Gazipaşa caddesinin vilayet binası karşısında yürüyordum, caddedeki insanlar büyük bir gümlemeyle irkildi. Trafik bir an durdu ve ortalığı toz duman kaplandı. Toz bulutu gözlerimizi sulandırdı. Burnumuza da acı bir moloz kokusu geldi. Aksaray İş Hanı yıkılıyordu. "Aksaray köşesi, Aksaray'ın karşısı, Aksaray'ın altı" isimlendirmesi tarihe gömülüyordu. . Bulunduğu arazide tarih yazılan, kendiside bu tarihe ev sahipliği yapmış bir yapı yıkılıyordu.
Aklıma ilk gelen 1914 ile 1916 yılları arasında bombalanan Zonguldak oldu. Rus savaş gemileri stratejik önemi olan havzayı ve tesislerini denizden bombalamış ve kömür üretiminin sekteye uğraması için Kozlu ve Zonguldak'ı top atışına tutmuştu. Şehirde hasar meydana gelse de Maden Müdürü Hüseyin Fehmi İmer'in önceden aldırdığı tedbirler sayesinde dekovil hattında çalışan vagonlar kaçırılmış, Yavuz zırhlısının bölgeye intikal etmesiyle de tehlike şimdilik atlatılmıştı. Askeri tepe, topbaşı ve Zonguldak tepelerine konuşlanmış bataryalar da denizden ve havadan gelecek tehlikelere karşı konuşlandırılmıştı.
Denizden gelen savaş gemilerinden ayrı, içerde de başta Fransızlar olmak üzere yabancı sermaye madenleri işletiyordu. Üstelik Fransızlar 8 Mart 1920 günü Zonguldak'a asker çıkarttılar. Her türlü tehdit altında kalan havza bütün bu zorluklara rağmen Mustafa Kemal komutasındaki ordu ve yerel halkın milli mücadeleleri sonucunda galip çıkmayı başardı. 21 Haziran 1921 günü Fransız askerleri Zonguldak'tan geri çekilmek zorunda kaldılar. Bu başarıda Türk ordusunun Anadolu da başlattığı mücadeledeki başarısı kadar, Zonguldak halkının milli mücadele göstermesinin de büyük rolü var. Başta Zonguldak'a sevk edilen ordunun komutanı Cevat Rıfat Bey, Müdafa-i Hukuk Cemiyeti, Kuva-yı Milliye hareketi, Türk Ocakları, İpsiz Recep gibi halk kahramanlarının da yabancı kuvvetlerin Zonguldak'tan atılmasında önemi büyüktür.



AKSARAY İŞ HANI...
Aksaray İş Hanı gümbürtüyle yıkılıyor, yapacak hiçbir şey yok. Topbaşı ve tepebaşı bataryalarından savunma top sesleri artık gelmiyor, zaten tehlike dışarıdan değil içeriden. Top atsan kimse duymaz. Küresel sermaye etkisini her yerde gösteriyor.
Kentsel dönüşüm kararları ile mal sahipleri yapıyı yenileme kararı almış ve hayata geçiriyorlar. Her şey yasal ve olması gerektiği gibi işliyor. Kimsenin buna itirazı yok. Ancak ortada olan bir gerçek var, bu yapının ve arazisinin Zonguldak tarihinin yazıldığı bir yer olması...
Bazı sıkıntılı geceler olur, kabus görürsünüz, bir uçurumdan düşmek üzeresinizdir veya zordasınızdır, duyurmak için ağzınızdan çıktığı kadar bağırmak, haykırmak istersiniz ancak nafile ciğerleriniz parçalanır ama sesinizi duyuramazsınız. Bağırmak istersiniz, ses telleriniz yırtılır zannedersiniz ama boğazınızda ses düğümlenir ama çıkmaz. Aniden uyanır kalbinizin hızlı attığını, alnınızın ve teninizin ter içinde olduğunu görürsünüz. Artık sesinizin duyulabileceğini bilirsiniz ama gerek kalmaz, rüyaymış deyip geçersiniz.


Kentin kimliği sayılabilecek binalarımız birer-birer yok oluyor, yok olmadan önce bağırıyoruz ancak sesimizi duyan olmuyor. Tıp ki rüya gibi, kabus bitip gözlerimizi açıp uyandığımız zaman sesimizi duyurmanın bir anlamı kalmıyor çoktan iş işten geçmiş oluyor.
Zonguldak; Uzun Mehmet'in kömürü buluşundan günümüze kadar kurulmuş bir yerleşim alanıdır. İlk Belediyecilik ve kurumsallaşma 1899 yılından sonra başlamıştır. Yeniçarşı bölgesi Zonguldak'ın ilk kentselleşme bölgesidir. Kurumlar, ticarethaneler, bürolar cumhuriyet dönemine kadar bu adreste yoğunlaşmışlardır.1920 yılından sonra kent sahile doğru kaymaya başlamıştır. Derenin Karadeniz'le birleştiği delta üzeri doldurularak Valilik binası ve süratle etrafında belediye, halkevi, gümrük ve diğer kurumlar inşa edilmiştir. Kent meydanı, bahçe ve parklar da artık bu bölgededir.



1930 yılına kadar olan fotoğraflar ile sonraki fotoğraflar bu değişimin çok belirgin olduğunu işaret ediyor.
Şehir planlamacılarının ilk çalıştığı alan valilik binasının bulunduğu çevredir. Yeniçarşı'da kurulan Zonguldak, modernleşme adımını şimdiki valilik etrafında sağlamıştır. Sadece 1930 ile 1940 yılları arasındaki bu kısa sürede valilik, belediye, halkevi, gümrük, PTT, karakol, beton iskele, kordon boyu, heykeller, park ve bahçeler bu merkezde toplanmıştır. Bu yapılaşma içinde aynı dönemde yapılan Aksaray İş Hanı da vardır. Bulunduğu yerin, kent tarihinde önemli bir yeri olan yapıdır. Artık yapıydı da diyebiliriz çünkü yıkıldı.


AKSARAY İŞ HANI ARAZİSİ...
Üzülmez deresinin Karadeniz'le buluştuğu nokta şimdi Zonguldak'ın merkezi idaresinin binasının bulunduğu, eskiden ise taşlık, kumluk ve derenin delta arazisi alanıydı. Arazi 1930 yılında başlayan kentsel modernleşmenin de merkezidir. Yeniçarşı'dan başlayan caddenin sahile ulaşan son noktasıdır. Vilayet binasının inşaatı başlamadan önce çarşının deniz manzarasına açılan penceresi bu meydandır. Sahil bandının her iki yakasının orta noktası olan bu alan batısında Balkaya burnu, doğusunda Fener burnunun görünebildiği, ortasında da balıkçıların kullandığı kumsalın seyir noktasıdır. Kentin merkezi bu nokta o kadar yoğun tarih barındırır ki, geçmişini bilirseniz, bu noktadan geçerken mazisi uzun metrajlı film şeridi gibi gözünüzün önünden akar gider.




Caddenin meydana bakan sırasında Bella Palas Oteli, otelin karşısı köşe ise ilk Türk Ocağı ve gazino bahçesi daha sonra aynı yerde Halkevi ve gazinosu ve en son Aksaray İş Hanı bulunmuştur.



Aksaray İş hanı yapılana kadar bulunduğu arazi, önündeki açıklık ve manzara sebebiyle üstü açık alanı gazino bahçesi olarak kullanıldı. Bu bahçe içindeki ek bina Türk Ocağı ve Halkevi etkinliklerine ev sahipliği yaptı. Zonguldak'ın yakın tarihi bu gazinoda yapılan sohbetlerde konuşuldu, şekillendirildi. Zonguldak'ın kurtuluşu için yapılan mücadelelere bu bahçe ev sahipliği yaptı. Örgütlenme ve alınan gizli mücadele kararları bu bahçede şekil buldu. Daha sonraki yıllar da toplantılar, davetler ve eğlencelere de ev sahipliği yaptı. Meydana vilayet binası yapılana kadar sırasıyla, Türk Ocağı Cemiyeti ve Halkevi ilk hizmet binası olarak kullanıldı. Halkevi yeni binasına taşındıktan sonra aynı yere Aksaray İş Hanı yapıldı...


ZONGULDAK TÜRK OCAĞI İLK HİZMET BİNASI...
Türk Ocakları, 1912 yılında İstanbul'da bir kültür derneği olarak kurulmuş ve Cumhuriyet döneminde Türkiye'de milli devletin oluşumuna katkıda bulunmuş milliyetçi örgüttür. 1931'de 260'ı geçen şubesi, 30.000'i aşkın üyesiyle ülkenin en güçlü sivil kuruluşu durumuna gelen dernek cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa'nın emri doğrultusunda Cumhuriyet Halk Partisi ile birleştirilmiş; 1949 yılında yeniden canlandırılmış ve günümüze taşınmıştır.



1910 yıllarda Zonguldak'ta milliyetçilik ve Türkçülük akımının başladığını, I. Dünya savaşı dönemi ve sonrasında akımın hız kazandığını ve yabancı sermayenin sonlandırılmasında bu akımın örgütlenmesinin payı olduğunu biliyoruz. Bu akımın uzantısı Türk Ocakları Zonguldak şubesi resmi olarak 1923 yılında kurulmuştur. İşadamı Süleyman Sırrı ve Mehmet Maksut kurucular arasındandır. Bunu daha sonra Devrek, Bartın ve Ereğli Türk Ocakları takip etmiştir.
Dernek binası ilk olarak şimdiki Aksaray İş Hanı üzerindeki arsada bulunan bahçeli bina seçilmiştir.



Binanın Zemin katındaki odalar işyeri, denize bakan tarafı açık hava gazinosu, ikinci kat odaları toplantı salonu, Türk Tayyare Cemiyeti, spor odası ve depo olarak kullanılmıştır.




ZONGULDAK HALKEVİ İLK HİZMET BİNASI...
Halkevlerinin kurulmasının temelini halkın eğitimi sorunu oluşturmaktadır. Buna göre, Halkevlerinin kuruluş amaçlarını; Ulusu bilinçli, birbirini anlayan, seven, ortak ideale bağlı bir halk kitlesi düzeyinde örgütlemek; kültür, ülkü, amaç ve düşünce birliğini güçlendirecek bir toplum olmayı sağlamak;



Ulusal birliği oluşturan, ulusal ruhu biçimlendiren ve güçlendiren kültür öğelerini ortaya çıkarıp geliştirmek, köylü‐kentli ve aydınlar arasındaki ilişkileri düzenlemek, CHP'nin ana ilkelerini ve bunların ülke düzeyinde nasıl uygulanacağını anlatarak, kısa zamanda toplumsal ve kültürel kalkınmayı gerçekleştirmeye çalışmak, Türk toplumunun devletin çağdaşlaşma savaşına katkılarını artırmak, olarak özetlemek mümkündür.




Cumhuriyet Halk Fırkası'nın 10‐18 Mayıs 1931 tarihleri arasında toplanan üçüncü büyük kongresinde parti yetkilileri, bir yandan Türk Ocakları'nın kapatılıp C. H. F. 'ye katılması kararını kabul ederken, diğer taraftan Halkevleri'nin kurulmasına karar vermiştir. Bu karardan sonra Halkevleri'nin kurulması çalışmaları hızlanmış ve19 Şubat 1932'de Halkevleri resmen kurulmuştur.

Zonguldak Halkevi, Cumhuriyet Halk Partisi İl İdare Heyeti ve Zonguldak Halkevi İdare Heyeti başkanı olan Mithat Akif'in 24 Haziran 1932 tarihinde Halkevlerinin kuruluş amacını belirttiği Türk Ocakları'ndan devralınan binanın bahçesinde yapılan coşkulu konuşmasıyla açılmıştır.



Zonguldak Halkevi'nin kuruluşunun ardından Dil, Tarih‐Edebiyat, Güzel Sanatlar,Temsil, Spor, İçtimai Yardım, Kütüphane ve Neşriyat şubeleri açılmış, daha sonra 13 Mart 1932'de Halk dershaneleri ve kurslar ile Müze ve Sergi şubeleri açılarak, Zonguldak Halkevi dokuz koldan faaliyetlerine başlamıştır.



HALKEVİ'NİN YENİ BİNAYA TAŞINMASI VE ESKİ BİNANIN YENİLENMESİ...
Ancak Zonguldak Halkevi'nin ilk binası şubelerin ihtiyaçlarını karşılayamadığından, şubeler sık-sık toplanamamış, kendi iş programlarına uyarak çalışmalarını sürdürmüşlerdir. Zonguldak Halkevi yeni binasına 15 Nisan 1934 tarihinde taşınmaya başlamış ve şimdiki Belediye Sinemasının olduğu modern binasına yerleşmiştir. Böylece yeni binada bütün şubeler için ayrı yerler tahsis edildikten sonra sık-sık toplantılar düzenlenmiş ve önemli işlere imza atılmıştır.



AKSARAY İŞ HANI...
Aksaray İş Hanı'nın 1936 yılından sonra yapılmasına karar verilmiştir. Bulunduğu arazide bir dönem Türk Ocakları ve daha sonra Halkevi binası ve yanındaki alanda Halkevi Çay Bahçesi bulunuyordu. 1936 yılından sonra Anıtkabir'in de mimarı olan Ordinaryüs Profesör Halid Emin Onat tarafından projelendirilmiştir. 1940 yılında tamamlanmıştır.




4 Şubat 1941 tarihli Kömür Gazetesi haberinde;
"29 Ekim 1940 günü, 17'inci Cumhuriyet bayramında Vilayet Umumi Meclisi Sayın Valimizin Kıymetli nutkuyla açıldı" manşeti atılmıştır...
Resim kömür gazete kupürü
Aksaray İş Hanı 1940 yılında İlk olarak (Hususi Muhasebe) Özel İdare binası olarak kullanıldı. Zonguldak'ın ilk Beden Terbiyesi ve Kız Enstitüsü bu binada hayata geçirildi.



AKSARAY İŞ HANI VE ZONGULDAK AKŞAM KIZ SANAT OKULU...
1941 yılına kadar Zonguldak'ta milli eğitime bağlı resmi herhangi bir Kız Sanat Okulu olmasa da, 1930 yılından sonra kurulan Halkevi değişik branşlarda el sanatları kursu veriyor, bu kurslar sayesinde ev hanımlarına pratik el sanatları kazandırmanın yanında, ev, çocuk gelişimi ve sanayiye de katkıda bulunulmasında büyük faydalar sağlıyordu.



1940 yılında dönemin Zonguldak valisi Halit Aksoy'un girişimleriyle gündeme gelen Zonguldak Kız Sanat Okulu açılmasıyla ilgili çalışmalar başlatılmış, aynı yıl görevi yeni devralan Zonguldak valisi Cahit Güner tarafından 1941-1942 öğretim yılı ilk dönem olarak Aksaray Binası'nda Akşam Kız Sanat Okulu olarak, 2 öğretmen ve 55 öğrenci ile eğitime başlanmıştır. 1945 yılından sonra aynı binada 5 yıllık Kız Enstitüsü olarak öğretime devam edilmiştir. Okul 1953-1954 Öğretim döneminde, Aksaray İş Hanı'ndan taşınarak, Mithatpaşa mahallesi çıkışında Zonguldak'ın ilk valilik hizmet binası olan eski vali konağı yanındaki binanın hemen yukarısındaki Verem savaş binasıyla birlikte müşterek olarak kullanılmıştır.
İş Hanı bir süre CHP İl Başkanlığı ve onlarca Zonguldaklı avukata ev sahipliği yapan Aksaray bir çok mitingde de tarihi fotoğraflara ve bayramlara konu olmuştur. Sonraki süreçte Özel İdare tarafından odalar halinde satışı gerçekleştirilmiştir.
Zonguldak Belediyesi ve Karabük Kültür Varlıkları Koruma Kurulu ile yapılan girişimlerin ardından, kentsel dönüşüm kapsamında yıkım kararı alınan tarihi Aksaray iş hanında faaliyet gösteren kiracılar geçtiğimiz günlerde tahliye edildi.


AKSARAY DÜŞTÜ...
Lokal binası, Türk Ocağı Derneği, Halkevi binası ve Aksaray İş Hanı olarak Vilayet karşısında, eski Cumhuriyet Meydanı'nın köşesinde kent belleğinde iz bırakmış, kalın sütunlar üzerinde heybetiyle şehri seyreden yakın tarihimizin kimlik yapılarından Aksaray İş Hanı, bu makale yazılırken kale görünümlü duvarları bir-bir yıkılıyor, karşısındaki kardeş yapı eski Valilik Binasının kaderi gibi o da tarihe yenik düşüyor. Küresel sermaye kuvvetlerinin top atışı altında beyaz bayrağını çekti.
Aksaray düştü!


BİR ANI... "KÜÇÜK İSVİÇRE..."
"Küçük İsviçre" başlığının Aksaray'la ve Zonguldak'la ne alakası var diyeceksiniz!
Konu eski Zonguldak, hatta eski Türkiye olunca bütün dünya ile alakası oluyor...
Şöyle ki...
Dünyanın en medeni ülkeleri hangileridir?
İnsanların birbirine saygı ve hoşgörü gösterdiği ülkeler hangileridir?
Geniş kapsamlı bir araştırma sonucu bu ülkelerin sıralaması yapıldı...
Bu araştırmada kriter olarak alınan unsurlar ise; insanların birbirine olan saygıları, toplumsal yaşam, ekonomi, siyasi istikrar, iş güvenliği, haklar, güven ve hukuk düzeni gibi oldukça geniş bir kriter listesine göre hazırlanmıştır.
Listenin en başında olan İsviçre, en medeni ülke seçilmiştir...
Bu sayılan kriterler 1950'li ve 60'lı yılların Zonguldak yaşantısına çok benziyordu...
Saygıyı, sevgiyi, toplumsal barışı bir tarafa koyalım ve küçük bir örnekle o günleri açıklamaya çalışalım...
Aksaray İş Hanı'nı bütün Zonguldaklılar bilirler, 1960'lı, 70'li yıllarda yaşayanlar çok iyi hatırlarlar ki bu iş hanının altında, hemen köşesinde simitçi sehpası ve üzerine itinayla dizilmiş simitler bulunurdu... Nedense tezgahın başında kimse olmaz, sahibi kimdir bilinmezdi. Ancak insanlar tezgahtan ihtiyacı olan simiti alır ücretini tezgahın ortasına bırakırlardı... Hatta parasının üstünü bu paranın içinden kendileri alır, bütün parayı tezgaha bırakırlardı... Tezgah yıllarca aynı yerinde kaldı ve insanlar yıllarca bu şekil alışverişi devam ettirdi...
Sahibi zarar etti mi dersiniz!
Son yıllarda artık O simitçi orada yok, o devrin insanları da yok... Artık Aksaray İş Hanı'da yok...
Şimdi anladınız mı Zonguldak'a neden küçük İsviçre denildiğini...



Yardımcı kaynaklar
Zonguldak Nostalji
www.zonguldaknostalji.com
Yücel Namal (BEÜ öğretim üyesi - Zonguldak Türk Ocağı)
[email protected]