Zonguldak Kömürspor'un transfer haberlerini okuyorsunuz, değil mi?

Şu takımdan transfer, bu takımdan transfer...

Yok mu kardeşim Zonguldak çocuğu?

Biz, ilk 11’de 5-6 Zonguldak çocuğu oynatmayacaksak, nasıl Zonguldak takımı olacağız?

Her yıl sıfırdan takım yap!

Derle-topla sahaya çık!

Topla Zonguldak’tan parayı!

"Haydan gelen huya gider" gibi dağıt!

Gerçekten yazık!

Zonguldak takımında Zonguldak çocukları oynamalıdır.

Takımın en az yarısı "Zonguldak çocuğu" olmalıdır.

"Futbolcu alan" değil, "futbolcu satan" bir kulüp olmalıyız.

Antrenmana Zonguldak çocuklarını çıkartıp, formayı dışarıdan gelenlere vererek bir yere varamayız.

Tabi mesele futbol ise!

Başka söyleyecek sözümüz olmaz!

Güzel köpek...

Geçenlerde Zonguldak’ta köpekle fotoğraf çektirip paylaştırmış!

Yemin ediyorum, köpek yanındaki insandan daha güzel, daha sevimli görünüyordu!

Peki, bizim gördüğümüzü o kişi görmüyor mu?

Göremez!

O kişi, kendisini o kadar yüksekte görüyor ki!

Yukarı bakacağına aşağıya baksa, ne kadar aşağıda olduğunu görecek!

Baseninin ne kadar yere yakın olduğunu görecek!

Ama kimse de söylemiyor! 

Kıssadan Hisse: Baba ile anne arasındaki fark...

Anne, dışarıda alışverişteydi. İki buçuk yaşındaki bebeğe babası göz-kulak oluyordu. Aslında bu pek de zor bir şey değildi. Yavrucak, halının üzerinde çay seti oyuncağıyla oynarken, baba da koltuğunda gazetesini okuyordu.

Ara sıra da bebeğinin kendisine çay seti oyuncağının minik plastik fincanlarıyla ikram ettiği suları çay niyetine içerek, oyuna iştirak ediyordu.

Derken anne eve geldi. Baba, anneye "sus" işareti yapıp, bebeği izlemesini istedi. Bebeğin bu çok şirin hareketini annenin de görmesini istiyordu.

Anne, bebeğin elinde çay fincanıyla salondan çıkıp, biraz sonra içi su dolu olarak babasına getirmesini ve babanın da onu çaymış gibi içmesini seyretti.

Sonra gayet sakin bir tavırla elindekilerle mutfağa geçerken eşine seslendi:

"Uzanabildiği tek su kaynağının klozet olduğunu biliyorsun, değil mi?"

Sonuç-1: Anneler, evlatlarını çok sever ve onlara dair her şeyi bilir.

Sonuç-2: Babalar, evlatlarına dair bir çok şeyi bilmez ama onları çok sever.

"En son babalar duyar" diye boşuna söylenmemiştir. (Alıntı)

Günün Fıkrası: Akıllı eşek...

Milletvekilinin biri, köyün birini gezerken, bağlı olduğu değirmen taşını döndüren bir eşek görmüş.

Yanındaki köylüye, "Bu eşeğin boynundaki zil ne işe yarıyor?" diye sormuş...

"Efendim, o zil sustuğunda eşeğin durduğunu anlıyorum. Müdahale edince, tekrar harekete başlıyor" demiş köylü...

"Akıllıca" demiş vekil ve devam etmiş:

"Peki, eşek olduğu yerde durup, başını sağa-sola sallarsa, nereden anlayacaksın durduğunu?"

Köylü, cevabı yapıştırmış:

"Anlayamam tabi... Ama ne gezer efendim sizin gibi akıllı eşek buralarda..."