Telefonuma gelen mesaj şöyle:

BEÜ Rektörü ve Genel Sekreterinin, sadece bir aylık maaşının zekatı ile 5 stent alınabilir. İlaçlı stentin ücreti bin lira. Normal iş görecek bir stent 250 lira. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yakın bir tarihte "Zekat verilse fakir kalmaz" demişti. Cumhurbaşkanının atadığı bürokratlar zekatlarını verse, sorun kalır mı?

Ercan Kacalı, BEÜ'de 250 liralık stent olmadığı için Ereğli'de bir özel hastaneye sevk edildi.

Ereğli girişindeki Kepez mevkiinde öldü!

BEÜ bir Türk Üniversitesi yerine Japon Üniversitesi olsaydı.

Rektör ile Genel Sekreter Müslüman değil, Japon olsaydı!

Ya istifa ederler ya da intihar ederlerdi.

Ama bizimkiler bol sıfırlı maaş ve döner sermayeden para almaya devam ediyorlar!

Geri zekalılar!

BEÜ Tıp Fakültesi'nde 250 liralık stent olmadığı için hayatını kaybeden Ercan Kacalı'yla ilgili haber büyük yankı uyandırdı.

CHP Milletvekili Ünal Demirtaş, TBMM'ye soru önergesi verdi.

CHP Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz ise konuyu mecliste gündeme getirdi.

Bazı geri zekalılar "Allah'ın verdiği canı Allah alır! Vadesi gelmişse stent olsa da ölürdü" diyerek olaya ilahi bir boyut katıyorlar!

Bu ülke ne zaman bu hale geldi arkadaş?

O zaman bu kadar hastaneye, bu kadar üniversiteye, bu kadar doktora ne gerek var?

Seraların çevreye olan etkileri!

Zonguldak Valisi Erdoğan Bektaş, Hollanda'ya düzenlenen seracılık gezisine Zonguldak Özel İdare ve Belediyeler Çevre Altyapı Temel Hizmetler Birliği (ZONÇEP) Müdürü Çevre Mühendisi Çevre Yüksek Mühendisi Hakan Farizoğlu'nu da getirmiş!

Şimdi diyeceksiniz ki, seracılıkla ilgili bir gezide çevre mühendisinin ne işi var?

Koskoca Vali, Hollanda'ya kimi getireceğini size mi soracak?

Hem Tarım İl Müdürü Cemalettin Çataklı'nın ne işi var Hollanda'da?

Çok iyi derecede Almanca biliyor!

Ama Veterinerlik Fakültesi mezunu!

Yani hayvandan anlar!

Sera için, hıyardan anlayanlar lazım!

Onun için ithal kömürcü, maden mühendisi, çevre mühendisi lazım!

Şimdi; Hakan Farizoğlu Zonguldak'ta kalsaydı, bir sürü sorun çıkardı!

Vali Bey'in yokluğunda Hakan Farizoğlu hakkında soruşturma açılabilirdi!

Sonra Vali Bey, verilen cezayı yine kaldırmak zorunda kalabilirdi!

Ne gerek var bütün bu bürokratik numaralara!

Al götür Hollanda'ya!

"Bir hışm ile geldi geçti peh peh peh peh

Kiziroğlu Mustafa Bey hey hey heey

Hışmı dağı deldi geçti

Ağam kim?

Paşam kim?

Nigar kim?

Gözüm kim?

Hanım kim?

Kim, kim?"

Pardon bu Kiziroğlu imiş!

Siz yine de Farizoğlu diye okuyun!

Biri çıkıp dur desin!

Yıllar önce bir ilçemize başka bir vilayetten göçüp gelmiş bir ailenin çocuğu.

Zonguldak adını kullanan bir sivil toplum örgütü kurmuş.

Başkanın işi gücü yok.

Eşine ve çocuklarına bile kayınpederi bakıyor.

Ama bakanlıklar, genel müdürlükler, müsteşarlıklarda geziyor.

Bu ziyaretleri sosyal medya hesabından birilerini etiketleyerek paylaşıyor.

Basın kuruluşlarına bu ziyaretleri haber yaptırıyor.

Oralarda işi olan insanlara "Ben sizin işinizi hallederim. Benim ilişkilerim iyi" diyor.

Bu şekilde geçiniyor.

Şimdi...

Ailesine, çoluğuna, çocuğuna bakamayan, özetle kendine hayrı olmayan birinin Zonguldak'a hayrı olabilir mi?

Zonguldak'ın adını kişisel çıkarları ve günlük geçim kaygısı uğruna kullanan bu kişiye birileri dur demeli.

Kentin sahipleri "Bir dakika arkadaş. Sen ne yapıyorsun?" demeli.

Şimdi bir de konfederasyon işi filan çıkaracaklar başımıza!

Al sana iş!

Allah aşkına.

Yok mu bu kentin sahibi?