Zonguldak'ın Kozlu ilçesinde tam bir "mahalle kavgası" yaşanıyor!
Kozlu'ya bağlı Kılıç Mahallesi Muhtarı Hüseyin Kuru'nun yaptığı bir paylaşım, ortalığı karıştırdı!
Muhtar Hüseyin Kuru'nun paylaşımı şöyleydi:
"Sayın Belediye Başkanımız; bu yollar belediye şantiyesinin 100 metre üst tarafı... Burada yaşayan vatandaşların mallarını ve canlarını hiçe saymak, hırsızlık değil midir? Sayın Belediye Başkanımız Altuğ Dökmeci, vatandaşlarımızın sağlığını hiçe saymak, hırsızlık değil midir? Kamuoyunun takdirine…"
Bu söylemlere, önce CHP Kozlu İlçe Başkanı Merve Arslan, sosyal medyadan cevap veriyor!
Ardından Kozlu Belediye Başkanı Altuğ Dökmeci de sosyal medyadan cevap veriyor!
Allah'tan sosyal medya varmış!
Yoksa nasıl iletişim kuracaklardı?
Altuğ Dökmeci diyor ki:
"Bana 'hırsız' gibi bir tabiri soru cümlesi ile ima ettiğiniz için cevap hakkım doğdu ne yazık ki... Ve bu tabiri bana söyleyenin alnını karışlarım."
Sayın Altuğ Dökmeci...
"Hırsız" kelimesini önce siz dilinize doladınız.
Geçtiğimiz günlerde görevdeki bir yıllık performansınızı anlattınız!
O toplantıda, belediyenin önceki dönem borçlarını ödemek zorunda kaldıklarını vurgulayan Altuğ Dökmeci, “Sadece asfalt çalışması için 53 milyon TL borçlanılmış ve hiç ödeme yapılmamış. Şimdi o parayı biz ödüyoruz” demişti.
Her belediye başkanı, bir önceki dönemin borçlarını öder.
Siz, bu meseleyi çok büyüttünüz!
Gelelim "hırsız" meselesine...
Sayıştay raporlarına rağmen hukuki eksiklerin devam ettiğini ve kayıt sisteminin bulunmadığını söyleyen Dökmeci, “Belediyeye gelen malzemelerin kime, nereye gittiği kayıtlı değil. Hırsızlık, sadece parayla olmaz" demişti!
"Hırsız' derken, burada kimi kastettiniz?
Bunlar birer iddia değil mi?
Öyle olduğunu düşünüyorum.
Muhtar Hüseyin Kuru'ya neden bu kadar çıkıştınız?
"Alnını karışlarım" demişsiniz!
Bu sözü bir yerden hatırlıyorum...
Taklit gibi geldi!
Muhtar, belediye başkanı ve halk arasında köprü görevi görür.
Muhtarın sosyal medyadan yaptığı paylaşım ne kadar yanlışsa...
Sizin de o paylaşıma sosyal medyadan cevap vermeniz iki kat yanlış!
"Telefon" diye bir şey var.
Eğer telefonda anlaşamazsanız...
Çağırırsınız basın mensuplarını ya da yazılı bir açıklama yaparsınız.
Bu böyle olur mu?
Sizi her eleştirene böyle yanıt mı vereceksiniz?
Rahmetli babanız olsa, böyle yapmazdı.
Size, sağdan-soldan eleştiriler gelebilir.
Siz, işinize bakacaksınız!
Anne...
"Anneler Günü", her mayıs ayının ikinci pazar gününde kutlanır.
Herkesin annesi; kendine özel, kendine güzeldir.
Her evladın annesi, en güzel annedir.
Sosyal medyada gezinirken, birçok kutlama ve paylaşıma denk geldim..
Bir paylaşım, beni öyle etkiledi ki...
Annesi hayatta olan ancak biyolojik olarak anne olamamış biri olarak beni çok duygulandırdı.
O paylaşım şöyle:
"Anneler Günü, herkes için aynı duyguyla gelmez.
Kimi sarılır, kimi özler.
Kimi gülümserken gözleri parlar, kimi gözleri dolarken susar.
Annelik; bazen bir ninnidir, bazen uyumayan bir gecede bekleyiş...
Bazen de bir sesle yeniden başlayan bir gün.
O ses, içimizde hep var olur.
Bazen bir gülüş, bazen bir bakış, bazen de bir anının yankısı gibi..
Kucaklayabildiğine şükreden de annedir, kalbinde bir anıyı taşıyan da...
Her annenin hikayesi kendine özeldir, her biri farklı bir yürek taşır.
Bugün; kutlamaktan çok hissetmek isteyenlere, susarak sevenlere, uzaktan bakanlara da gelsin...
Sevgiyle, incelikle, yürekten..."
Bir eksikliği ve içimde uhde kalmışlığı bu yazıyla anımsadım.
Okuyucularla paylaşmak istedim.
Tüm annelerimizin ve anne hissini taşıyan kadınların "Anneler Günü" kutlu olsun.