Bir zamanlar çay bahçelerimiz vardı. Adından da anlaşılacağı üzere sonu bahçeyle bitiyordu. Kış aylarında kapalı, kaderine terk edilmiş, her tarafını ot ve yaprağın kapladığı alanlardı. Yaz aylarında ise genelde bir çınar ağacının gölgesi merkezli, denize, manzaraya nazır yerler tercih edilir. Ağaçtan ağaca çekilen seyyar renkli ampuller, yarı beline kadar beyaz kireçle boyanmış ağaçlar altında ahşap masa sandalyelerden oluşan açık hava dinlenme alanlarıydı.

Çay bahçeleri için Türk aile yapısına uygun geliştirilmiş ve tahsis edilmiş açık hava ve eğlence mekanı da diyebiliriz. Çay bahçeleri böyle ortaya çıkmış olsa da, bir takım oturmasını bilmeyenlerin buraya yalnız gelip ortamın huzurunun kaçtığını gören bahçe işletmecileri çareyi kapıya "Aileye mahsustur" ibaresini eklemekte bulmuşlardır. Genelde orta yaş gurubunun vazgeçemediği alanlardır. Güzel sohbetlerin, yerine göre dertlerin masaya yatırılarak paylaşıldığı mekanlardır. Her ne kadar adı çay bahçesi olsa da, genelde gazoz ve tost tüketiminin daha çok olduğu aşikardır. Bu yerlerin bazı versiyonların da garsonun sipariş almaya gelmesi bir saati bulduğu gibi sipariş verildikten sonra servisinde bir o kadar daha süre almasını o yıllarda yaşayanlar iyi bilir. Zira bu durumdan kimse şikayet etmez, çünkü yaz akşamlarında açık havada yapılan sıcak muhabbetlerle herkes mutlu ve meşguldür.

İnsanlar yalnız, tek başına bir kış gecesinde mutlu olabilirler ama yaz geceleri yalnızlığı sevmezler, o yüzden yaz biraz hüzünlüdür.

Yaz gününün bunaltan sıcağından kurtulup akşamın serinliğinde manzaraya karsı oturursun, çalan şarkıları dinlersin, aşık olsan da olmasan da, mutlu ya da mutsuz olmana bakmazsızın huzurlu bir hüzün ya da hüzünlü bir huzur duyarsın, serinlik hoşuna gider, güneşin batışını seyredersin, iskelede denizin sesini dinleyip yakamozu seyretmek paha biçilemez, uykuları erteler yıldızları seyredersin.
Gecenin ilerleyen saatlerinde, sohbetin verdiği mutluluk ve haz yerini masaların üzerinde uyuyan çocukları sırtlayıp evin yolunu tutmakla son bulur...

Alıntı: Y.Yıldırım