Zonguldak’ta Milli Eğitim bağışçılarının isyanı büyüyor.
Çaycuma’nın Filyos beldesindeki Atacan Şanlı Lisesi yıkılmış, yerine anaokulu yapılmış. Ama yeni eğitim kurumuna "Atacan Şanlı" ismi verilmemiş!
Yine Çaycuma’nın Filyos beldesindeki Melek-Ahmet Şanlı Anadolu Lisesi yıkılmış, daha inşaat başlamamış! Yeni isminin ne olacağı belli değil!
Zonguldak’ta hayırsever Ahmet Erdoğan, Bahçelievler Mahallesi Hacı Memiş Sokak’ta bir okul yaptırmıştı. Ahmet Erdoğan İlkokulu, depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle yeniden yapılmak üzere yıkıldı.
Okulun yapımına başlanacağı zaman tapuya bakıldı...
Tapu, Dr. Derviş Nihat Arkat’a ait çıktı.
Dr. Derviş Nihat Arkat’ın varisleri, arsaya yapılacak yeni okula ancak "Dr. Derviş Nihat Arkat" ismi verilirse, onay vereceklerini söylediler.
Okul yapıldı, adı "Dr. Derviş Nihat Arkat İlkokulu" oldu.
"Ahmet Erdoğan" adı ortada kaldı.
Şimdi hayırseverler soruyor:
"Biz, bu okulları niye yaptık?"
Zonguldak Valisi Osman Hacıbektaşoğlu’nun bu konuya eğilip, soruna çözüm bulması gerekiyor.
Zonguldak İl Milli Eğitim Müdürü Osman Bozkan, bu konularla ilgilenmiyor!
Çünkü "Zonguldaklı" değil!
Yarın buradan çekip gider!
Olan, Zonguldak insanına olur!
Olan, Zonguldaklı hayırseverlere olur!
Zonguldak Belediyesi, 7 kişiyi nasıl işe aldı?
Zonguldak İl Özel İdaresi, 30 personel alacakmış...
Zonguldak ayağa kalkmış!
Herkes "Torpil var" diyor!
Yahu, Zonguldak Belediyesi, 7 kişiyi işe aldı!
Pusula yazmasa, kimin alındığını bile bilmeyecektiniz!
CHP’li Zonguldak Belediye Başkanı Tahsin Erdem’in aldığı 7 kişi, neye göre alındı?
Sınav mı yapıldı?
Mülakat mı yapıldı?
Adam, seçimde sosyal medya işi yapan karı-kocayı, sorgusuz-sualsiz belediyeye işe aldı ya!
Şimdi CHP medyası, Zonguldak İl Özel İdaresi’ne alınacak personel üzerinden AK Parti’ye yükleniyor!
CHP medyası, Zonguldak Belediyesi’nde yolsuzluk olduğunu iddia eden haberler yapıyordu!
Biz ise, Devrek Belediyesi’nde yolsuzluk olduğunu yazıyorduk.
Zonguldak Belediyesi’nden hiç ses çıkmıyor.
Ama Devrek Belediyesi’nde yolsuzluk, kanalizasyon gibi patladı!
CHP medyası hiç yazmıyor!
Ama asıl sorun; gündüz AK Partili olup, akşamları CHP’li olan "Erdemli Medya"da!
Bu kişiler, AK Parti Zonguldak İl Başkanı Mustafa Çağlayan’ı yıpratmak için yayın yapıyorlar!
Ama yıpranan; Mustafa Çağlayan değil, devletin kurumları oluyor!
Bize göre "erdemsiz" olan bu "Erdemli Medya"nın tek işi, vatandaşın devletine ve devletin kurumlarına olan güveni sarsmak!
Sikh Dini...
Batuhan Karamalak, bir şeyler deniyor!
Tutmuş "Sikh Dini" diye bir şey yazmış!
"Sikh Dini", Hint yarımadasının Pencap bölgesinde, M.S. 15'inci yüzyılın sonlarında ortaya çıkan tek tanrılı bir dinmiş!
Biz Müslümanız...
Hindu'nun "Sikh"iyle işimiz olmaz!
Ama Batuhan Karamalak’a da söyledim...
Ben "Kentin Önünü Tıkayanlar" yani "KÖT" dedim!
15 senedir "KÖT"ümden ayrılmıyorlar!
Sen şimdi "Sikh Dini"ni yazdın!
15 sene senin "Sikh"inden ayrılmazlar!
Şaka bir yana...
"Sikh Dini"nin Müslümanlıkla benzer yanları var!
Araştırın, çok şaşıracaksınız!
Kıssadan Hisse: Özgürlük...
Babası, İspanya'nın en ağır siyasi cezalarının verildiği bir hapishanede mahkumdu küçük kızın... Fırsat bulduğu her hafta sonu babasını ziyaret için annesiyle birlikte hapishaneye giderdi.
Yine bir ziyarete giderken, babası için çizdiği resmi yanında götürdü. Ancak hapishane kurallarına göre özgürlüğü çağrıştıran her türlü şeyin mahkumlara verilmesi yasaktı.
Bu sebeple kağıda çizdiği kuş resmini kabul etmemişler ve oracıkta yırtmışlardı.
Çok üzülmüştü küçük kız... Babasına söyledi bunu... O da, "Üzülme kızım, yine çizersin... Bu sefer çizdiklerine dikkat edersin, olur mu?" dedi.
Küçük kız, diğer ziyaretinde babasına yeni bir resim çizip götürdü.
Bu sefer kuş yerine bir ağaç ve üzerine siyah minik benekler çizmişti.
Babası, keyifle resme baktı ve sordu:
"Hımmm... Ne güzel bir ağaç bu... Üzerindeki benekler ne? Portakal mı?"
Küçük kız, babasına eğilerek, sessizce, "Hşşşşt... O benekler, ağacın içinde saklanan kuşların gözleri..." dedi. (Alıntı)
Günün Fıkrası: Yağmur...
Sokrates ve eşi, hiç anlaşamazlar. Sokrates, yine bir gün eve geç gelmiş. Karısı da sürekli bu gecikmenin nedenini sormuş. Konuşmuş, bağırmış, çağırmış...
Sokrates, karısına karşı hiçbir tepki vermeyip önüne bakmaya devam etmiş.
Bunun üzerine karısı, bir kova suyu Sokrates'in kafasına boşaltmış.
Sokrates ise, gayet sakin bir şekilde karısına şu cevabı vermiş:
"Bu kadar gök gürültüsünden sonra, bu yağmuru bekliyordum..."