Diogenes...
Diyojen diye okunur.
Milattan önce 411-324 yıllarında yaşamıştır.
Sinop'ta dünyaya gelmiş.
Babası kuyumcudur.
Kalpazanlık yapar.
Atina'ya sürgün edilir.
Mecburen babasıyla o da gider.
Atina'da çok sıkıntı çeker.
Sefalet içinde bir hayat yaşar.
Zekası...
Kişiliği nedeniyle herkes tarafından saygı duyulur.
Hatta...
Büyük İskender onu ziyaret eder.
Bir isteği olup olmadığını sorar.
O meşhur cevabını verir.
- Gölge etme başka ihsan istemem.
[*] [*] [*] [*]
Çorba yapmak için, çeşme başında mercimek ayıklar.
Yanına Aristippus gelir.
İmparatora yakınlığıyla bilinir.
Diogenes ile alay eder.
- Sen aklını kullansaydın.
İmparatora yakın olurdun.
Çeşme başında mercimek ayıklamazdın.
Diogenes, yaptığı işten başını kaldırmadan cevap verir.
- Sen de mercimek çorbasına kanaat edebilseydin...
İmparatora dalkavukluk etmek zorunda kalmazdın.
[*] [*] [*] [*]
Milattan önce.
Milattan sonra.
İnsanlık tarihi hep aynı.
Mekan değişiyor.
Zaman geçiyor.
İnsanların yaşadığı hayat standardı.
Teknoloji...
Kısacası dünya gelişiyor.
İnsanın içi aynı.
O zaman öyle.
Bu zaman da aynı.
Örnek...
Zamane dalkavukları.
O zaman bir lokma ekmek.
Yine aynı.
Ekmeği bulsa.
Yanına tereyağı, bal ister.
Onu versen.
Kaymak ister.
Karnı doysa.
Üstüne kıyafet ister.
Onu bulsa.
Çeşitlerini ister.
Ev ister.
Araba ister.
Yat ister.
Kat ister.
Yetmez, koleksiyon yapar.
Vesaire.
İnsanoğlunun isteği bitmez.
Ömür biter.
İstekler bitmez.
Bunun bir bölümünü anlıyoruz.
Çalışmak...
Gelişmek...
İnsan onuruna yakışır bir hayat sürmek.
İmkanlar ölçüsünde, en iyisini yapmak.
Daha fazlasını kazanmak.
Elbette herkesin hakkı.
Yanlış olan.
Bu kazanımları hak etmeden.
Yanlış yollardan sahip olmaya çalışmak.
Hatta olmak.
Çalıp-çırpmak.
İnsanların aşından çalıp, kendi sofrasına koymak.
İnsanları evinden, yerinden, yurdundan edip, gidip oraya çökmek.
Yanlış olan bu...
Bunu yaparken...
Elde ettiği her imkanı haksızlık uğruna kullanmak.
Bir de bunu gücü ve imkanı olandan devşirmek.
Bazen kandırarak.
Bazen daha yukarıdaki dalkavuklara yardım ederek.
Velhasılı...
Ne diyelim...
Dalkavuk işte.
Gerisini de siz anlayın.
