Devrek Belediyesi’nde yaşanan yolsuzluk skandalları kanalizasyon gibi patlıyor!
CHP Zonguldak İl Başkanlığı ise, gündemi değiştirmek için Zonguldakspor Basket 67 Kadın Takımı'nı gündeme getiriyor!
CHP Zonguldak Milletvekilleri Deniz Yavuzyılmaz ve Eylem Ertuğ Ertuğrul, sürekli Zonguldakspor Basket 67 Kadın Takımı'nı gündemde tutuyorlar!
Efendim, Zonguldaklı şirketler bu takıma neden "sponsor" olmuyormuş?
Devrim Bey!
Deniz Bey!
Ertuğrul Bey!
CHP, İş Bankası’nın ortağı değil mi?
Gidin oradan "sponsorluk" ayarlayın, çözün işi!
Gündemi değiştirmeyin!
Devrek Belediyesi’ndeki kamu zararı, 100 milyon liraya doğru gidiyor!
Sadece İnsan Kaynakları Müdürü Tuncay U., 8 milyon lira çarpmış!
Belediye şirketinin iki personeli, yolsuzluktan cezaevinde!
Mali Hizmetler Müdürü, hala yargılanıyor!
Ama CHP susuyor!
CHP’nin yönettiği Devrek Belediyesi’ndeki 100 milyon liralık kamu zararı varken, bunlar "sponsor" arıyorlar!
Çetin Bozkurt’un İnsan Kaynakları Müdürü Tuncay U., iki daire de Zonguldakspor Basket 67 Kadın Takımı için satsın!
"Sponsor" ihtiyacı ortadan kalksın!
Pusula yine zirvede...
Pusula Gazetesi internet sitesinin son 29 günlük tekil girişi, 2 milyon 899 bin olmuş.
Neredeyse 3 milyon...
Bu veriyi, Similarweb’in açık kaynağından herkes elde edebilir.
Pusula’ya en yakın sitenin 29 günlük verisi, 635 bin görünüyor!
Zonguldak’taki yayınların hepsini toplasanız, bir Pusula etmiyor.
Eskiden sitelerin aylık verilerini tek tek çıkartır, yayınlardık.
Artık o işlere "genç arkadaşlarımız baksın" istiyoruz!
Bu satırları neden yazıyoruz?
Gelen olur!
Giden olur!
Yeni siteler açılır!
Google’ye reklam veren olur!
Hit satın alan olur!
Bot basan olur!
Her şey değişir!
Bir tek "Zonguldak’ın Açılış Sayfası"nın Pusula Gazetesi olduğu gerçeği değişmez.
Peki, Pusula neden okunur?
Pusula’da haber olur...
Pusula’da yorum olur...
Pusula’da magazin olur...
Pusula’da siyaset olur...
Pusula’da skandal olur...
Pusula’yı dost okurları sürekli takip eder.
Pusula’yı düşman okurları, dost okurlarından daha sıkı takip eder!
Pusula’yı geçebilmek için Google’ye Pusula lingiyle ilan verenler oldu!
Pusula’ya siber saldırı düzenleyenler oldu!
Ezcümle...
Ali Rıza Tığ, Pusula’nın başında olduğu sürece bu gerçeği kimse kolay kolay değiştiremez.
Pusula’nın, Ali Rıza Tığ’dan sonrası için de "Zonguldak’ın Açılış Sayfası" olması için planları var.
Yeter ki, Allah sağlık-sıhhat versin.
Sağlığımız ve aklımız yerinde olduktan sonra kimse bizi yolumuzdan edemez.
Pusula’nın bugünlere gelmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
Kıssadan Hisse: Az kuru verir misiniz?
Üniversiteye yeni başlamıştı. Ekonomik durumu iyi değildi. Ailesi yeteri kadar para gönderemiyordu. Mühendislik okuyordu. Çarşıda bir lokantaya girdi, “Az kuru alabilir miyim?” dedi.
Lokantacı hali anladı. Ağzına kadar dolu bir tabak kuru, bir de pilav getirdi. Hesabı ise, sadece az kuru parası olarak aldı.
Talebe her gün “az” dedi, lokantacı “çoook” verdi.
Yıllar geçti, okul bitti. Yıllar daha da geçti. Talebe, zengin bir mühendis oldu.
Aklına “az kuru” geldi. Atladı arabasına, okuduğu şehre sürdü. Çarşıda lokantanın olduğu yere gitti. Baktı ki, lokanta yok. Hemen esnafa sordu:
“Buradaki lokanta nerede, sahibi nerede?”
“Lokanta kapandı, amca da az aşağıda oturuyor” dediler. Yerini tarif ettiler.
Talebe gitti, evi buldu. Kapıyı çaldı. Amca, kapıyı açtı, “Buyurun” dedi.
“Amca, ben yıllar evvel burada okudum. Hep 'az' istedim, sen hep 'çook' verdin” dedi.
Amca, talebeyi hatırlamadı. O, her talebeye öyle yapardı. “Hatırlamadım oğlum, kusura bakma, yıllar oldu” dedi.
Talebe, “Burada oturuyorsun galiba, ev senin mi amca?” dedi. Amca, “Yok oğlum, kira... Hanım, ben idare ediyoruz” dedi.
Talebe “Peki” dedi, evden ayrıldı. Gitti, ev sahibini buldu. Evi satın alıp amcaya verdi. Üstüne hatırı sayılır bir tomar para da bıraktı.
Amca, “Aman oğlum, ne yaptın? Ne gerek vardı?” dedi. Talebe, “Amca, senin az kurun olmasaydı, ben aç yatar, aç kalkardım. Büyük ihtimalle okulu bile bitiremezdim. Şimdi öyle zenginim ki... İnan, benim sana verdiğim, senin bana verdiğinden daha değersiz. Sen, hakkını helal et, o bana yeter” dedi.
Sarıldılar, ağladılar.
Ahh insanlık...
Cömertlere selam olsun. (Alıntı)
Günün Fıkrası: İki koç...
Vicdanında bir sızlama hisseden politikacı, yaşlı bir adama fikir danışmış, "Ben, halka altı defa yalan söyledim baba... Bana günahımın affı için ne yapmamı tavsiye edersin?" demiş.
İhtiyar, soru üzerinde düşünmüş, sonunda şu cevabı vermiş:
"İki koç kurban et, peşinden tövbeyi unutma" demiş.
Politikacının yanındaki arkadaşı da fırsatı kaçırmadan sormuş:
"Ben de beş kez yalan söyledim, bana ne tavsiye edersin?"
İhtiyarı bir düşünce almış ama onun da çaresini bulmuş:
"Bir defa daha yalan söyle... Altı olunca, sen de iki koç kesip, tövbe edersin."