Zonguldak Karaelmas Üniversitesi&8217;nin Tıp Fakültesi var.


Hem de Araştırma ve Uygulama Hastanesi.


Ama biz yine de Ankara yollarında sürünüyoruz.


Devasa binalar yapılıyor.


Ama içine birkaç cihaz koyulmadığı için Ankara&8217;ya gitmek zorunda kalıyoruz.


Karaelmas Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer&8217;in bu taleplere kulak tıkamasına bir anlam veremiyoruz.


Sevgili Hocam.


Ne yapmamız lazım?


Gidip cihazı satıp alıp hastaneye bizim mi kurmamız lazım?


Sıradan hastalıklarla uğraşıp hastanede yığılma olacağına daha seçici olunsa, teknik donanımlar arttırılsa çok daha iyi olmaz mı?


Basit bir denge ölçüm cihazı nedeniyle kilometrelerce yol gitmek zorunda mıyız?


Vertigo diye yollara düşmek zorunda mıyız?



Hayvanlar zarar vermezdi!



Kozlu Belediyesi, sahil düzenlemesi içinde maket hayvanlardan bir bahçe yaptı.


Çok da güzel oldu.


Çocuklar bayılıyor.


Daha çalışma sürerken &8220;Bu hayvanlara zarar veren çok olur&8221; demiştik.


Nitekim öyle oldu.


Maymunları çalmışlar.


Yemin ediyorum; o parka hayvanların yerine insanları dikseler, hayvanlar oradaki insanlara zarar vermezdi.


Biz niye böyleyiz?


Böyle rezillik olur mu?


Bence sahil boyunca kamera sistemi kurulmalı.


Özellikle bu parka zarar verenler kamuoyuna teşhir edilmeli.


Bu hayvanlığı önlemenin başka yolu yok!



Günün Fıkrası: Çek ellerini!


Adam gözlerini açarken zorlanıyordu. İlk gördüğü komidinin üzerindeki bir kutu aspirin ve bir bardak suydu. Ayaklandı ve yatağının üzerine oturdu. Etrafına bakarken, dürülü ütülenmiş kıyafetleri gözüne ilişti. Yatak odası toplanmış ve tertemiz olmuş. Aspirini eline alırken karısının bırakmış olduğu bir notu fark etti: Aşkım, kahvaltın mutfakta hazır, ben evden erken çıktım, alışverişteyim. Seni seviyorum" Mutfağa doğru yöneldi. Gerçekten de kahvaltısı hazırdı ve gazetesi de masanın üzerindeydi. Oğlu da oturmuş kahvaltısını ediyordu. Babası oğluna sordu: "Oğlum, dün gece neler oldu?" Oğlu: "Ya baba, sorma, sen dün gece saat 3´e doğru eve geldin, zil zurna sarhoştun, neredeyse baygın bir şekildeydin. Bütün mobilyalara vurdun, ortalığı kırıp döktün, salona kustun ve nerdeyse kapıya doğru giderken gözünü çarpıp kör ediyordun" Babası şaşkın: "Peki oğlum, neden ortalık toplu ve kahvaltım hazır masada?" Oğlu: "Ha bunlar mı? Annem seni yatak odasına sürükleyip yatağa attı, ama tam pantolonunu çıkarırken, "Çek ellerini pis O&8230;.., benim mutlu bir evliliğim var" dedin.


Günün Sözü:



Hayat bisiklet gibidir, dengeyi kaybetmemek için ilerlemek gerekir.


Albert Einstein