmış ki!
Bizimle uzaktan-yakından olmayan bir kadını "Tığ Ailesinin gelini" olarak yazıyor.
Yakında adı ya da soyadı bize benzeyen bir çocuğu bulup, "Benim babam Ali Rıza Tığ" diye haber yaparsa, şaşırmayacağım.
Bunu yapar ve daha ileri de gider!
Bir kadın bulup, "Ali Rıza Tığ benimle beraber oldu" diye de yazar!
Benim yatakta çok terlediğimi yazıyor!
Bunu ancak benimle birlikte olan biri bilebilir!
Sen nereden biliyorsun?
Hadi bir kadın bul, "Ali Rıza yatakta çok terliyor" desin!
"Zonguldak Belediyesi'nin dergisini bastı" dedi: YALAN...
"Genel Maden-İş'e şantaj yaptı, para aldı" dedi: YALAN...
"Tığ Ailesinin gelini" diye yazdı: YALAN...
"Şekip Günaydın'ı tehdit etti" dedi: YALAN...
Daha doğrusu, bizimle ilgili yazdıklarının yüzde 90'ı YALAN...

Yüzsüz...
Bir vergi yüzsüzü çıkmış, konuşuyor.
Hem de öyle böyle değil. Milyonluk vergi yüzsüzü bu...
Sahiplerinden söz etmiyorum. Onların durumu ayrı!
Bu yüzsüz, iş yapmadığı halde fatura kesmiş!
Yani fatura satmış! Komisyon almış!
Ama vergi ödememiş! Borcu milyonu geçmiş!
Vergi yüzsüzleri listesinde değme işadamlarına taş çıkartıyor!
Ama bir konuşuyor ki, utanmasa, "Benim heykelimi dikin" diyecek!
Şimdi çık açıkla bakalım...
Ne iş yaptın da bu kadar vergi borcun oldu?
Neden bu borçları ödemiyorsun?

Zevat...
Birileri çıkmış bağırıyor:
"Hamdi Uçar'ı niye yazmıyorsun?
Ali Bektaş'ı niye yazmıyorsun?
Ömer Ünal'ı niye yazmıyorsun?
Hakan Yeşil'i niye yazmıyorsun?"
Bu konuda çok güzel bir fıkra var!
Önce onu anlatayım...
"Temel, elinde tüfek, eğitimdeyken komutanı sormuş:
- Düşman önden gelse ne yaparsın?
- Vururum onu komutanım!
- Sağdan gelse?
- Vururum onu komutanım!
- Soldan gelse?
- Vururum onu komutanım!
- Ya düşman askeri arkadan gelirse?
- Vururum onu komutanım!
- Ya düşman askeri tepeden gelirse?
Sonunda dayanamayan Temel, cevap vermiş:
- Ha bu memleketin tek askeri ben miyim komutanım da!"
Bize "onu niye yazmıyorsun, bunu niye yazmıyorsun" diyen zevata sesleniyorum!
Sizin eliniz kalem tutmuyor mu?
Onları da siz yazın!
Yazabilirseniz!