´Taş mı yiyeceğiz. Sizin tuzunuz kuru..!´

Atilla Öksüz

19.01.2011 - 21:34 Yayınlanma

Zonguldak ciddi çevre sorunlarıyla karşı karşıya kalmasına karşın, kendi sorunlarını görmezden gelen bir kent.

Her devasında çevre sorunlarıyla uğraşmanın karın doyurmadığı söylenir.

Fabrika veya risk grubundaki işletmeler yapılırken karşı çıkan çevrecilerin üzerine; &8220;Bizim karnımız aç kardeşim. Taş mı yiyeceğiz. Sizin tuzunuz kuru&8221; diyen işsizler ordusu veya aileleri salınır.

Bu bağlamda Zonguldak Kent Konseyi&8217;nin dün çok anlamlı bir toplantısı vardı.

Ak Parti Milletvekilleri Köksal Toptan, Fazlı Erdoğan, Polat Türkmen, CHP Milletvekili Ali İhsan Köktürk, Zonguldak Belediye Başkanı İsmail Eşref sonuna kadar izlediler.

Ak Parti Milletvekillerinin bitimden çok kısa bir süre öncesi ayrılması eleştirilse de saat 16:00&8217;daki toplantılarını bir saat gecikmeli katıldılar.

İl Sağlık Müdürü Rüstem Albayrak ikinci bölümde konuşmacı olarak çıktı.

Ancak konuşamadan indi.

Zaman yetmedi.

Vali Vakili Fethi Özdemir eşiyle birlikte toplantının sonuna kadar kaldı iki kelime laf edemeden gitti.

Ancak hiç sitemleri olmadı.

Program önemli ve tartışmalıydı.

Bellikli vatandaşın dedi var.

Vatandaşın sorunları ve endişeleri var.

Kent Konseyi Çevre Komisyonu ve Kent Konseyi Başkanı Yesari Sezgin&8217;in çabalarıyla gerçekleşen toplantıda şu gerçek bir kez daha görüldü;

Sorunları, endişeleri, korkuları, merak edilenleri bir araya gelip tartışabilmeye, konuşabilmeye o kadar hasretiz ki.

O kadar açız ki.

Bunu bir kez daha gördük.

Aslında her konuda böyle.

Kent Konseyi&8217;nin belki de en önemli kazanımı bu olabilir.

Yani tartışabilme, konuşabilme kültürü kazanılabilir.

Kent Konseyi Yürütme Kurulu Üyesi olarak sunumunun bir bölümünü üstlendiğim toplantıda konuklar kendilerine verilen maskeleri taktılar.

Ve şu ortak düşünceleri ifade etmeye çalıştım;

Bugün düşünelim..

Daha fazla soralım..

Çevre sorunlarına duyarsızlık gerçekten bir eğitim sorunu mu?

Bir duyarsızlık sorunu mu?

Yöntem sorunu mu?

Yaşanan her şey aslında normal mi?

Yoksa sorunlar büyük ama bizler mi normalleştiriyoruz?

Peki o zaman;

Çatalağzı&8217;nda bulunan santrallerin bacalarından çıkan dumanların asit yağmuru olarak üzerimize, suyumuza düştüğü doğru mu?

Çatalağzı&8217;nın bir mahallesinde kanser vakalarındaki artışın gerçek nedeni nedir?

Çıkan baca gazlarından dolayı bebeklerin anne karnında kanser olduğu yönündeki endişelere rağmen Zonguldak kendi gerçeklerini neden görmezden geliyor?

Zonguldak kent merkezinde yaşanan hava kirliliği ve partekül madde yoğununun sağlığımıza etkisi nedir?

Bugün dünyada sanayileşme iç bölgelere taşınırken Filyos Projesi için ne diyeceğiz?

15- 20 yıl sonra Türkiye&8217;nin en fazla kuş çeşitliliği görülen bölgelerinden biri olan Filyos için ah &8211; vah edip bugünün yöneticilerini suçlayacak mıyız?

Taşla, toprakla, yaprakla karnımızı doyuramayız, çocuklarımıza iş bulamayız diyerek yapılmak istenen her uygulamaya razı mı gelmeliyiz?

Akarsular üzerinde gelişi güzel yapılaşma, kent merkezinde estetikten yoksun yapılaşma, önlem alınmayan gürültü kirliliği, gelişi güzel bırakılan çöpler, baz istasyonları ve daha pek çok sorun ortada.

Başlanan projeler vaad edilen hızda ilerliyor mu?

İlgili kurumlar görevlerini yapabiliyor mu?

Ya hukuk ne diyor?

Çözüm nerede?

Bitmedi!

Yer yer kısır döngüler üzerine dönen politik çekişmelerde herkesin söyleyeceği bir şey varken

ülkemizin ve Zonguldak&8217;ın çevre sorunları üzerine çıkan sesler neden cılız, sahipsiz ve yalnız kalıyor?

Siyasetin farklı kutuplarında yer alan temsilcilerin çevre sorunlarının çözüm yöntemleri üzerine tartıştığını polemiğe girdiğini gördünüz mü?

Seçim dönemlerinde çevre sorunlarının çözümü üzerine vaadlerde bulunduğunu duydunuz mu?

Duyuyor muyuz?

Yoksa biz mi göremiyoruz?

Yapılanlar yeterli mi?