Türkiye'de futbol, dernekler üzerinden yönetiliyor.
Artık şirketleşme işi başladı. Doğru olan da buydu.
Zonguldak Kömürspor Kulübü, bir dernek...
Bu derneğin bir de şirketi var!
Dernek başka birinde!
Şirket başka birinde!
Aslında; kulüp de, dernek de, şirket de aynı kişide!
Bir "Danış"ıklı dövüş var, bu işte!
Kulübün asıl sahipleri, piyasadan para isteyemiyor!
İstese, alamıyor!
O halde kulübün başında biri olması lazım!
"Sabit" birisi de değil!
Bazen Ayhan Bal! Bazen Durmuş Kabakçı! Bazen Süleyman Caner! Bazen başka Sabit Danış!
Bir gün büyük para verip kulübü almak isteyen biri çıkıncaya kadar bu "Danış"ıklı dövüş sürecek!
Şehir; reklam versin, para versin, bilet alsın!
Sen, şehir dışından futbolcular getir, onlara para ver!
Yazık, bu kentin parasına...
Yazık, bu kentin çocuklarına...
Oysa bir proje olsa...
Zonguldak il genelindeki yetenekli çocuklar, Zonguldak Kömürspor forması altında buluşsa...
Bu çocuklar, bu forma altında Türkiye futbol piyasasına sunulsa...
Kazanan, Zonguldak ve Zonguldak Kömürspor olsa...
Ama...
Kaybeden hep Zonguldak oluyor!
Kaybeden hep Zonguldak Kömürspor oluyor!
Kaybeden hep Ayhan Bal oluyor!
Kaybeden hep Durmuş Kabakçı oluyor!
Kaybeden hep Süleyman Caner oluyor!
Kaybeden Sabit Danış olacak!
Peki, kim kazanıyor?
Bu kadar kaybedenin olduğu yerde, bir kazananın olması gerekmiyor mu?
İşte bu nedenle Zonguldak'ın iki yakası bir araya gelmiyor!
Bu şehrin sahipleri, bu takıma bu nedenle sahip çıkmıyor.
Destek vermek zorunda hissetmiyorlar.
Çünkü bu takımda, bu şehrin çocukları yok.
Bu takım, bu şehri temsil etmiyor.
Yönetime bakıyorsun...
Geçmiş yönetimlere bakıyorsun...
Zonguldak Kömürspor'a itibar kazandıracak isim yok!
Zonguldak Kömürspor'dan itibar kazanacak isim çok!
Zonguldak Kömürspor yönetimine, zaten "şeref" tribününde oturması gereken "şerefli" adamları alacaksın.
Yönetime aldığın zaman "şeref" tribününde oturma hakkı kazananlar, Zonguldak Kömürspor'a hiç bir şey kazandırmaz!
Bu kulübün kurtuluşu; kurumsal bir şirket tarafından satın alınması ve o felsefeyle yönetilmesinden geçiyor.
Böyle bir şirket olur mu?
Olursa, kulübün sahipleri verir mi?
Bunlar ayrı konular...
Ama bu düzende, bu kafayla; bu şehirden de, bu kulüpten de bir halt olmaz!
Bu şehir de kurumsal bir şekilde yönetilmiyor çünkü!
Valisi ayrı telden, Milletvekili ayrı telden, İl Başkanı ayrı telden, Belediye Başkanı ayrı telden, Merkez İlçe Başkanı ayrı telden çalan bir şehir olur mu?
Hangi konuda tam mutabakat sağlayabildiler, söyler misiniz?
Düğüne gittiler mesela...
Bayramlaşma törenine katıldılar mesela...
Bu kulübü yönetmek için işadamı olmaya, başkan olmaya gerek yok!
Amigolar bile kulüp adına para topluyor!
Bir amigoyu kulüp başkanı yapsanız, hiç fark etmez!
Bugünkü noktayı sıfır kabul edip, sıfırdan başlamamız lazım.
İsmail Recai Şanlı, "Benden para istemeyin. Yer gösterin, tesis yapayım" dedi.
Biz, adama yer göstermedik, utanmadan yine para istedik!
Bu kafayla olmaz!
Bu kulübün tesisine köpek bağlasan durmaz!
Önce kulüp binasını yıkacaksın...
Eren'e, "Bize kulüp binası yap" diyeceksin.
ÇATES'e, "Bize saha yap" diyeceksin.
Erdemir'e başka bir saha yaptıracaksın.
Ama bu insanlarla, bu yönetimlerle değil!
Bambaşka bir akılla...