Zonguldak Gazeteciler Cemiyeti, Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Çufalı'yı konuk etti. Biz de gidip gündemde olan konuları sorduk.

Zonguldak'ta peş peşe iki kişi hastanede stent olmadığı için öldü. TBMM'de gündeme geldi. Rektör, Cemiyet'e geldi, konuştu. Konuşması bitti, sorular sorduk.

Rektör'e stent konusunu sormamızdan rahatsız olan arkadaşlar oldu. Tıp Fakültesi'nde stent olmadığı için iki insanımız ölmüş. Ne soracaktık?

Peki bizi eleştirenlerden biri, 250 liralık stent alamayan Rektör'e, 'Ereğli Denizcilik Meslek Yüksek Okulu'na gemi alacak mısınız?" dedi.

Sonra birisi "Gemi alın, biz de kullanalım" dedi. Yetmedi köşesinde "Hastaneye gelirken tuvalet kağıdınızla, temizlik malzemenizle gelin" diye yazdı!

Buradan şu sonuç çıkıyor! Herkes stentini yanında taşısın arkadaş! Hastaneye giderken stentini de getir! Kalp krizi geçirirsen çıkartır cebinden taktırırsın!

Rektör'e yağ çekmek böyle olmaz. Güzel bir konu bulursun, o konu üzerinden yağ çekersin. Bunun da bir sınırı olur. Fazlası koku yapar. Kimseye yarar sağlamaz.

Bunlar 'Gök'leri karıştırmış!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sezai Karakoç'un 'Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine' adlı şiirini çok güzel okur. AK Partililer de bu şiire eşlik ederler.

Zonguldak'ta AK Parti muhalifi isimler, şiirin

"Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır

Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır" bu bölümünden yola çıkarak kendilerine görev edinmişler!

Hani şiirde 'göklerden gelen bir karar vardır' diyor ya!

Bazı 'Gök'ler "İşte burada bizden söz ediliyor" diyorlarmış!

Ya hadi gidin işinize!

Genel Sekreterlere kalitesiz, pahalı ürünler satmaya devam edin!

AK Parti'nin öncelikli yapması gereken iş 'Gök'lerden arınmak! Bu arınma olmadığı sürece ortalık, pislikten, kokudan geçilmez!

Günün Fıkrası: Terzi!

Terzi ölmüş. Karısı dul kalmış.

Onun bunun dedikodusundan, çapkın erkeklerin bakışından tak etmiş canına ve evlenmeye karar vermiş. Bir demirci ustasının evlenme teklifini kabul etmiş ve evlenmişler. İlk gece demirci pazusunu şişirerek kadına dönmüş.

- Senin terzinde böyle pazu var mıydı?

- Kadın: Yoktu.

Demirci yarım bükülerek göğüs kaslarını şişirerek kadına:

- Senin terzinde böyle kas var mıydı?

-Kadın: Yoktu.

Demirci baldırlarını şişirerek

- Senin terzinde böyle güçlü kaslar var mıydı?

-Kadın: Yoktu

Bu şekildeki güç gösterileri devam edip gidince kadın dayanamaz.

- Bana bak, der. Benim terzide böyle şeyler yoktu ama şimdi o burada senin yerinde olsaydı bu sürede hem beni sever hem seni sever üstüne de bir takım elbise dikerdi.