Zonguldak’ta belediye başkan adayları belli oldu.

Sahaya çıktılar.

Vatandaşla kucaklaştılar.

Binalara koca koca afişler astılar.

Projelerini açıkladılar!

Sonra gürültülü seçim araçlarını sokaklara saldılar.

Gençler-kadınlar, tek tek kapıları çaldılar.

Broşürlerini dağıttılar.

Her hamlenin seçim sonucuna tesir edeceği inancıyla politika yaptılar.

Seçmenin fikrinin öyle kağıtla, broşürle, afişle, değişmeyeceğini öğrenemediler.

Seçmen, yaprak gibi değil ki, her rüzgarda savrulsun.

Partilerin önemi çok büyük.

Otomobil yarışını düşünün...

Otomobilin çok iyi olması lazım.

Ya da senin çok iyi şoför olman lazım.

Zonguldak Belediye Başkanı Dr. Ömer Selim Alan, hem hükümet hem iktidar partisinin aracında...

Yakıt sorunu yok...

“Basar, geçerim” diyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Elim Zonguldak Belediyesi’nin üzerinde” diyor.

İşi bitiriyor.

Muhalefetin adayı, sürekli tasarruftan söz ediyor!

Arabası eski!

Tecrübesi yok!

Tasarruf edecek!

Yani, “Ben gaza basmam, gittiği kadar giderim. Tasarruf ederim” diyor!

Böyle yaptığı için yolda kaldı!

Yakıt bitti!

Lastik patladı!

Müteahhitlerden lastik aldı!

Sonra Genel Başkanı geldi!

“Bizimki Trabzonlu” dedi!

Seçim bitti...

Zonguldak’ta seçim manzarası bu...

Biz, en başta söylediğimizi söylüyoruz...

13 Şubat 2024 tarihinde biten çalışmadan sonra "46" demiştik.

Yine "46" diyoruz.

AK Parti’den istifa edin!

AK Partili Mehmet Günaydın, Zonguldak Belediye Başkanı Dr. Ömer Selim Alan hakkında paylaşım yapan partilileri şöyle eleştirdi:

“Bazı arkadaşların dikkatine... Sosyal medyada her gün alabildiğine eleştirilerinizi görüyoruz!

'El insaf' demeden geçemeyeceğim. Anladık, sözde mensubu olduğunuz partinizin adayını yerden yere vuruyorsunuz. Amma hala 'AK Partiliyim' diye kendinizi lanse ediyorsunuz!

Şurada seçime 15 gün kaldı. Tamam, adamı sevmeyebilirsiniz, oy vermeyebilirsiniz de...

Bu adam, AK Parti'nin, yani Sayın Cumhurbaşkanımızın onay verdiği Zonguldak Belediye Başkan Adayı...

Bari, susun da CHP gibi, şu anda kendi mensuplarının da terk ettiği bir partinin, ki mitinglerini gördünüz, fiyasko!

O partinin adayı için canla-başla çalışıyorsunuz!

Ben, size derim ki... Lütfen, artık AK Parti'den istifa edin.

Osman Zaimoğlu sizden iyi!

Partisinden istifa etti ve gitti.

O partide ilçe başkanı oldu. Sizde ona yardımcılık yaparsınız!

Artık sakın ola 'Ben AK Partiliyim' demeyiniz. 

Ben, size 'yazıklar olsun' derim.”

Sanırım muhatapları mesajı almıştır!

Mehmet Günaydın’ın, CHP Merkez İlçe Başkanı Osman Zaimoğlu’na yönelik sözleri ise, tam bomba değil mi?

Mehmet Günaydın, "DYP Merkez İlçe Başkanı"yken Osman Zaimoğlu da "DYP Gençlik Kolları"ndaydı!

Günaydın şöyle diyor:

“Osman Zaimoğlu sizden iyi! Partisinden istifa etti ve gitti. O partide ilçe başkanı oldu.”

İşçi çıkartacaklar: Bahaneleri hazır!

“Çalışan hiç kimseyi işten çıkartmayacağız” diyen belediye başkan adayı, seçildiğinde işten atacağı işçiler için "bahaneyi hazırlamış" demektir!

“Verilen işi yapmıyordu” filan diyerek, önceki dönemde alınan işçileri çıkartacak, seçimde söz verdiği partililerini işe alacak!

Bunun başka bir anlamı yok!

Yoksa durduk yere belediye çalışanlarıyla ilgili neden açıklama yapsınlar?

Aslında çalışanlara değil, işe alacaklarına dair söz verdikleri kişilere mesaj veriyorlar!

Akılları 31’de...

Zonguldak’ta her zaman olduğu gibi işler yine tersten ilerlemeye başladı!

Siyasetçiler, ,"gazeteci" gibi paylaşım yapıyor!

Gazeteciler, "siyasetçi" gibi paylaşım yapıyor!

Solun akil insanları, CHP’yi aklıyor!

Sağın insanları, AK Parti’yi aklıyor!

Akıl "31"de, mantık "69"da!

100’ü böyle tamamlıyoruz!

Televizyoncu, konuğu konuşturması gerekirken, kendisi konuşuyor!

Oyu az olan siyasetçiyi çıkartıp, oyu çok olanın aleyhine konuşturmaya çalışıyor!

Sonra oyu çok olandan para istiyor!

Vermeyince, yine aynısını yapıyor!

"Milattan Önce" denenmiş numaralar!

Annesini "belediye meclis listesine almadı" diye, belediye başkan adayına sallayan gazetecilerin olduğu bir kentte yaşıyoruz!

Kız arkadaşının kredi kartını izinsiz kullandığı için hapis yatan gazetecilerle aynı işi yapıyoruz!

Dolandırıldığını iddia ederek, kendisinden yardım isteyen mağduru dolandıran da "gazeteciyim" diye geziyor aramızda!

Bir polisten borç olarak aldığı 100 gram altını hala ödemeyen biri bile "gazeteci-televizyoncu" rolü kesiyor, Zonguldak’ta!

Kendi adına hesap açamayan, akrabaları bitirince, eşinin adına işyeri açan ve "gazeteci" rolüne bürünenlerle aynı işi yapıyoruz!

Ve "Allah-Kitap" diyen siyasetçi, bunlara inanıyor!

Biz, hem bu siyasetçiye hem de inandığı kişiye inanmıyoruz!

Günün Fıkrası: Borç...

Randevu evinin kapısını çalar:

- Merhaba, Samantha ile görüşmek istiyorum.

- Bir dakika efendim.

Adamı içeri alırlar. Bir süre sonra çok güzel bir kadın merdivenlerden iner:

- Beni aramışsınız.

- Evet. Geceyi seninle geçirmek istiyorum.

- Tamam ama benim tarifem biraz pahalıdır. Geceliği bin dolar.

- Parasi önemli değil. Geceyi seninle geçirmek istiyorum.

Beraberce yukarı çıkarlar. Geceyi birlikte geçirirler.

Ertesi gün adam yine randevu evine gelir.

- Samantha ile görüşmek istiyorum. 

- Beyefendi başka kızlarımız da var.

- Umurumda değil, Samantha ile görüşeceğim.

Samantha gelir:

- Yine mi sen!?

- Evet. Geceyi seninle geçirmek istiyorum.

- Yalnız fiyatımı hatırlıyorsun değil mi? Bin dolar.

- Hiç önemli değil. Ben geceyi seninle geçireceğim.

Birlikte yukarı çıkarlar, o geceyi de beraber geçirirler. 

Ertesi gün, aynı adam, aynı randevu evi...

- Merhaba, Samantha ile görüşmek istiyorum.

Samantha aşağı iner:

- Tanrım, yine mi? Bak, devamlı müşterilere indirim falan yapmıyorum. Fiyatım aynı, bin dolar.

- Önemli değil. Geceyi seninle geçirmek istiyorum.

Yine yukarı çıkarlar. İşlerini bitirdikten sonra:

- Benden bu kadar hoşlanman çok güzel ama anlayamıyorum. Üç gece üst üste bana bin dolar ödedin. Nerelisin sen? 

- Tel Aviv...

- Tel Aviv mi? Benim ablam da Tel Aviv'de yaşıyor.

- Biliyorum, sana getirmem için bana üç bin dolar vermişti de...