Zonguldak MHP’de,
Hamdi Ayan’dan sonra,
Değişim süreci başlamıştı.
Varol Demirköse,
Mustafa Öztürk derken,
Son olarak,
Çağatay İpekçi il başkanı oldu.
MHP’nin,
Son beş il başkanına baktığımızda,
Akıbeti hayır gitmeyen,
Tek isim,
Mustafa Öztürk oldu.
Manzaramıza şöyle bir bakalım.
Mustafa Korkutan: Görev süresi bitti kendi isteği ile tekrar aday olmadı.
Hamdi Ayan: Milletvekili adaylığı için kendi isteği ile görevini bıraktı.
Metin Soydaş : İstifa etti, görevi kendisi bıraktı.
Varol Demirköse: Milletvekili adaylığı için kendi isteği ile görevini bıraktı.
Mustafa Öztürk: Genel Merkez tarafından Zonguldak’ta görevden alınan tek il başkanı.
Yani,
MHP Genel Merkezi,
Çok tartışmalı bir isim olan,
Varol Demirköse’yi bile görevden almadı.
Ama çok Ülkücü,
Çok doğru siyasetçi,
Hiç yalan söylemeyen bir il başkanı olduğu beyanında bulunan,
Mustafa Öztürk’ü görevden aldı.
İnsan biraz,
Şapkasını önüne koyup düşünür.
‘Neden ben?” diye sorar.
Fakat Mustafa Öztürk,
Bu olgunluğu bile gösteremiyor.
Yanında bir tane,
Yaralı ceylan da var.
Medyadan bahsederken ‘BKM’ falan diyor.
Ya beni kast ediyor.
Ya da belediye kültür merkezini.
Bence,
Belediye kültür merkezi olabilir.
‘Ömer Selim Alan’a oy vermeyin’ diyen Cumhur İttifakı il yönetimi bunlardı.
Tahsin Erdem belediyesi hayranlığı buradan olabilir.
Mustafa Öztürk ile,
Diploması üzerinden kurduğu ticaret bağı,
Yalan kapasitelerini de arttırmış olabilir.
Neyse!
Bir tavsiyede bulunayım yaralı ceylana.
Benim çevremde çok dolanma.
Ben hayvan vurmam ama,
Canım sıkılırsa değişebilir.
Neşet Ertaş’ın bu şarkısı sana armağan ediyorum.
Sarı kart gösterdim şimdilik.
Kırmızı’yı zorlama.
*
Terk edeli ceylan şu bizim dağı
Ne laleler açtı ne sümbül bitti
Bozuk, viran oldu göynümün bağı
Ne güller açıldı ne bülbül öttü
Yaralı ceylanım' kimler incitti?
Kimler incitti?
*
Yaralı, yaralı, yaralı ceylanım
Sensin bu dağların meralı, ceylan
Bilirim bir bahtı karalı ceylan
Avcılar atıp da vuralı ceylan
Avcılar elinde yaralı ceylan
*
Al guzunu, ceylan, gel bizim dağa
Sensin güneş gözlüm, gül bizim bağa
Gül bizim bağa
*
Yaralı, yaralı, yaralı ceylan
Sensin bu dağların meralı, ceylan
Zalım avcılara ben ne söyle'yim?
Herkeşi gendime haval eyleyim
Sen olmazsan bu dağları neyleyim?
Çekinme, ceylanım, gel bu garipten
Bir emanetin var, al bu garipten
Al bu garipten
* * * * * * * * *
Sık sık,
Tahsin Erdem yazdığımız için,
Hem okur da,
Hem de biz de,
Bu konuda sıkılıyoruz.
Yazar kaygısı tekrara düşmektir.
Aslında biz,
Sadece isim olarak tekrara düşüyoruz.
Haber ve yorum olayında değil.
Keza,
Tahsin Erdem ile ilgili,
Her gün başka bir olay kulağımıza geliyor.
Kent Lokantası’ndan,
CHP’li gençlere yemek götürüldüğü haberi,
Benim özel haberimdi.
Pusula’dan okudunuz.
Bir süre sonra,
Bu işi yapan kişinin iş akdine son verildi.
Hem de kardeşi belediye meclis üyesi olmasına rağmen.
Zaten,
Kardeşi de istifa edecekti.
Onu da zor ikna ettiniz.
Peki temizlik işleri personelinin,
Müdürü falan filan,
Balıkesir’e şahsi evlerine,
Belediye aracı ve mazotuyla,
Eşya taşımasına neden bir şey demediniz?
Hırsızlık diyorsunuz ya!
Bu hırsızlık değil mi?
Hırsızlığın yöntemi mi önemli?
Beyler!
Kreş yönetmiyorsunuz.
Şehir yönetiyorsunuz şehir!
Az ciddiyet.
Az da adalet!
Ama mesele,
Senin hırsızın,
Benim hırsızım ise,
Olay bambaşka yere geliyor.
Yazmıyoruz diye,
Unuttuk sanmayın.
* * * * * * * * *
Kimseye sormadan,
Bir yazı yazıyoruz.
Bir yazının,
Kırk tane kocası çıkıyor.
Minnet, rica…
Kardeşim,
Benim yazılarımdan dolayı,
Benim etrafımda,
Selam verdiğim kimse beni aramasın.
Yahu,
Adamla bir merhabalığımız yok,
Hatır gönül işi diye beni arıyor.
Artık,
Kalp kıracak noktaya geldik.
Benim hayatımda,
Bana bu konuda müdahale edebilecek kimse yok.
Bu cesareti nasıl buluyorsunuz?
Açıkça söylüyorum.
Sitemim olsun.
Artık kalp kıracağım.