Zonguldak'ta hırsızlığı, arsızlığı 'ekmek' satan zihniyeti yazmıştık.

'Ekmek' ile 'etmek'i birbirine karıştıranları da yazmıştık.

Zonguldak'ı en güzel anlatan sözü nihayet buldum: "Dinini tilkiden öğrenirsen tavuk çalmayı dinden sayarsın."

Biri çıkıp kaçak ocak açıp, devletin, milletin kömürünü çalıyor. Kimse sesini çıkartmıyor. Politikacılarımız da bu kaçakçılara kol kanat geriyorlar. Çünkü bunlar aynı dine mensuplar ve dinlerini 'tilki'den öğrendiler.

Özellikle Zonguldak Merkez'de 'işadamı' diye yazılan isimlere bakar mısınız?

Bunların bir kısmı devletten çalıp zengin olmuş.

Bir kısmı ise devletten çalanlara para satarak zengin olmuş.

Zonguldak'ta devleti soyarak, devlet malına konarak zengin olmayı marifet sananlar, devlet 'dur' deyince batıyorlar.

Ama devleti soyanları soyanlar hiçbir zaman batmıyorlar.

Zonguldak'ta bankayı dolandıran nitelikli dolandırıcıya 'helal olsun' diyen çok sayıda insanla karşılaştım ben.

Dolandırıcının itibar gördüğü tek kent Zonguldak olabilir mi?

Bu satırları yazarken aklıma geldi: Hırsızlık, dolandırıcılık yapılacaksa mutlaka bürokrat ve siyasetçi desteği gerekiyor.

Siyasetçi bulmak kolay.

Çünkü onlar da dini tilkiden öğreniyorlar.

Ama işin ilginç olanı bürokrat bulmanın bu kadar kolay olması.

Siyasetçinin şovenistlik yapmasına alıştık da!

Bir de bürokratlar çıktı başımıza!

Kaban, CHP'ye camiyi geçirtti, Bektaş AK Parti'ye MAKZON'u geçirtemedi

Zonguldak eski Valisi Ali Kaban CHP'li Belediye Başkanı Muharrem Akdemir'e limanın içine yapılan caminin imarını geçirtti.

Zonguldak'ın şimdiki Valisi Erdoğan Bektaş, AK Parti yönetimindeki Zonguldak Belediye Meclisi'nden Maden Makineleri İmalatçılarının kümeleneceği sanayi sitesinin imarını geçiremedi.

Çünkü önceden CHP heyetini çağırdı, konuştu. Belediye Meclisi'nin olağanüstü toplanmasını istedi. Meclis toplantısına Vali Yardımcısını gönderdi.

Tüm bu tavırlar için içinde başka bir iş olacağı fikrini geliştirdi. CHP bu dayatmaya karşı çıktı.

Meclis olağan toplantısını yapsa bu iş sessiz sedasız geçerdi.

Ama Vali Erdoğan Bektaş hata yaptığını kabul etmiyor.

Sağlık çalışanlarına 'Bize yük oldular' dediği gibi.

Erdoğan Bektaş'ın güzel yanı önceki Vali Ahmet Çınar gibi devletin imkanlarını çok kolay harcamaması.

Ahmet Çınar, rüzgar nereden eserse oraya veriyordu.

Poyraz esse Seyfi'ye, meltem esse aleve veriyordu.

Top desen Mustafa'ya, kitap desen Atilla'ya veriyordu.

Ama Erdoğan Bektaş öyle değil.

Allah'tan öyle değil.

Yoksa çoktan çekerlerdi merkeze!

Günün Sözü:

Yaşlanmak bir dağa tırmanmak gibidir. Çıktıkça yorgunluğunuz artar, nefesiniz daralır, ama görüş açınız genişler...

İ. Berkman