Zonguldak (Çaycuma/Saltukova) Havalimanı defalarca açıldı.

Sonunda THY seferleri başladı.

Şehir olarak çok mutluyuz.

Ama bu süreci takip ederken, aklıma "Selamsız Bandosu" adlı film geldi.

İşte o filmin hikayesi:

"Latif (Şener Şen) Anadolu'nun ücra kasabalarından biri olan Selamsız'ın belediye başkanıdır. Fakir, içine kapanık, naif ve kendi halinde bir kasaba olan Selamsız'da tren istasyonu bile yoktur. Günlük gazete gelmeyen kasabada çocuklar, kasabanın dışından geçen tren yolunda bekleyerek, yolculardan okunmuş gazeteleri toplayarak satmaktadır. Latif, bir gün Cumhurbaşkanının tren ile yurt gezisine çıkacağını ve Selamsız'dan da geçeceğini öğrenince, kendince hayaller kurmaya başlar. Bir şekilde Cumhurbaşkanının ilgisini çekip onu Selamsız'a getirmek ve kasabanın fakirliğini göstererek makus talihi yenmek ister. Bunu yapmak için de bir bando kurmaya karar verir. Ne var ki, fakir bir kasaba olan Selamsız'ın bando kuracak parası yoktur. Bir seferliğine bando kiralamak yerine kalıcı bir bando kurmak ister. Gazete ilanı vererek bir bando şefi armaya başlarlar. İlana tek bir kişi başvurur: Ordudan atılmış alkolik bir bando şefi olan Murat (Ali Uyandıran). Ali Uyandıran, müzik aletlerini satın alacak, bandocuları kasaba esnafından seçecek ve Cumhurbaşkanının yaklaşık iki ay sonraki geçişine kadar bir bando oluşturacaktır. İşi hiç kolay değildir. Esnaf isteksizdir. Halk aşırı ilgi göstererek çalışmaları yavaşlatmaktadır. Belediye başkanının müzmin muhalifi olan Tahir'in (Üstün Asutay) ve bando yüzünden artık eskisi kadar ilgi göremeyen futbol takımının engellemeleri de cabasıdır. Bu hengame arasında bunalan Murat tekrar alkole başlar. Bu arada bando, çalışmayı bırakmaz. İşi bırakmak isteyen Murat, akşamları evde müzik aletleri ile çalışan esnafı görünce kararından vazgeçer ve bandonun başına geri döner. Bu arada küme düşmek üzere olan futbol takımının maçına giderek seyirciyi coşturan bando, futbol takımı ile arasındaki buzları da eritir. Cumhurbaşkanının geçeceği gün gelir çatar. Tüm hazırlıklar yapılır, bando ve karşılama heyeti yerini alır, ama tren durmadan geçer, Cumhurbaşkanı sadece el sallar. Sonuç hüsran olsa da bando oyun havası çalar, insanlar da oynamaya başlar ve film biter."

Aslında bu final, izlediğim filmler içinde en hüzünlü, en iç burkucu finallerden biridir. Onca emeğin karşılığı vagon penceresinde seyahat eden bir "el" olmuştur. Treni durdurmak bir yana, bu elin gerisindeki Cumhurbaşkanını bile göremeyen ve sonunda elinde bando ile çalınmış "Mastika"dan başka bir şey kalmayan kasabalının tepkisinin absürtlüğü insanın gözlerini yaşartacak cinstendir.

İnşallah, Zonguldak da, Selamsız halkının durumuna düşmez. Bu işin sonunda Mastika çekmek de var!

Bizim hikaye daha ilginç...

"İstanbul-Zonguldak uçağı boş gelmesin" diye Zonguldak'tan İstanbul'a karayoluyla gidip uçakla dönenlerimiz oldu.

Sonra "Zonguldak-İstanbul uçağı boş gitmesin" diye uçağa binip otobüsle dönenlerimiz oldu.

İçlerinde bir tek gerçek yolcu yoktu.

Bu döngü ne kadar böyle sürer ki!

Kıssadan Hisse: Karısını yöneten erkek...

Yeryüzündeki herkes ölür ve Tanrının huzuruna çıkarlar...

Tanrı der ki:

- Erkekler iki sıra olsun, bir sırada karıları tarafından yönetilen erkekler, diğer sırada karılarını yöneten erkekler... Ayrıca, bütün kadınları cennete aldım, onlar meleklerle birlikte gidecekler şimdi.

Böylece kadınlar gittikten sonra Tanrı, erkeklerin karşısına geçer.

Bir bakar ki, karıları tarafından yönetilen erkeklerin sırası 100 kilometre uzun. Ama karılarını yöneten erkeklerin sırasında sadece bir adam duruyor.

Tanrı, diğer sıradakilere çok kızar:

- Kendinizden utanın! Sizi bu dünyada güç ve idarenin temsilcisi olarak yarattım ve şuraya bakın, hepiniz güçsüz, karaktersiz olmuşsunuz... Bakın, bir tek erkek kulum şu yan sırada tek başına gururla dikiliyor... Ondan ders alın!.. Oğlum, sen anlat bunlara, sen ne yaptın da "karılarını yöneten erkekler" sırasında bir tek sen oldun?

- Bilmem... Karım bana burada durmamı söyledi...